Branderburg'lu bir at tüccarı olan Kohlhaas, Tanrı 'dan korkarak basit ve haksever bir yaşam sürmektedir. Günün birinde atlarından ikisini Saksonya soylularından biri alır ve çok kötü hırpalar. Kohlhaas mahkemeye başvurur; fakat akraba oldukları için soyluların birbirlerini korumasından dolayı hakkını alamaz; üstelik can sıkan bir yaratık diye nitelenir, çok sevdiği karısını da bu uğurda yitirir. Bundan sonra hakkını aramak için başına adamlar toplar ve Luther zamanının azılı bir haydudu olur; adil bir mahkeme önünde hakkını alınca yaptığı haydutluklar yüzünden darağacında hoşnut ve içi rahat olarak can verir. (Önsözden )
18 yy'da Almanların önemli bir şair yazarından 16 yy'da yaşanmış önemli bir hikaye kurgusu. Ünlü #goethe 'ye göre bir öyküde şaşkınlık yaratacak biçimde birbirine girmiş dış rastlantılar ve olaylar, uyumlu olarak ortaya konmalıdır ki, çağdaşı Kleist bu durumu ruhsal yaşamın özel, sorunlu olayları içinde yapar. O ülkesinde psikolojik öykünün yaratıcısı hatta gerçekçiliğin öncüsü olmuştur. Tüm oyun, şiir ve öykülerinde dayanamadığı tek konu, haksızlık ve adaletsizlik olmuştur tıpkı bu öyküsünde olduğu gibi. Anlatım #stendhal 'in eserleri gibi oldukça yoğundur, dil berraktır. Hepimiz gibi aşk acısı, açlık ve hastalık çekmiştir ama pek çoğumuzda olmayan duyarlılık ve söz vermiş olma olgusu; onu günün birinde önce sevgilisini sonra kendisini öldürmesiyle, henüz 34'ündeyken dünyamızdan ayırmıştır.
Tarihin tozlu sayfalarından toz değmemiş saflık ve iyi bir film senaryosu tadında #puşkin 'in Dubrovski'si gibi, güzel bir öykü klasiği, okuyun...