Öykü ve romanlarında Japon geleneklerinden esinlenen,
ama bunları insanın evrensel sorunlarıyla bütünleştirerek
edebiyat tarihini derinden etkileyen metinler çıkaran Tanizaki,
okuru alışkanlıklarının dışına çıkmaya davet ediyor:
Büyük bilge Konfüçyüs’ü alt eden zalim kraliçe,
müşterilerine korkunç acılar yaşatan usta dövmeci,
oyun sırasında arkadaşlarını yaralamaktan zevk alan küçük çocuk,
kendisine eziyet eden sevgilisi uğruna kendi gözlerini kör eden romantik âşık gibi
konularla bezeli öykülerin şelalesinin ortasında bulunmanızı sağlıyor.
Öykünün önemli bir bölümünde sosyal statü kavramı işleniyor.
Sasuke’nin aşağı tabakadan olduğu vurgulanıyor öykülerde
Şunkin, her ne kadar kendinden yaşça büyük Sasuke’ye hocalık etse de aralarındaki ilişki bundan fazlasıdır ama Şunkin,
kendisini Sasuke’ye belirli bir yere kadar üstün görür ve bunda sosyal statüsünün etkisi fazladır.
Öykülerden en ço sevdiğim Konfüçyüs'un
kısa bir düşünceleri.
"Öğrencileriyle sahradan geçmekte olan
Konfüçyüsüç, üçtane mezar ve ağlayan bir kadın gördü.
Durumu öğrenmesi için bir öğrencisini yolladı.
Az sonra dönen öğrenci, mezarların kadının kocasına babasına ve oğluna ait olduğunu ve vahşi parslar tarafından parçalandığını söyledi.
Konfüçyüs kadına bu bölgenin bu kadar tehlikeli olmasına rağmen hala neden burda yaşadığını sordu.
Kadın "bu bölgenin hükümdarı adildir, burda kalmamın sebebi budur" deyince konfüçyüs öğrencilerine: "
Talebelerim! Şunu hiç unutmayın: Zalim hükümet parstan daha tehlikelidir.