El Kızı ortalama olarak 1960 ve 1980 yılları arasında geçen bir hikaye. Kitap en başında bir kadın cesedinin bulunmasıyla başlıyor ve daha sonra geçmişe dönüp oradan okumaya devam ediyoruz.Zaten aşağı yukarı bir yirmi beş sayfa kadar sonra kurgunun nasıl olacağını kabataslak anladım.Yani bu açıdan üstü açık bir anlatım vardı.
Nereden ne anlatsam, nasıl başlasam gerçekten bilemiyorum. Nazan, saf, sessiz iyi niyetli, Kocası Avukat Mazhar Bey ve küçük oğlu Haldun ile mutlu olmak isteyen, Kayınvalidesinin türlü hakaretlerine sessiz kalıp onu bile sevmek isteyen, oğlunu canından çok seven bir kadın.Kocasıysa onun bu sessiz hallerinden artık bıkan ve annesinin dolduruşlarına ara ara şak diye gelen bir insan.Mazhar'ın annesiyse tam bir karabela.Çok ciddiyim bakın, kendisi toplumca kabul olan ahlaksızlıkları yapan ama asla kendini görmeyen, sırf aralarındaki sosyal statü farkından Nazan'ı hor, kendini burjuvazi gören ve bu yüzden her türlü kötülüğü yapıp sonunda etme bulma dünyasına kalan bir insan.Eh ne demişler eden bulur Hacercim! Yazar dönemin iş sıkıntılarını, aile içi davranışları, bunun topluma yansımasını, karakterlerin içsel çatışmalarını çok iyi yansıtmış.Hele o dili öyle güzeldi ki!Kitabın tek eksi yönü bağlaçlardan sonra gelen virgül hatalarıydı.Noktalama işaretleri hatalarında beni en çok rahatsız eden şey budur ve kitap boyunca sürekli bununla karşılaştım.
Şimdi oturup kızdığım bir sürü karakter, eh be kızım neden söylemedin şunu dediğim birçok yer var.Konuşmaya başlasam susamam en iyisi içimden kendi kendime konuşmaya devam edeyim.En çok Haldun'a ve Nazan'a içim gitti, onlar benimle beraber bir bütün oldular bunu söylemeden asla geçemem.
Şimdi karşımda olsa senin suçun değildi Nazan hiçbir şey demek isterim.Kitap bence her şey bir yana bir aile trajedisi.Bu haliyle de okurken açıkçası kahrolduğum bir kitap oldu.Bazen dayanamayıp kapağı kapadım, okuyamadım hatta. Ama yine olsa yine okurum.Kendisinden okuduğum ilk kitaptı son olmayacak.
Geçen bir yerde okudum bazı yazarlarla aynı çağda yaşayabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum demişti biri. O kadar haklı ki.Kapağı kapatınca aynı şeyi düşündüm, keşke aynı zamanda yaşayabilseydik.