Körsün, sağırsın, bir ölüsün sen artık, çığlıklarımı işitmiyorsun! Sana nasıl bir cennet bağışlayacağımı anlayamadın. Cennet benim içimdeydi, onu senin önüne serecektim. Madem beni sevemeyecekmişsin, sevmesen de olurdu, bundan ne çıkardı ki? Her şey gönlünce, istediğin gibi kalırdı. Bana aklından geçenleri bir dostun olarak anlatırdın; gülerdik, sevinirdik,birbirimize neşeyle bakardık... Böylece sonuna dek yaşayıp giderdik. Başkasını sevsen bile sesimi çıkarmazdım. Onunla gezip tozardınız, ben de sokağın öbür ucundan sizi seyrederdim.Ah, her şeye razıyım, gözlerini bir kerecik açsan yeter! Bir an için, yalnızca bir an için! (Tanıtım Bülteninden)
100 sayfa · İlk Yayın Tarihi: 1876
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

80 syf.
10/10 puan verdi
İntihar eden 16 yaşında bir genç kadın. Goethe’den alıntılar yapan 41 yaşında bir rehinci. Ve hüznün hikayesi. 20 günde yazılmış, 2 yıllık bir hikayeyi 2 saatte anlatan bir eser. Sinemada tek planda çekilmiş bir sahne gibi adeta. Oturup okumaya başlayıp bitirinceye kadar gözlerinizi kırpmamanız gereken bir eser aynı zamanda. Sadece anlatılanları
Uysal Kız
Uysal KızFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 20239,2bin okunma
80 syf.
8/10 puan verdi
İnsan psikolojisinin tahlillerini ustaca gerçekleştiren Dostoyevski’den, gencecik bir kızın hüzünlü hikayesi. Annesini ve babasını kaybetmiş, yapayalnız bir genç kıza ‘zaten muhtaç’ gözüyle bakıp, evlilik teklifi eden ve genç kızın bunu geri çeviremeyeceğini bilen bir adam. Kitabın ana konusu bu. Çok kısa süren bir evlilik. Genç kızın sonunu getiren evlilik. Ve onu aslında hiç anlayamamış, hiç anlamaya kalkışmamış olan kocası. Hatta o kadar anlayamamış ki; “Bilmiyorum benden nefret ediyor muydu, etmiyor muydu? Nefret ettiğini sanmıyorum. Çok tuhaf neden bütün kış bir kez olsun benden nefret ediyor mu sorusu aklıma gelmedi?” diye soruyor kendine. Karakterin düşüncelerini okudukça, biraz daha nefret ediyorsunuz. Ve hatta insana olan güveninizi bir tık sarsıyor bu karakter. Çünkü hep genç kızı çok sevdiğini düşünüyor, ona aşık olduğunu. Ama aklından geçen düşünceler bir delininkiyle eş değer sanki. Mesela; “Aksine benim gözümde öyle yenik düşmüş, öyle aşağılanmış, öyle ezilmiş bir haldeydi ki, her ne kadar arada bir onun aşağılanması düşüncesi müthiş hoşuma gitse de, bazen ona çok açıyordum. Eşit olmadığımız düşüncesi hoşuma gidiyordu.” Açıkçası bu oldukça hastalıklı bir düşünce biçimi. İnsanın söylediği ile düşündüğü arasında ki uçurum gerçekten çok tuhaf. Kısaca Dostoyevski’nin kalıplaşmış tarzını bu eserinde de görmekteyiz. Bir solukta okuyabileceğiniz, kısacık bir kitap. Tavsiyedir, keyifli okumalar.
Uysal Kız
Uysal KızFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 20239,2bin okunma
80 syf.
8/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
Sevgisizlik, insanı ölüme bile götürür.
