Anne baba kavramını hor görüyor, aileyle ilintili her şeyden doğal olarak nefret ediyor ve köken kelimesinden gerçekten tiksiniyordu.
Sayfa 45 - Yapı Kredi Yayınları
Küreselleşme ideologlarından John Naisbitt şöyle söylüyor: “Büyük şirketlerin özerk ve küçük ünitelere bölünerek daha iyi çalışabileceklerini görüyoruz. Aynı durum, ülkeler için de geçerli. Eğer dünyayı tek pazarlı bir dünya haline getireceksek, parçaları küçük olmalı... Bin ülkelik bir dünya, ulus– devletin ötesine geçmeyi belirten bir mecaz... Evrenselleştikçe daha kabilesel davranıyoruz. Etnik köken, dil, kültür, din ve yerel inançlar giderek gelişiyor... Yeni liderler artık devletler arasında değil, bireyler ve şirketler arasındaki stratejik ittifakları kolaylaştıracaklar ya da en azından karşı çıkmayacaklardır. Bugün dünyamızda tanık olduğumuz şey bir süreç; hükümetsiz bir yönetim yayılmasına doğru ilerleme süreci... Politik partiler öldü. Liderler bunu farketmiyor mu?”
Sayfa 183Kitabı okudu
Reklam
Örneğin dil, din, etnik köken gibi bu özelliklere dayalı farklılıklar bilerek ve istenerek bazen açıkça bazen dolaylı olarak öne çıkarılır. Çoğunluk oyunu almak isteyen öznelerin dayandığı esas, çoğunluğun kimliğidir. Fakat bu temelde gerçekleştirilen kamplaşmalar kişileri yasa önünde eşitleyen cumhuriyetçi yurttaş kimliğine karşı post-modern iddialarla gelen ama pre-modern kimlikçiliği biçim değiştirerek yeniden üreten bir tehdittir. Hatta çatışmanın düzeyine bağlı olarak eylemli bir tehlikedir.
Toplumsal cinsiyet ayrımcılığının, halihazırda marjinalleştirilmiş kadınların ve kız çocuklarının çok daha fazla ayrımcılığa maruz kalması anlamına gelecek şekillerde coğrafya, sınıf, etnik köken, konum, cinsellik veya sakatlık ile iç içe geçtiğine tanıklık ediliyor.
Sayfa 22 - *SELKitabı okudu
“ Bayrağımın dalgalandığı yerde yalnızca müziğe ve insana yer vardı. Bazen düşünüyorum da, keşke biz düşçülerin bir bayrağı olsaydı da böylece birbirimizi tanıyabilseydik. Ama neden sonra anımsıyorum hemen, öğle ya düş Seyyahlarının bayrağı olamaz. Çünkü tüm hakiki düşçüler kendimgiller bilirler ki, düş ülkelerinde etnik köken ifadesi bayraklara yer yoktur. Yalnızca insana yer vardır. Ki gerçek düşçüler birbirlerini dalgın ve hulyalı bakışlardan, kimsesiz ve çaresiz düşlerden tanırlar. O yüzden kendimgillerin birbirlerini tanımaları için bir bayrağı ihtiyaçları yoktur.”
Gerçek kimliğimiz uyruk, köken,dil, inanç, gelir, ırk ya da insanları birbirinden ayıran herhangi bir şey tarafından değil, bizi birleştiren ve insanlığın birliğini mümkün kılan, insanlık onurunu şekillendiren ve herkesin benimseyebileceği evrensel manevi değerler tarafından belirlenir.
Reklam
1.000 öğeden 971 ile 980 arasındakiler gösteriliyor.