Norveç edebiyatından yazar Vigdis Hjorth’un, Türkçeye çevrilen ilk ve tek kitabı, Miras.
Yayımlandığı zaman Norveç’te büyük ses getiren, çok satan, çok tartışılan ve bir çok ödül alan bu roman, bir aile hikayesi.
Kitap yazarının hayatındaki gerçeklere dayalı bir travma hikayesini anlatıyor. Öyle ki yazar kitap yayınlandığı zaman en sert tepkiyi aile üyelerinden alıyor. Hatta kız kardeşi aynı konuyu kendi bakış açısıyla ele aldığı bir roman yazıyor ve bu roman da oldukça ilgi görüyor.
Konusuna gelecek olursam;
Kitap, anne ve babanın sahip olduğu iki kulübeyi, dört kardeşten sadece ikisine miras bırakması ile başlayan, kardeşler arasındaki kavganın anlatımı ile başlıyor.
Kardeşlerden ikinci olan Bergljot’un anlatımı ile romanı okuyoruz. Miras paylaşımını ve ailesi ile mesafesini, bazı aile üyeleri ile görüşmemesini anlattığı bölümlerde kitap çok fazla tekrar düşmüş. Bu okuma hevesinizi kırabilir.
Bergljot ellili yaşlarında bir tiyatro eleştirmeni, üç çocuk hatta torun sahibi fakat ailesinden ona kalan mirasın izlerini geceleri rüyalarında, gündüzleri hayatının her alanında taşıyan bir kadın.
Kitapta olaylar değil, bu olayların kişinin karakteri, ruhu, hayatı üzerinde bıraktığı derin izleri okuyoruz. Kitap aynı zamanda Freud ve Jung gibi düşünürlerin izlerini de taşıyor.
Oldukça rahatsız edici bir kitap, özellikle bazı bölümlerdeki psikolojik tahlilleri rahatsız edici. Daha çok vurucu, çok sert, sarsıcı bir o kadar da yalın bir kitap.
Kitap içerisinde edebiyat ve sanatın çeşitli dallarına da çokça yer verilmiş. Özellikle sıkça bahsedilen “Festen” filmini ilk fırsatta izleyeceğim.