Dostoyevski'nin bir gün gazetede elinde ikonu ile intihar eden genç bir kız üzerine okuduğu bir haberden esinlenerek yazdığı öykü. * Dostoyevski hikayeye başlamadan önce okuyucularından ilk defa bir öykü yazacağı için özür diliyor ve hoşgörü beklediğini kaleme alıyor. Dostoyevski bu eseri yazarken Victor Hugo 'nun Bir İdam Mahkumunun Son Günü adlı şaheserinden etkilendiğini net bir şekilde belirtiyor. * Kısa ama etkileyici olan bu kitap evli bir çiftin hayatlarının iletişimsizlikle ne hale geldiğini anlatıyor. Başlıktada belirttiğim gibi "Sevgizilik,insani ölüme bile götürür "
Uysal Kız
Uysal KızFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 20239,2bin okunma
80 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
31 saatte okudu
Her bir satırında yoğun izler bırakan, insan psikolojisini en ince ayrıntısına kadar yansıtan ve sonuyla da insanı derinden sarsan kısa, sıra dışı ve oldukça etkileyici bir hikaye ile karşı karşıyayız. Son derece gururlu olduğunu düşünen bir adam kendisinden aşağı gördüğü ve ondan başka çaresinin olmadığını düşündüğü 16 yaşındaki bir genç kıza evlenme teklif eder. Ancak bu kibirli adamın bir planı vardır: Bu genç kızın karşısında daima susarak ve ona soğuk davranarak kendisini çözmesini beklemektedir. “Ben susarak konuşma ustasıyım, hayatım boyunca susarak konuştum ve bütün trajedileri tek başıma susarak yaşadım.” Kahramanımız adeta susarak eşinden kendisini ve yaşadığı acıları çözümlemesini ve ondan af dilemesini beklemektedir(Evet doğru anladınız; eşinin haberi bile olmadığı acılar için ondan özür dilemesini bekliyor kahramanımız). Bir tarafta ise kocasından ilgi bekleyen, ailesini kaybetmiş, yalnız ve günden güne çöken bir genç kızı var. Bir gün kahramanımız gerçekleri fark eder(geç de olsa) ve karısına tapmaya başlar. Adeta aşktan başı döner ve karısının ayaklarına kapanıp af diler. Ama bu geç kalmış bir aftır… “Korkunç bir umutsuzluk içindeydim, mahvolmuştum, ben mahvolmuş bir haldeyken bir başkasını nasıl kurtarabilirdim?" Dostoyevski ve onun kaleminden yine muhteşem bir eser. Mutlaka okuyun okutun derim. Keyifli okumalar...
Uysal Kız
Uysal KızFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 20239,2bin okunma
80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Dostoyevski'nin Uysal Kız'ı
Şüphesiz Rus klasikleri deyince aklımıza ilk gelen isimdir Dostoyevski. Benim de en sevdiğim yazarlardan biridir. Onu daha çok Suç ve Ceza, Budala, Kumarbaz gibi eserleriyle tanıyor olabilirsiniz ama bana kalırsa Uysal Kız'ı da en az diğerleri kadar önemli bir yer tutuyor yazın hayatında. Genelde eserlerini "günlük" şeklinde ele alan yazar, bu eseri uzun öykü şeklinde yazmış. Ayrıca yazar hikayeyi son derece gerçekçi bulsa da onu "fantastik bir öykü" olarak adlandırmış. Bunun nedeni ise hikayenin bir stenograf tarafından yazıya dökülmüş olması varsayımıymış. Yazar burda Victor Hugo'ya da atıfta bulunmuş. Bir İdam Mahkumunun Son Günü adlı eserde, Hugo da aynı tekniği kullandığı için. Dostoyevski diyor ki "Hugo bu fantastik varsayımını hayata geçirmeseydi, bütün yazdıkları arasındaki en gerçekçi, en samimi eserini ortaya çıkaramazdı." Belli ki kendisi de Hugo'dan ilham alarak böylesine gerçekçi ve güzel bir öyküyü bizlere sunmayı başarmış.
Uysal Kız
Uysal KızFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 20239,2bin okunma
100 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 saatte okudu
Dostoyevski'den hayatın içinden alınmış ve olayların tüm gerçekliğiyle bize yansıtıldığı, uzun öykü tarzında yazılmış harika bir kitap. Yanlış bir evlilik. Kadın açısından mecburiyetten hasıl olmuş kötünün iyisi seçeneği, erkek açısından daha avantajlı görünümde ama aradaki uyumsuzluk ve kendini ifade de eksiklik ve maalesef dramatik son. Yazarın, insan iç dünyasını anlatan müthiş kitaplarından biri. Ben beğenerek okudum. Okunmasını da tavsiye ederim.
Uysal Kız
Uysal KızFyodor Dostoyevski · Mütena Yayınları · 20149,2bin okunma
80 syf.
