Yoldaki İşaretler İletileri
Yoldaki İşaretler iletilerini, Yoldaki İşaretler okur görüşlerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Yoldaki İşaretler Bugün seyid kutubi'nin yoldaki işaretler adlı eserini ikici defa okudum.
Ve bugün bitti
Eskiden cahiliye döneminde yaşananlar beni dehşete düşürdü.
Dört nikah akti varmış. Bunlarda biri döllenme nikâhıymış.
Erkek, hanımı'nın çocuk doğurması için, başka erkeklerden ilişkiye girmesini teklif ediyormuş.
Kadın seçtiği 10 erkekten aynı anda ilişkiye girip, bu yolla çocuk yapıyormuş.
Çocuk dunya'ya geldiksen sonra, kadin iliskiye girdiği erkekleri çağrışıyormuş.
Ve içlerinde sevdiği erkeğin kucağına çocuğunu verip babası ilan ediyormuş.
Peygamber efendimiz s.a.a buyurdu: ben güzel ahlâgi tamlamak üzere gonderildim.
İşte buna benzer bir çok pislik, insanları kanser gibi sarmıştı.
Kura'nın inmesiyle, buna benzer bir cok ahlak disi ışler, insanlığa haram kılındı. Bugün insanlık bir cehennemin kenarında bulunmaktadır...
Bu hal, başının üstünde asılı duran yokoluş tehdidinden değildir...
Bu, bir hastalık belirtisidir ama hastalığın kendisi değildir.
Gerçek sebep, insan hayatının, gölgesinde sağlıklı bir şekilde büyüyüp gelişebileceği değerlerin iflas etmesidir, İnsanlığa verebileceği hiç bir değeri kalmayan batı dünyasında bu durum oldukça belirgindir. O batı dünyası ki, iflas noktasına varan
tükenmişlikten sonra, kendi varlığını kendisine bile ikna edecek hiçbir şeyi kalmamıştır.
Seyyid Kutub Yoldaki İşaretler Allah Teâlâ, daha önce de hâkimiyet hakkını hahamlara ve rahiplere verdikleri, onlar da kendi kafalarından birtakım kanunlar uydurup koydukları ve kendileri de bu uyduruk kanunları kabullendikleri için bu toplumları şirkle vasıflandırmıştır.
"(Yahudiler), Allah'ı bırakıp bilginlerini (haham- larını)(Hristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesîh'i (İsa'yı) Rabler edindiler. Hâlbuki onlara ancak tek ilâha kulluk etmeleri emrolundu. O'ndan başka ilah yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır." (Tevbe, 31)
Aslında bu toplumlar, hahamlarının ve rahiplerinin ilâhlığına inanmadıkları gibi ibadet maksadıyla yapılan hareketlerini de bunlara arz etmiyorlardı. Yaptıkları yalnızca din adamlarına hâkimiyet yetkisi vermek ve bunların Allah'ın müsaadesi olmaksızın kendileri için koymuş oldukları kanunlara rıza göstermektir. Allah'a ait olan hâkimiyet yetkisini haham ve rahiplerin dışında başkalarına veren bugünkü insanlar, şirk ve küfürle nitelenmeye çok daha layıktırlar.
Yoldaki İşaretler Bu durumda başarısızlığımızın için başka bir neden aramamız icabet eder mesela ilk dönem neslinin beslendiği kaynağı inceleyelim belki burada bu değişiklik söz konusudur onların eğitildiği yöntemi araştırın belki de farklılık burada bulunmaktadır bu neslin beslendiği ilk kaynak kur'an'dı yalnızca kur'an'dı Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin fiili ve kavli sünneti bu kaynağın yalnızca hayata geçirilmiş bir biçiminden ibaretti nitekim Ayşe radıyallahu Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin ahlaki sorulduğunda onun ahlakı Kur'an'da karşılığını vermiştir Yoldaki İşaretler Seyyid Kutub Bugün Müslümanlık iddiasında bulunan toplumlardan bir kısmılaik olduklarını, dinle hiçbir ilgilerinin bulunmadığını açık bir şekilde ifade ediyorlar. Bir kısmı ise dine hürmetkâr olduğunu açıklamakla birlikte gaybı inkârla sosyal düzenlerini bilimsellik esasına dayandırarak bilimselliğin de dinle asla uzlaşamayacağını söylüyorlar. Bu, ancak kara cahillerden sadır olabilecek bir hezeyandır. Bir kısmı da hâkimiyet yetkisini Allah'ın dışında bir varlığa vererek kendi kafalarından kanunlar uydurmakta ve sonra da bu kanunlara Allah'ın şeriatı demektedir. Tek Allah'a ubudiyet nokta- sından bütün bunlar arasında herhangi bir fark yoktur.
