Dostoyevskinin hayata bakış açısını, yazıya felsefi ve psikolojik dökme biçimini seviyorum. Ezilenler'i okurken biraz geniş bir zamana yayarak okudum aynı bir dizinin içindeymiş gibi her karakteri tanıdığımda kendimden bir parça buldum. Kitabın pek beğenilmediği doğrultusunda yorumlar okudum, kesinlikle katılmıyorum, kitabı beğenmemek mümkün değil. Var olduğu halde yok sayılan, silik görülmeyen, susturulan insanları; varlığın temelini arayanları anlatmış...
Dip not geçmek istiyorum kitapla bağımsız fakat virgül yani noktalama işaretlerini sık kullanmam José Saramago'nun Körlük ve Görmek kitaplarından kazandığım bir alışkanlık. İyi mi kötü mü bilmiyorum yalnız yüklemi yazmayıp virgül atıp, uzuuun uzun cümleler kurmam ordan geliyor, bu yazıda pek gösteremesemde yazmak istedim :)
Kısacası 'Başkalarının hayatına bu kadar meraklıysanız roman okuyun' derler o misaldi Ezilenler...