8/10 puan verdi
Birbirini anlamayan bir çiftin trajik hikayesi. Sıradan bir konuya sahip hikayede,yazar erkek bakış açısıyla, kadını , erkeği ve ilişkiyi parça parça öyle bir yorumlayarak önümüze koyuyor ki, etkilenmemek elde değil. Bir erkek olaylara nasıl bakıyor, nasıl yorumluyor? Kadının hareketlerinden yaptığı çıkarımlarda ne derece isabetli, Benliğini kadının veya ilişkinin yararı dışında hangi tahtlara oturtuyor... Şüphesiz yazarın gözlemleri isabetli ,üslubu oldukça etkileyici.
Uysal Kız
Uysal KızFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 20239,2bin okunma
80 syf.
7/10 puan verdi
Pişmanlık ve Kefaret: Bir Adamın İntiharla Yüzleşmesi
Dostoyevski'nin okuru karanlığın içine çeken ve sarsan bir eseri. Hikaye, kocasının intihar etmiş karısıyla yüzleşmesini ve bu trajedinin arkasındaki karmaşık duyguları irdeliyor. Dostoyevski, kahramanın pişmanlıklarla boğulmuş zihnine bizi çekiyor. Geçmişte yaptığı hataları ve karısını nasıl ihmal ettiğini sorguluyor. Bu iç gözlem, okurun da kendi hataları ve pişmanlıkları üzerinde düşünmesini sağlıyor. Uysal Kız sadece bir intihar hikayesi değil, sevginin ve merhametin gücü üzerine de bir meditasyon. Kahraman, karısına karşı duyduğu sevgiyi yeniden keşfederken, onu kurtaramadığı için duyduğu pişmanlıkla da boğuşuyor. Bu duygusal karmaşa, hikayeye derinlik ve duygusallık katıyor. Dostoyevski'nin ustalıklı üslubu ve psikolojik derinliği, Uysal Kız'ı unutulmaz bir okuma deneyimi haline getiriyor. Kısa olmasına rağmen, okurun zihninde uzun süre yankılanan güçlü bir etkiye sahiptir.
Uysal Kız
Uysal KızFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 20239,2bin okunma
77 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Evlilik ne geçmişte ne de günümüzde sadece sevilen insanla bir ömür beraber olma amacıyla kurulan bir bağ değil. Kadınların eziyet gördüğü, hor görüldüğü, sığıntı gibi yaşamak zorunda kaldığı ailelerinden kaçış yolu olarak gördüğü resmî bir “kurtuluş yolu”. Erkeklerin ise sahip olma, kendisine parasız ve süresiz bir “hizmetçi edinme yolu”. Bu düşüncelerle yapılan evliliklerde anlaşmazlıklar, birbirini yaralayan ruhlar, kavgalar, evlilik çatısını bozmadan başka arayışlara girmeler kaçınılmaz oluyor. Hele bir de arada yaş farkı çoksa tarafların hayatı birbirine zindan etmesi, birinin pes etmesi ya da bir kaçış yolu bulmasına kadar sürüyor. Dostoyevski bu öyküsünde böyle bir evliliğin taraflarından olan kırk bir yaşındaki bir rehinci ile on altı yaşındaki bir kızın evliliğini anlatıyor. Tek taraflı anlatılmış hatta rehincinin kendini haklı çıkarma çabaları da ön planda ama okuması çok keyifli ve akıcı. Hatta okurken bana biraz Zweig’ın novellalarını hatırlattı. Can Yayınlarından çıkan bu kısa klasik için kitaplığınızda yer açın. Keyifli okumalar. instagram.com/p/CAN-g5Hpbyi/?...
Uysal Kız
Uysal KızFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 20239,2bin okunma
80 syf.
4/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bu Kitap, Batının İki Yüzlülüğünün Kanıtıdır.
