Bu yazıya değerli Jane Eyre gibi, merhaba sevgili okuyucu diyerek başlamak istiyorum. Gerek yazıldığı dönemin zorlu şartları gerekse yazarın ilginç hayatı bakımından İngiliz edebiyatının klasikleri arasında başı çekmektedir Jane Eyre.
Victoria döneminin kadınlara olan baskıcı tavrı, kadınların yemek veya iş yapmaktan başka bir şey yapmasına olanak verilmediği bir dönemde yazılan bu eser adeta bir isyan niteliğindedir.
Kitabın ana karakteri olan Jane kendi çizgileri olan ve bundan şaşmayan, gerektiği yerde gerektiği cevabı veren, kimseden çekincesi olmayan ve bu yüzden de yengesi tarafından adeta bir şeytan olarak görülen, yazıldığı döneme başkaldıran bir kadın ana karakterdir.
626 sayfalık bir kitap olmasına rağmen sizi asla boğmuyor, aksine içine çekiyor ve sürükleyici bir hal alıyor. İngiliz edebiyatının çarpıcı betimleme gücünü bu kitapta da görüyoruz. Bu yüzden sizi asla sıkmayacak ve bir çırpıda bitireceğiniz bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
Kadınların hiçbir şekilde erkeklerden üstün olmadığını, dış görünüşün hiçbir zaman önemli olmadığını, üzgün olduğumuz zamanlarda maske takmamız gerekmediği gibi bir sürü önemli hayat dersi de çıkarıyoruz kitaptan.
Kısacası yazıldığı döneme adeta feminist bir başkaldırı niteliğinde olan bu kitabı okumanızı tavsiye ediyor, iyi okumalar diliyorum.