H.G Wells'in yıllar önce okuduğum Zaman Makinesi adlı, tam bir bilimkurgu roman özelliğine sahip olan kitabını bugün yeniden okudum.
H.G. Wells bu kitapta çok özgün bir konuyu, 'zamanda yolculuk' konusunu, tarihte ilk işleyen yazar olarak anılıyor. Henüz görelilik teorisi bulunmadan, kuantum teorisi ortaya atılmadan 1890'larda dört boyutlu zamandan bahsetmiş bu kitapta.
Zaman Yolcusu, zamanda yaptığı ilk yolculuğunda 802701 yılına (geleceğe) yolculuk etmiş ve yaşadığımız dünyadan çok daha farklı bir dünya ile karşılaşmıştır. Buradaki insanlar iki farklı ırk olarak yaşamaktadır. Irklarin ilki, yeryüzünde yaşayan, zekalarını kullanmak zorunda kalmayan, sürekli gülümseyip dans eden, barışçıl ve basit birkaç sözcük dışında konuşma yetisini kaybetmiş olan Eloilerdir. Diğeriyse, yer altı mağaralarında yaşayan, gün ışığından kaçan, savaşçıl ve yabani Morlocklardır.
Bu iki ırk gece ile gündüz gibi birbirinden ayrıdırlar. Biri hayatını gündüzleri sürdürürken diğeri geceleri sürdürmektedir. Zaman Yolcusu, ilk yolculuğunda bu iki ırkın içine düşer ve kendi zamanına geri dönebilmek için bir hayli çaba sarf etmek zorunda kalır.
Kitabin Darwinci görüşten hareketle oluşturulmuş ve bir bakıma evrim teorisini empoze etmeye calisan bir kitap olduğunu söylemek mümkündür. Eloiler ve Morlocklar üzerinde gerçekleşen değişimler evrim teorisi ile açıklanabilir.
Özgün konusu ve akıcı anlatımı ile çok sevdiğim bir kitaptır. Okuyucuyu gereksiz bilimsel açıklamalar veya gereksiz kurgusal ayrıntılarla boğmadan anlatmak istediği şeyi çok açık bir şekilde anlatmıştır. Bence okumalisiniz..