Kitabın incelemesine geçmeden önce, başlığı neden böyle attığımı söyleyeyim. Arkadaş, gerçek hikayeden alınan bu konu (16yaşında bir kız ÇOCUĞU ve 40 yaşında onuna evlenen adam,Çiftin hikayesi diyorlar şaka gibi.) doğuda veya müslümanlığın yoğun olduğu bir kesimde geçseydi, ortalığı ayağı kaldırırdınız. Kaldırıyorsunuz dzaten böyle konularda. Ama Dosteyevski yazınca sorun mu olmuyor, klasik bir eser mi oluyor? Yazıklar olsun. Bu olayın doğru olduğunu savunmuyorum yanlış anlaşılmasın. Ama bir tarafa deli gibi yüklenip, bu esere tek kelime etmemeniz; Ne kadar iki yüzlü insanlar olduğunuzun da kanıtıdır! (Sadece Türkiye için konuşmuyorum bu arada, dünya geneli için) "Ne kadar dramatik bir öykü, üzücü bir çiftin trajik hikayesi" vb. gibi cümlelerini görünce sinirden gülümsüyorum. Neyse kitaba geçelim, aslında başlangıçta kitap, beni hayli içine çekti. Fakat sonrasında tüm motivasyonum kırıldı. Adamın resmen; sapkın sapık (kendi tabiriyle) bir köpek olmasıyla beraber okuduğumdan keyif almamaya başladım. Sırf bitirmek için bitirdim. Sorun bende de olabilir Örneğin Zweig kalemini sevsem de onun Aşk ve intihar odaklı kitaplarını da okuyunca sıkılmıştım. Bana geçmiyor Aşk-İntihar ikilisi sanırım. O yüzden kitabı da tavsiye etmeyeceğim ama siz sevebilirsiniz bilemiyorum. Fakat yukarıda uzunca yazdığım kısım hakkında 1-2 cümle bile etmiyorsanız bir şey demiyorum.
Uysal Kız
Uysal KızFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 20239,2bin okunma

Yazar Hakkında

Fyodor Dostoyevski
Fyodor DostoyevskiYazar · 137 kitap
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (Rusça: Фёдор Миха́йлович Достое́вский) (d: 11 Kasım 1821, Moskova - ö: 9 Şubat 1881, Sankt Petersburg), Rus roman yazarı. Dostoyevski, Mikhail ve Maria Dostoyevski'nin oğlu olarak 11 Kasım 1821 tarihinde Moskova'da doğdu. Altı çocuklu ailenin ikinci çocuğuydu. Babası Mikhail, askeri cerrahlıktan emekli olduktan sonra Mariinsky Hastanesi'nde yoksullara hizmet etmeye başladı. Hastane, Moskova'nın en kötü yerlerinden birinde bulunuyordu. Dostoyevski de bu hastane de doğdu. Mikhail, alkole bağımlıydı ve evini sıkı disiplin ile yönetiyordu. Çok kolay sinirlenebiliyordu. Dostoyevski'nin annesi Maria ise bir tüccar kızıydı. Dostoyevski, çocukluğunu çoğu zaman sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçirdi. Babasının çalıştığı hastaneden bulunan hastalar ile vakit geçirmeyi ve onların hikâyelerini dinlemeyi çok seven Dostoyevski, ilköğrenimini Moskova'da yaptı. Annesi tüberküloz hastalığı yüzünden öldüğü zaman, sert disipliniyle tanınan Petersburg Mühendis Okulu'na gönderildi. Arkadaşlarının, sinirli ve aşırı duyarlı bir yapıya sahip olduğu için "Ateş Fedya" lakabını verdikleri Dostoyevski, Petersburg'ta zamanını kitap okuyarak, düşüncelere dalarak ya da kardeşi Mihail ile söyleşerek geçirdi. Babasının 1839'daki ani ölümünü burada öğrendi. Okulu başarıyla bitirdikten sonra İstihkâm Müdürlüğü'ne girdi. Bir yıl sonra istifa ederek buradan ayrıldı. Ordudan ayrıldıktan sonra edebiyata yönelen Dostoyevski'nin ilk kitabı İnsancıklar, 1846 yılında yayımlandı. Bu eserinin ardından yazdığı kitaplarla beklediği başarıya ulaşamayan Dostoyevski'nin umudu kırıldı ve politikayla ilgilenmeye başladı. 