Thoreau, insan ve doğa arasındaki ilişkiyi
birbirini tamamlayan üç denemeyle “Yürümek”, “Bir Kış Yürüyüşü” ve “Gece ve Ay Işığı” ile okuyucuların huzuruna sunuyor. Yazar, adeta sizinle bir geziye çıkıyor ve kitap boyunca sohbet şeklinde doğada bilinmeyen alanları keşfediyorsunuz. Bunu yaparken medeniyetten büyük ölçüde uzaklaşıyor, fikirleri, uygarlığı ve ilerlemeyi eleştiriyor. İnsanda doğru olan her şeyin yalnızca vahşi ve evcilleşmemiş olduğu görüşüne savunuyor. Doğayı insanın iç gerçeğine dokunan bir güç olarak tanımlarken, toplumu neredeyse şeytanın baştan çıkarıcı bir işi olarak tanımlıyor. “Yürümek” fiziksel bir eylemden çok dünyayla yeniden bağ kurduğumuz, burada ve şimdi mevcut olduğumuz, aslında varlığını bildiğimiz ama bir nevi değerini unuttuğumuz eşsiz doğaya atfedilmiş bir senfoni.
Thoreau, Ralph Waldo Emerson’nun Walden Gölü yakınlarındaki arazisinde kendine bir baraka inşa ederek orada yaşamaya başladı. Bu deneyiminden yola çıkarak yürümek üzerine bir felsefe metni olan “Walden ya da Ormanda Yaşam” eserini kaleme aldı. Meksika - Amerika Savaşı’nı ve köleliğin kaldırılmamasını protesto ederek ve vergi ödemediği için hapse atıldı. Bu deneyimin ardından “Sivil İtaatsizlik” kitabını yazdı ve Gandhi’den, Martin Luther King’e ve birçok lideri etkilemeyi başardı.