Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir memleketin hür olduğunu gösteren ve onu keyfî surette idare edilen memleketlerden ayıran en emin kıstas, 'Kanun Hâkimiyeti' kaidesi diye anılan büyük prensiplere hürmet edilmesidir. Teknik teferruat bir tarafa bırakılırsa, bunun ifade ettiği mânâ şudur: hükumet, bütün faaliyet ve hareketlerinde, sâbit ve önceden ilân edilmiş birtakım kaidelerle bağlıdır; öyle kaideler ki, icra kuvvetinin, belli durumlarda belli bir şekilde hareket edeceğini önceden kesin olarak görmek imkânım temin ederler. Böylece, herkesin; hattı hareketini ona göre ayarlaması kabil olur.* İdare ajanları gibi kanun koyucular da hataya düşebileceklerine göre, bu ideâlin tam olarak gerçekleşmesine imkân yoktur. Bununla beraber, zorlayıcı kuvvet kullanmak hususunda icra organlarına bırakılan takdir salâhiyetinin asgarî hadde indirilmesi lâzım geldiği aşikârdır. Kanunlar, vatandaşların gayelerini tahakkuk ettirebilmek için kullanabilecekleri vasıtaları tahdit etmek suretiyle, ferdî hürriyeti bir dereceye kadar sınırlandırırlar. Fakat, diğer taraftan, hukuk hâkimiyeti rejimine tâbi olan bir hükumet anî tedbirlerle ferdî gayret ve faaliyetlere sed çekmek imkânından mahrumdur. Oyunun kaideleri bu suretle önceden belli olunca, fert, bu kaideler dâiresinde, serbestçe kendi gayelerini tâkip eder. Bilir ki, hükumet iktidarı, şahsî gayretlerinin semerelerini ulu orta elinden almak yolunda kullanılmayacaktır.
Eğer evvelce gördüklerimizin hepsini hatırlayarak aynı hâdiseleri yeni baştan yaşamak imkânı bulsaydık, vaziyet çok farklı olurdu.
Reklam
PLATONDAN ANLAMLI VECİZELER
Cesaret tehlike karşısında akıl ve zekânın kullanılmasıdır. Şehir halkı ne kadar iyi olursa idarecileri de o kadar çok ilahi vasıfta olur. Kötülüklerin ilki ve en büyüğü haksızlıkların cezasız kalmasıdır. İşlerin doğru düzgün yürümesi için şehrin halkına edepli bir başkan lazımdır. Terbiyenin gâyesi insanlarda bulunan kabiliyetleri
İnsanın ibadete ihtiyacı olduğunun açıklaması
Muhtaç değildi elbet Yaratan, yarattığının kulluğuna. Lakin Yaratan o kadar büyüktü ki Adem'in O'na varmaya kulluktan başka yolu yoktu. Kendisini, ister istemez değil, istekle kulluk eder buldu. Bu kulluğun sayesinde sayeban oldu. Zorunlu kölelik değil şuurlu kulluktu bu. Bütün isimlerinin önü sıra o kadar güzeldi ki onun Rabbi, Adem'in bu ihtişama tapmaktan, O'na kul köle olmaktan başka yolu yoktu. O ne derse kayıtsız şartsız, sorgusuz sualsiz doğru. O ne isterse koşulsuz kuralsız alacaklı. Aşktı bu başka izahı yoktu.
Kur'an ayetlerine göre "Kölelik", Tanrı tarafından konmuş bir kuruluştur.Bu kuruluşu insan iradesiyle ve insan yapısı kanunlarla değiştirmek mümkün değildir, velev ki bu kuruluş yaşamın gelişen yeni şartlarına aykırı olsun.Nitekim yüzyıllar boyunca kölelik kuruluşu "içtihad" yolu degiştirilebilmiş değildir.
Sayfa 339Kitabı okudu
Çoğu zaman insanlara veba ile kolera arasında seçim yapma şansı tanınır. Ama bazan insanlar seçimi kırk katırla kırk satır arasında yapmak zorunda olmadıklarını belli etme direncini gösterebilirler. Kırk katırla kırk satırın dışında hayatta kalma yolu vardır. Uşaklık ve kölelik dışında efendilik imkânı vardır
Reklam
Köle yaratmanın en etkili yolu, insanları borçlandırmaktır. Faiz ise kölelik sisteminin çarklarındaki dişlilerdir.
Bakunin, Marx'a şunu yazmıştı: "Devletin olduğu yerde, tahakküm ve kaçınılmaz olarak kölelik de vardır" (Leier 286). Bakunin'e göre, Marx'ın bakış açısında, "kitleler, özgürleştirilmeleri için öncelikle köleleştirilmek zorundaydılar". Marksist devleti ve aynı zamanda Marx'ın radikal işçi hareketini yönlendirdiği yolu kastederek, "otoriter bir örgütten eşitlikçi bir toplumun doğması imkansız" diyordu Bakunin.
Asıl kölelik ise, gerçek ve iyi olanı görüp seçemeyecek kadar kalbi ve iradesi körelmiş olan insanların köleliğidir.
“Yeni bir kölelik! Boş bir fikir değil bu!” dedim kendi kendime. (İçimden söylemiştim bunu; kendi kendime yüksek sesle konuşmak huyum yoktu çünkü.) “Boş bir fikir olmadığı belli; çünkü pek öyle sarmıyor insanı. Özgürlük, heyecan, sefa sürmek gibi sözlere benzemiyor. Bunlar gerçekten parlak sözler ama, benim için sözden ibaret kalmak zorundalar. Bundan dolayı da öylesine kof, geçici ki, kulak vermek bile boş. Ama, kölelik! İşte gerçek olan bu. Burada sekiz yıl hizmet ettim; şimdi bütün dileğim başka bir yerde hizmet etmek. Kendi irademle bu kadar bir şeyi başaramayacak mıyım? Akla yakın değil mi bu? Evet! Evet! Hiç de ulaşılmayacak bir erek değil. Bir de zekâm bu ereğe giden yolu bulacak kadar işlek olsa!”
Sayfa 68 - Can YayınlarıKitabı okudu
775 öğeden 751 ile 765 arasındakiler gösteriliyor.