1849 yılında devlet aleyhindeki bir komploya karıştığı iddiası ile tutuklandı. On ay hapishanede kalan Dostoyevski, kurşuna dizilmek üzereyken diğer sekiz tutuklu arkadaşı ile affedildi. Cezası dört yıl kürek, dört yıl da adî hapse dönüştürüldü. Cezasını çekmesi için Sibirya'da bulunan Omsk Cezaevi'ne gönderildi. Burada geçirdiği dört yılın ardından er rütbesi ile hizmete verildi. Subaylığa kadar yükseldi. 1857 yılında Maria Dmitrievna Isayeva ile evlendi. Beş yıl boyunca görev yapan Dostoyevski, 1859 yılında özgür bırakıldı ve Petersburg'a yerleşti. Petersburg'a döndükten sonra Ezilenler (1861) ve Ölüler Evinden Anılar (1862) adlı eserleri yazdı. Kardeşiyle birlikte iki dergi çıkardı. 1862'de arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirdi. Sara nöbetleri ve kumar bağımlılığı yüzünden maddi açıdan darlığa düştü. Bu dönemde Yeraltından Notlar (1864), Suç ve Ceza (1866), Kumarbaz (1866), Budala (1868), Ebedi Koca (1870) ve Ecinniler (1872) gibi eserleri yazdı. Eşinin ölümünden sonra sekreteriyle evlendi. Yeniden borçlandı ve kumarhanelerde gezmeye başladı. Kızının ölümünün ardından büyük bir sarsıntı geçirdi. Delikanlı (1875), Bir Yazarın Günlüğü (1876) ve Karamazov Kardeşler (1879) adlı eserlerinde yazarlık hayatı boyunca konu edindiği temaları yeniden ele aldı. Karamazov Kardeşler adlı yapıtını üç yılda bitiren Dostoyevski, bir ciğer kanamasıyla yatağa düştü ve 9 Şubat 1881 tarihinde öldü. Dünya edebiyatını en çok etkileyen ve en çok okunan yazarlardan biri olan Dostoyevski'nin eserleri birçok 20. yüzyıl düşünürünün fikirlerini derinden etkiledi. İlk yazarlık dönemi Ordudan ayrıldıktan sonra kurgusal roman yazmaya başladı. Dostoyevski'nin ilk kitabı olan İnsancıklar (Bednye Lyudi) ilk olarak 1846 yılında yayımlandı. Dostoyevski, toplumunu acımasız kurallarında yaşlı bir adamın öksüz bir kıza duyduğu sevdayı iç dünyasındaki derin çatışmalarla işledi. Halkın sıcak ilgisiyle karşılanan bu kitap, eleştirmenlerden de övgüler aldı. Ünlü eleştirmen Belinski, romanı okuduktan sonra Dostoyevski'ye gelecekte büyük bir yazar olacağına dair övgü dolu sözler söyledi. Şair Nikolay Neksarov, Dostoyevski hakkında "Yeni bir Gogol doğdu" diye konuştu. Yazarlıkta ün sağladıktan sonra 1846 yılında Gogol esintileri bulunan kitabı Öteki (Dvoynik) yayımlandı. Yazar bu romanda, kendini ortadan kaldırmaya çalışan benzeriyle sürekli çatışma halinde bulunan bir memurun hikâyesini anlattı. Bu romanda ele aldığı çift kişilik temasını daha sonra bazı romanlarında kullansa da roman, Belinsky dahil hiçbir eleştirmence beğenilmedi. Eleştirmenler romanı sıkıcı buldu ve alay etti. 1847 yılında ise Ev Sahibesi (Hozyayka) isimli romanı yayımlandı. Dostoyevski bu eseri ile de beklediği övgülerin aksine olumsuz eleştiriler aldı. Dostoyevski, ruhsal çöküntüye düştü ve üzüntüden hasta oldu. Ancak yazarlığı bırakmayan Dostoyevski, 1848 senesinde Beyaz Geceler (Belıye Noçi) ve Bir Yufka Yürekli (Slaboye Serdtse) adlı kitapları yayımlattı. Bir Yufka Yürekli, yazara itibarını yeniden kazandırsa da beklediği başarıyı elde edemeyen Dostoyevski'nin umudunu kırdı. Yazarlıkta umudunu kırılan Dostoyevski, politikayla ilgilenmeye başladı ve genç liberallerin (Tetrashevski) grubuna girdi. İkinci yazarlık dönemi 1859'da ordudan terhis edilerek Moskova dışında küçük bir yerde kalmaya zorlanan Dostoyevski, özgürlüğüne kavuştuktan sonra Petersburg'a döndü. Kardeşi Mihail ve arkadaşı N.N. Strahov ile birlikte Vremya (Zaman) ve sonra da Epoha (Dönem) adlı dergileri hazırladı. Bu dergilerde Slavcı düşünceyi savunduğunu belirten yazılar yazdı. Ezilenler (Unijenniye i Oskorblyonniye) ve Ölü Evinden Anılar (Zapiski iz Mertvogo Doma) ile kendinden söz ettirdi. 