Yaşar Kemal ile yine bir Anadolu yolculuğu... Önce bizi Çukurova'nın sarı sıcağına, ardından Peygamberler şehri Urfa'nın ceylanları ile ünlü Ceylanpınar'ına ve Harran ovasına. Sonra bozkırın tozuna tozağına rağmen, insanı büyüleyen, şarabı ile mest eden, perilere mekan olan iki güzel ilçesinde buluyorsunuz kendinizi. Ürgüp ve Göreme. Denizsiz olur mu bu Anadolu seyri? Bodrum'un tuz kokan sokakları... Denizin sıcak kumlarına değil bu yolculuk, derinine, dibine. Dalgıçlar, süngerciler... Deniz emekçileri, ekmeğini denizden çıkaranlar... Denize sevdalı yaşamlar. Deniz demişken bir tarafı Süphan'ın karlı dorukları, bir tarafı Urartulardan kalma kalesi ile Van'a, Van denizine uzanıp gider yolculuğumuz. Sonra İstanbul... Taşı ile, toprağı ile altın İstanbul... Sabahçı kahveleri, Anadolu'nun köylerinden gelmiş mecbur insanlar, mecbur yaşamlar... Kiminin toprağı yok köyünde boğaz tokluğuna varmış bu koca şehre, kimini traktör alan ağa kovmuş. Bu güzelim coğrafyada mecbur insanla başbaşa bırakıyor bizi Yaşar Kemal.