2022 Ekim[40] ve 2023 Ağustos[70] aylarında bir kaç sayfa okuyup kitaplığa kaldırdığım Hikem-i Ataiyye. Uzun zamandır aklımda olan fakat okumayı ertelediğim bu kıymetli esere bugün tekrar başlamak nasip oldu, Elhamdülillah. İnşaAllah bu kez bir kaç sayfa ile iktifa etmeyiz.
Kadınlar Ülkesi'ndeki hiçbir çocuğa, bizim çocuklara genelde davrandığımız şekilde kaba ve üstten bir tavırla yaklaşılmıyordu. İlk günden itibaren çocuklar da bu halkın bir parçasıydı, üstelik ulusun en kıymetli parçaları.
çıktım.. küçük adımlar da kıymetli.. ilk akasya ağacını kucakladım gövdesi aşırı narin.. dallarından ulaşamadığım yerleri oldu aklıma sen geldin.. burnum kanıyor nelim telaşlı telaşlı üstün beyaz hahahah dert ettiği şey.. evrene bu ara 777, diyerek bir şeyler yapmış heyecanlı heyecanlı anlatıyor dedim bu evren hanginizle uğraşsın exler nextler.. sizin evren ne durumda, var mı bir şeyler?.
Felsefe tarihinin en güçlü filozoflarından biri olan Sokartes'in kendini "At sineği"olarak tanımlaması bilinen bir olaydır ancak Sokrates günümüzde yaşamış olsaydı bu tanımı nedeniyle bir psikoloğa gitmesi gerekebilirdi.O dönemin koşullarında bile kulağa çok farklı gelen bu benzetme,günümüz psikologları için iyi bir araştırma konusu olurdu sanırım önce sokrates'i sohbet etmek için davet eder ve bu benzetmeyi kendisine neden yakıştırdığını sorarlardı ama onun kadar Çetin bir filozofu sadece kendisinden dinlemek yeterli gelmezdi öncelikle eşi bu görüşmeye dahil edilir sokrates'in özel yaşamındaki hali sorgulanırdı. Bununla da yetinmezlerdi.En yakın öğrencilerinden biri olan platon'un da Sokrates hakkında paylaşacağı bilgiler çok kıymetli olurdu tüm bu incelemelerden sonra onun hakkında nihai bir karar verilirdi.Ama psikologların unuttuğu çok önemli bir ayrıntı vardı verecekleri karar sokrates'in umurunda olmazdı.
"At sineği" metaforu.
Bu yazidan benim çıkardığım sonuç insan kendini ve amacını biliyorsa bu çoğu zman yeterlidir gerisi önemli değil.
Anlamamız gereken en önemli şey bir manzaranın görünüm güzelliğinden çok, ‘zengin bir bilgi kaynağı’ olmasıdır. Yükseklik perspektifi artırır ve bu çok değerli bir hediyedir.
Araştırmacılar bunun ne kadar kıymetli bir veri olduğunu bilirler: Çünkü iyi görüş mesafesinde, yüksek bir noktada pozisyon aldığımızda (ki buna trigonometrik istasyon da diyebiliriz), en az 2 yüksek noktayı daha belirlememiz mümkündür.
Kitabı okumakta epey zorlandım. Faydalı bilgiler mevcut fakat biraz dağınık ve karışık bir bilgi aktarımı yapılmış. Yazarın da aşırı hırslı ve başarı odaklı yapısını rahat edici buldum. Kendi yaklaşımından kendisi de rahatsız olmuş ya da çevresinden içerikle ilgili eleştiri almış gibi, kitabın sonuna, çok hırslı olmadığını hayatta başarının dışında da önemli erdemler/kavramlar olduğunu anlatan bir kısım eklemiş.
Aytuğ Akdoğan’ın YouTube’da yaptığı programdan özetler içeriyor kitap. Videoları da izlediğim için anımsadım çoğunu. Kitaba çevrilen bu yazıların yahut okuma metinlerinin içeriğinden ziyade Aytuğ’un yaptığı iş çok kıymetli geliyor bana. Türkiye gibi bir ülkede edebiyat programı yapmak ve başarı sağlamak çok güç olmasına rağmen üslubu sayesinde bence bunu başardı. Onlarca kitap anlatan, eleştiri yapan yahut öneren arkadaş var sosyal medyada. Bunu tarzı ile farklı bir boyuta taşıdığını düşünüyorum.
Bilge ve kıymetli kişilerin, bir risalenin zaferine ihtiyacı yoktur; yersin veya hasmane düşünceleri olanlar, saf değiştirmeleri için gereğinden fazla zahmette bulunulmadığında kendileri olmaktan çıkacaklardır.
“Sen en kıymetli bir dost, en cömert bir ev sahibisin, insanın içi parçalanır senden ayrılırken. Bil ki şu başımıza gelenleri ne sen ne de ben istedik. Ama ikimiz de yapmam gerekenlerin önüne geçemeyiz. “
“Peki ya seninle gelsem ne olur?”
“Lübnan’a mı ?”
“Belki…”
“Eğer gelirsen, benimle gelirsen… sana şeyi veririm…”
“Ne verirsin bana?.”
Devamı yorumda. 🤓