tarih boyunca tonla çatışmalar, savaşlar, ölümler olmuştur. kendi ırkını ya da ulusunu ilgilendiren savaşlardan da haberin olmuştur illaki. ama bu kitap savaşın mermilerle, uçaklarla yapılmadığını öğretti bana. bu şaheser karşıt kavramların( savaş-barış, aşk-yenilgi, sadakat-ihanet, korkaklık-cesaret vb.)savaşını birbirine zıt iki altere sahip jordan’ın kafasından öyle açık anlatıldı ki, söyleyecek çok şey bulamadım. açıkçası kitabı yaşamak, hissetmek, sayfaları her çevirişimde farklı duyguları tatmak bir çok cümleden daha kuvvetliydi. olmadı, bu son hiç olmadı. kitapta türlü duygu değişiklikleri yaşadım ama sona vardığımda bitmemişlik duygusu tamamen kapladı içimi. kitabı okurken en çok düşündüğüm kavram “yaşamak” oldu. yaşam. cidden ne için yaşıyoruz? nedir bu bitmeyen savaş? fiilen değil kastettiğim, nedir bu hayatın bitmeyen savaşı? neden, en mühim olan hayatı yaşamamıza ket vuran anlamsız davalar, savaşlar? çok acıttı bu soruları sormama sebep olan bu kitabın her cümlesi. açın gözlerinizi, bakın etrafa. çanlar hepimiz için çalıyor.