Dişlerimin Hikayesi, Valeria Luiselli’den okuduğum ikinci kitap. Luiselli’yi çok seviyorum diye genelleyebilirim artık:)
Dişleriyle doğan bir müzayedeci, birgün Marilyn Monroe’nun dişlerini satın alır ve kendisine taktırır. Dişlerini ise müzayede satar. Dişler artık ünlü kişilerin dişleridir, Virginia Woolf, Montaigne gibi. Her bir dişin hikayesi vardır, müzayede sattığı diğer nesneler gibi. Bu arada bu kişiler ile ilgili verdiği bilgiler gerçeklere dayanıyor ve kitaptaki diğer karakterler de adlarını sanatçılardan alıyor. Müzayedeci, mesleğiyle ilgili aldığı eğitimin üzerine ekleyerek satış teknikleri geliştiriyor. Alegori, ekiptik gibi. Bu teknikler bölüm isimlerini de oluşturmakla birlikte hikaye anlatım teknikleri aynı zamanda. Satışa sunulan nesneler üzerinden sanatçıların ilginç hikayeleri ile edebiyatın halleri birleşiyor.
Luiselli sonsözde bu kitabı bir sanat koleksiyonuna maddi destekte bulunan meyve suyu fabrikası işçileri için yazdığını belirtiyor. Kitabın temel meselesinin bir sanat eserinin nasıl değer kazandığı olduğunu ekliyor.
Luiselli gerçeklik ve kurmaca arasındaki sınırları yine belirsizleştirmiş mizahi bir üslupla. Kalabalıkta Yüzlerde de aynı belirsizlik vardı. Gerçek kişileri kurmacaya dahil ettiği gibi, kurmacayı da gerçekliğe dahil ediyor. Kitapta da adı geçen Miguel de Unamuno ve Sis kitabı geldi aklıma. Bildiğim kadarıyla ilk kez Unamuno Sis’in önsözünde kurmaca bir karakteri gerçekliğe dahil etmişti. Luiselli ise görseller ve son kısmında Doğrucubaşı olan Aoife Roberts’in bölümüyle kurmacayı gerçekliğe dahil ediyor.
Çağdaş edebiyat harikası