Gerçeküstücülük ya da sürrealizm; bilinçaltının kendisini bilincin yüzeyinde inşa etmesi de denebilir.
Süperego'nun ilk benlik id'in tasmasını çözüp ne yaparsan yap, özgürsün artık, kural yok, fikirlere, tutkulara, içgüdülere takoz ve pranga yok; ne halin varsa gör, seni dizginlemekten; yargılarla, sınırlarla seni kuşatmaktan, evcilleştirmekten yoruldum; al dünyayı istediğin renge boyanın bir ifadesi olsa gerek sürrealizm.
Henry Miller bu anlayışın edebiyat dünyasında en usta yazarlarından.
Daha önceki okuduğum kitaplarında ki gibi bu eserde de ne kadar ahlaki yargı, düzen, sınırlama varsa yok imiş gibi kelimelerin, eylemlerin, fikirlerin, kalıpların, anlayışların, cinsel tabuların, sistemlerin, deli gömleği giydirilmiş aykırılıkların, presentabl lisanın boyasını kazıyor.
Kendi hayatını yazan bir yazar olarak Paris günlerinin güncesini okuyorsunuz.
Bir sürü mekan, sokak, şehir, insan ile renklendirilmiş; saf açlığın, şehvetin, kuralsızlığın teşkil ettiği zeminde kelimelerle çizilmiş edebi bir tablo.
İyi okumalar.