Durum bu şekilde kesin hatlarıyla açıklığa kavuşturulduğunda İslâm'ın bir bütün olarak cahiliye toplumlarına karşı alacağı tavır tek bir cümle ile özetlenebilir: Kendi kriterlerine vurduğunda İslâm dini, tüm bu toplumların Müslümanlık ve Allah'ın şeriatına uygunluk iddiasını kesinlikle reddeder. İslâm, bu toplumları taşıdıkları isimlere, etiketlere ve edindikleri sloganlara göre değerlendirmez. Sonuç itibariyle hepsi, yaşam biçimlerini İslâm şeriatının istediği şekilde tek Allah'a kulluğa dayandırmama gerçeğinde birleşirler. Bunun içindir ki Müslümanlık iddiasında bulunan bu toplumlar da aynı vasfı, yani cahiliye toplumu olma vasfını paylaşırlar.
Yoldaki İşaretler Allah Yolunda CihadAllah'ın yeryüzündeki hâkimiyetini tesis etmek insan hegemonyasını engellemek otoriteyi, onu gasbeden kulların elinden alarak Allah Teâlâ'ya iade etmek, insan kafasının ürünü olan düzmece kanunları ortadan kaldırarak sadece Allah'ın şeriatının hâkim olmasını sağlamak... Bütün bunlar sırf tebliğ ve bildiri ile gerçekleştirilemez. Zira Allah'ın yetkisini gasp edip de insanların sırtına binmiş olan zorbalar, sırf tebliğ ve bildiri ile hükümranlıklarını terk edecek değillerdir. Şayet böyle olmuş olsaydı Allah Teâlâ'nın dinini yeryüzüne yerleştirmek için gayret sarf eden peygamberlerin işlerinin çok kolay olması gerekirdi. Halbuki peygamberlerin (aleyhis selam) hayatı, bu dinin insanlığın çıkışından beri süregelen tarihi, bunun aksini göstermektedir.
Allah'tan başka ilâh bulunmadığını ve onun âlemlerin Rabbi olduğunu haykırarak yeryüzünde insanları Allah'ın dışındaki her çeşit otoritenin hâkimiyetinden kurtarmayı amaç edinen bu evrensel tebliğ teorik, felsefi ve yıkıcı bir davet olmamış, bilakis fiiliyata yönelik pratik ve yapıcı bir çağrı olmuştur. Bu, insanın Allah'ın şeriatı doğrultusunda idare vazifesini üstlendiği, kula kulluktan kurtardığı insanları yalnızca tek olan Allah'a kulluk edeceği uygulamalı bir sos- yal nizam kurmayı amaç edinen bir çağrıdır. Bunun için de tebliğ ile birlikte hareket biçiminin de belirlenmesi zorunlu bir hal almıştır; zira insanî pratiğin her boyutunun karşısına, ona denk ve uygun bir vasıta ile çıkılması gerekir.
Yoldaki İşaretler İslâmî cihadı vatan müdafaası gerekçesine bağlamak isteyenlerin bu düşüncesi, yöntemi dikkate almamak ve vatanı ondan daha önemli saymak anlamına gelir. Bu düşünce , İslâm'ın bu konudaki anlayışına uymayan, İslâmî bakış açısına aykırı türedî bir düşüncedir. İslâm anlayışında; akîde, bu akîdeyi dışa vuran yöntem ve bu yöntemin egemen olduğu toplum dikkate alınır. Toprak ise tek başına hiçbir değer ve ağırlık ifade etmez. İslâm düşüncesinde toprağın değeri, üzerinde Allah'ın hâkimiyetinin ve koyduğu yöntemin geçerli olmasındadır Bu anlamda toprak, akîdenin barınağı, yöntemin ekileceği bir tarla, dâru'l-İslâm ve insanlığı kurtarma harekâtının karargâhı konumunda olur.
Yoldaki İşaretler Fertlerinin bir kısmının kanun koyan rabbler, diğerlerinin de onlara uyan kullar olduğu bir toplumda,insanın gerçek manada ne hürriyeti ne de değeri vardır.
Yoldaki İşaretler, Seyyid Kutub 103 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.