1863 yılında arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirdi. Sara nöbetleri ve kumar borçları yüzünden sıkıntıya düşen ve yayımcılardan yazmadığı romanların avanslarını alarak yaşayan Dostoyevski, Yeraltından Notlar adlı yapıtı 1864 yılında yayımlandı. Romanda bir zihnin derinliklerine indi. Suç ve Ceza (Prestuplenie i Nakazanie) ve Kumarbaz(İgrok) adlı yapıtları 1866 yılında yayımlandı. Dostoyevski, Suç ve Ceza'yı 1858 yılında Semipalatinsk'te bulunduğu zaman Roussky Slovo dergisi için uzun bir hikâye olarak tasarlamıştı. Bunun nedeni, Sibirya'dan ayrılana dek roman yazmama kararı almasıydı. Dostoyevski, kardeşi Mihail'e gönderdiği bir mektupta kitap hakkında: “ ...Konusu gerçekten çok güzel. Kahramana gelince, bugüne kadar hiç denenmemiş bir kişi. Ama bugünün Rusyasına bakacak olursak, böyle bir kişi karşımıza sık sık çıkmaktadır. Bu sonuca halkın kafasını yeni fikirleri anlayarak vardım. Öyle hissediyorum ki, yeni fikirler ve görüşlerle döndüğüm zaman, romanımı genişletmekte başarılı olacağım. Kişi aceleye gelmemelidir dostum. Ve insan iyi olanın dışında hiçbir şey yapmamalıdır... ” diye yazdı. Dostoyevski, bu eserinde bir Rus aydını olan Raskolnikov'un kendi doğrusu adına işlediği cinayetleri ve vicdanıyla hesaplaşmasını konu edindi. Yazar, küçük bir otel odasında ve kötü bir ekonomik durumla yazdığı Suç ve Ceza'yı 1866 yılında tamamlamıştı. Dostoyevski'nin yazdığı Budala (Idiot) eseri 1866, Ebedi Koca (Veçnıy Muj) 1870, Ecinniler (Besı) 1872 yılında yayımlandı. Bütün bu başyapıtlar birbirinin izledi. Karısı öldükten sonra sekreteri Anna Grigoriyevna Snitkina ile evlendi. Yeniden borçlanan ve kumaranelerde dolaşmaya başlayan Dostoyevski, bir kız çocuk sahibi oldu. Ancak kızı fazla yaşayamadı ve doğduktan kısa süre sonra öldü. Dostoyevski de bu yüzden büyük bir sarsıntı geçirdi. 1875'te Delikanlı (Podrostok), 1876'da Bir Yazarın Günlüğü (Dnevnik Pisatelya)[ ve 1879'da Karamazov Kardeşler (Bratya Karamazovi) adlı romanları yayımlandı. Hayatı boyunca eserlerinde işlediği temaları yeniden ele aldığı, insan duygularının derinliğine inen eserler yazan Dostoyevski, Karamazov Kardeşler'de Ivan ve Alyosha Karamazov adlı karakterler için filozof Vladimir Sergeyevich Solovyov'dan ilham aldı. Zosima ve Alyosha'nın öne çıkacağı Bir Büyük Günahkarın Yaşamı adlı eseri tamamlayamadı. 