İnanılmaz sürükleyici gerçek bir yaşam öyküsü ancak bu kadar güzel kaleme alınabilirdi. Okurken kaç yerde gözyaşlarıma hakim olamadım, bilmiyorum. Kitap, bir annenin kızı uğruna vermiş olduğu mücadeleleri konu ediniyor.
|Spoiler|
Betty, Mehtap ve Mudi. Mutlu bir yaşam sürmektelerdir ancak seneler geçtikçe Mudi'nin İran'a ilgi alakası artmaya başlamış ve bazı faaliyetlere girişmekten geri kalmamıştır. Mudi, bazı sebeplerden dolayı Betty'e İran'a gitmek zorunda olduğunu ve kendisinin de onunla gelmek zorunda olduğunu dile getirmiştir. Betty; Amerika'dan, biraz kendi isteğiyle, biraz da çevresindeki baskıdan dolayı İran'a iki haftalık bir ziyarette bulunmayı kabul etmiştir. Lakin Tahran'a vardıklarında, başından aşağı kaynar sular dökülmüş ve ne kadar kötü bir karar vermiş olduğunu anlaması fazla vaktini almamıştır. İran'ın kültürü, gelenekleri, yasaları, bakıcılığı ve Şii inancıyla... Her şeyiyle tam bir tezatlık içindedir. İran, bir yandan Batı etkisinde iken, diğer yandan Şark geleneklerinin yaşatıldığı bir ülkedir. Betty, bu ülkede karşısına çıkan engellere, gücü yettiğince karşı koymaya çalışmış ve eline geçen tüm fırsatları değerlendirmeyi bilmiştir. Tüm çabalarının ardından en nihayetinde, o illet ülkeden kurtulmayı başarmıştır. İran'ın sınır illerinden geçerek Doğu Anadolu'nun çetin dağlarına ulaşmışlardır. At sırtında...
Kesinlikle bir şans vermelisiniz.