Hawara Dîcleyê

Mehmed Uzun
Dicle`nin Sesi, Mehmed Uzun`un en güçlü romanlarından biri. Günümüze tutulmuş bir aynaya benzeyen bu tarihi romanı, `ötekilerin` ya da `mağlupların` anlatısı olarak görmek mümkün. Birçok katmana sahip romanda, bir kanon romanda olması gereken herşey var, kişisel dramlar, aşklar, hayal kırıklıkları, mücadeleler, mazlum toplulukların (Kürtler, Keldaniler, Yezidiler, Ermeniler, Yahudiler) başkaldırıları, umutları, mağlubiyetleri, yıkımları, tehcirleri, sürgünleri, iç kavgaları, anlatıları, duyguları, sesleri, müzikleri, Doğu`nun ve Batı`nın edebiyat tarihi, Mezopotamya uygarlıkları, Ege ve Akdeniz, Tevrat, İncil, Kuran, Zerdüştlük, öteki yerel inanışlar... her şey ama her şey mükemmel bir kurgu ve edebi üslupla anlatılıyor... Roman, sadece Kürtler için değil, tüm Ortadoğu için de çok önemli. Çünkü romanın sadece dili değil, anlatımı, üslubu anlatılıyor... Roman, sadece Kürtler için değil, anlatımı, üslubu, teması, estetiği de çok farklı ve çok önemli. Büyük olasılıkla dünya için de çok önemli...
754 sayfa · İlk Yayın Tarihi: 2001
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

327 syf.
·
Puan vermedi
Sessizliğin Sesi
Bıro 1870 li yıllarda Cizre’de yaşayan Mir bedirhanın 16 yaşındayken tahta çıkış gününe çocuk olarak tanıklık yapmış bilge bir adamdır. Bilgiye aşık, seslere tutkundur ve sesleri ruhunun derinliklerinde hissetmek ister. Gittiği her yerde Yeni şeyler keşfederek duyduğu her sese yeni bir anlam yükleyerek ruhunun derinliklerinde ki zenginliğe kavuşmaya çalışmaktadır.  Hiç bir ayrım yapmadan tarihin unutulmuş sayfalarında kalan halkların sesine ortaklık edebileceğiniz mükemmel bir mehmed uzun romanı...
Dicle'nin Yakarışı
Dicle'nin YakarışıMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20183,466 okunma
328 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Kandili yakın ve unutulmuşların sesine kulak verin!
Bu kitap acının, korkunun, kin ve nefretin, sessizliğin sesininin yazılara dökülmüş hali,
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
kitaplarında nasıl duyguların rengini gösteriyorsa
Mehmed Uzun
Mehmed Uzun
da bu kitabında bize duyguların seslerini duyuruyor. Sabrın, vicdanın, merhametin sembolü olan Nuh, İbrahim, Eyyüb'ün yaşadığı bu topraklar nasıl bunca acıya, kedere, zulme tanıklık etti? Dengbêjlerin, stranların, kavalların yanık sesi, açan çiçeğin, solan gülün, uyanan toprağın buğulu sessizliği, nasıl yerini; kılıç seslerine, acının yankısına, yakan, yıkan, harabeye çeviren kin ve öfkenin hınç ve nefretin körelmiş vicdanına dönüştü? Mezopotamya toprağı, hep aynı topraktı; Tevrat'ın dediği gibi, tufanın ve gazabın toprağı. Mezopotamya; Mem û Zin'i, Ehmedê Xanî'si, Feqiyê Teyran'ı, Melayê Cizîrî'si, Mir Bedirhan'ı bereketli toprakları, camileri, kiliseleri, kütüphaneleri, tapınakları, dengbêjleriyle karanlık dünyanın kandil ışığıydı.. Mezopotamya; virane Dicle, harabe Fırat, yanmış Ninova, yıkılmış Babil. Mezopotamya; Süryaniler, Keldaniler, Yahudiler, Hristiyanlar, Ermeniler, Kürtler, Êzidiler'dir. Yani unutulmuşlar..
Dicle'nin Yakarışı
Dicle'nin YakarışıMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20183,466 okunma
327 syf.
9/10 puan verdi
Dicle Türküsünün Sesi Mezopotamya’yım ben; Damarlarım su ve nehir, Hayatım kavga, mevzum kan, Dilim edebi, sözüm ebedi. Her zaman bir şairin, bir vakanüvisin sözünden çok Gılgamış’ın dudaklarında bir zaman, kadim nehrin kenarında
Dicle'nin Yakarışı
Dicle'nin YakarışıMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20183,466 okunma
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.