Güzel bir mayıs akşamında okumak isterdim lakin bize Ekim. Bize baharı başında yaşamak nasip olur mu? Olmaz. Galya ve Levko’nun da böyle bir aşkı var diyeceğim ama her aşk böyle durumlar barındırır içinde. Köy yaşamını anlatması ve biraz da övmesi üzerine kurulu bir eser ama günümüz romantizmi ile alaka kurulmamalı burada.
Günümüzde malum köy hayatını bir övme var. Gerçek bir köy kahvaltısı var, bunu en kötü yılda bir defa köye gidenler bilir. Her yörenin kendine has yemekleri özellikle dikkat çeker tabi lakin şu da bir gerçek ki akşam soğuk olunca soba yakması, elektrikler gidince ortada kalmak, yağışlı havada akan çatılar, duvarların soğuk sıcak demeden çatlamaları derken açıkçası köyün gündüz ve gece mücadelesi bile ayrı ve bunun romantizmini de genelde hiçbir işi beceremeyen, her şey önüme hazır gelsin diyen grubun yapması da manidar. Köy sevilir, köy övülür ama köy hayatına romantizm yapmak, saçma. Mücadelesini verenler iyi bilirler bunu.
Hikaye üzerinde ise güzel bir aşk var ama belirsizlik daha fazla yani kullanılan terimler mi diyeyim, öykünün gidişatı mı diyeyim bir yerde bir değişim var ve bunun hikayeye olumlu bir katkı yaptığını söyleyemeyeceğim. 30 sayfaya yakın girişle niye bu kadar uzun tuttuklarına da anlam veremesem de çok ses etmiyorum.
Hepimize iyi okumalar dilerim..