1881 yılının Ocak ayında bir ciğer kanaması geçirerek yatağa düştü ve 9 Şubat 1881 tarihinde öldü. Dostoyevski için yapılan cenaze töreninde yaklaşık otuz bin kişi tabutunun arkasında yürüdü. Dostoyevski, beğeniyle karşılanan ilk romanı İnsancıklar'dan sonra yazdığı Öteki ve Ev Sahibesi ile olumsuz yorumlar aldı ve depresyona girdi. Ancak yazar, kendisini ruhsal çöküntüye götüren düşüncelerden uzaklaşmayı bildi. Dış dünyadan kopan zihninin parçalanışını kendi çözen yazarın eserlerindeki ruhbilimsel açıdan en zengin tema da çift kişilik temasıdır. Kendini ortadan kaldırmaya çalışan benzeriyle sürekli çatışma hali içerisinde bulunan bir memuru anlattığı Öteki adlı yapıtında daha sonra da işleyeceği bir tema olan çift kişilik temasını işlemişti. Ellili yaşlarında içine bazen bir karamsarlık ve ağırlık çöken Dostoyevski, bu durumu ikinci eşi Anna Grigoriyevna Snitkina’ya "Sanki bir suç işlemişim gibi bir çeşit sebepsiz hüzün ve keder içindeyim" diye açıklamıştı. Ecinniler'de Stavrogin'i bir çocuğa tecavüz ettirmiş olması yüzünden de kendini hep suçlamıştı. Dostoyevski kendi çocukluğunda, annesine acı çektirmesinden, sürekli sarhoş olmasından ve hizmetkârlara kötü davranmasından dolayı babasından nefret ediyordu. Eserlerinde kullandığı, kaderine boyun eğen ve uysal kadın örneğini kendi evinde; annesinde gördü. Kadının alttan alması, erkeği daha da kızdırmaktan başka bir işe yaramayacağını görmüştü. Çok duyarlı biri olan Dostoyevski, bu yüzden babasına kin besliyordu. Babasının ölümünü haber aldığında, "Babamın ölümünde benim hiçbir suçum yok, ama bu öldürmenin kefaretini ödemeye hazırım, çünkü içimden onu öldürmek geçiyordu" diyerek Karamazov Kardeşler adlı romanında yer alan Dimitri Karamazov'un tepkisinin benzerini gösterdi. Dostoyevski, babasının ölümünü istediğini düşünerek depresyona girdi. Bazı yazarlara göre de ilk sara nöbetlerine de bu düşünce sebep oldu. Sigmund Freud ve birçok psikanalizci, babaya duyulan bu nefrete ve bunu izleyen suçluluk düşüncesine dayanarak Dostoyevski'nin hastalığının sinirsel kökenli olduğunun ortaya çıkardı. Andre Gide, Ezilenler adlı romanın, aşağılanışın insanı cehennemlik ettiği, alçakgönüllüğünse kutsallaştırdığı fikriyle dolu olduğunu söylemişti. George Steiner ise Charles Dickensvari bir havanın olduğunu söylediği Ezilenler'de bulunan temanın Ebedî Koca'da, Ecinniler'de ve Karamozov Kardeşler'da da yer aldığını söyledi. Nicholas Berdyaev, Dostoyevski'nin bütün yaratıcı gücünü insana ve insanın kaderi temasına adadığını, bunun da onu ölümsüz kılmaya yettiğini belirtti. Devlet aleyhinde bir komploya katıldığı iddiası ile tutuklandıktan sonra sekiz ay hapisanede kalan Dostoyevski, suç ve ceza kavramlarıyla en yoğun şekilde burada karşılaştı. İdam edilmek üzereyken affedildi. Cezası dört yıl kürek ve altı yıl adî hapse dönüştürüldü. Dört yılın sonunda er rütbesi ile kışlaya verildi ve 1859 yılında terhis edildi. Suç ve Ceza adlı eserini 1858 yılında oluşturmaya başladı. Bu eserinde ahlak kavramını ve siyaseti harmanladı. Dostoyevski, bu romanda sadece Rus halkını değil, tüm insanlığı tehdit eden bir kısır döngüden kurtulmanın gerçekleşebileceğini vurguladı. Yazar, John Stuart Mill'in ekonomik refah için bireysel bencilleşmeyi öneren kuramını Semyon Zaharoviç Marmeladov'un ağzından eleştirdi. Dostoyevski, düşünce ve sanat deneyimini sürekli olarak arttırdı. Tanrı'dan, ateizmden, kötülükten, özgürlükten söz eden roman karakterleri, gerçekte aynı bilincin farklı anları gibidir. Bu karakterler aracılığıyla Dostoyevski, cinleri ruhundan uzaklaştırır. Bakış açısı değişmekle beraber eserleri, gerçeğin hep aynı çoşkulu ve acı veren arayışı içerisindedir.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.