kırlangıçlar
Şehrin kıyısında, ufacık bir derenin kenarında, dalları suya sarkan ihtiyar bir söğüt ağacı vardır. İlkbaharın başlangıçlarında bu söğüdün dallarına bir dişi kırlangıç gelip kondu; derenin bir başından bir başına yıldırım gibi uçan, beyaz göğüslerini suya dokundurarak şeffaf kanatlı küçük böcekleri yakalayan diğer kırlangıçlara bakmaya başladı.
Paralel evrenler teorisine inanıyor musun?" Ash'in yüzünün gerilerek tebessüm moduna geçtiğini gördü. Bu tam ona göre bir sohbet konusuydu. "Evet, inanıyorum galiba." "Ben de. Yani, sonuçta bilim söylüyor, değil mi? Bilimkurgu hastası bir fizikçinin. "Hey, paralel evrenler süper. Onlarla ilgili bir teori oluşturmalıyız, deyip ortaya attığı bir şey değil." "Evet," dedi Ash. "Bilim, süper görünen şeylere itimat etmez. Bilimkurgu kokan şeylere de. Bilim insanlarının çoğu şüphecidir." "Aynen öyle ve buna rağmen fizikçiler paralel evrenlere inanıyor." "Çünkü bilim bunu gerektiriyor, değil mi? Kuantum mekaniği ve sicim teorisi, çoklu evrenler olması gerektiğini apaçık gösteriyor. Hem de çok fazla sayıda evren olduğunu." "Peki sana başka hayatlarımı da denediğimi ve galiba bu hayatta karar kılacağımı söylesem, ne derdin?" "Delirdiğini düşünürdüm. Ama yine de seni severdim." "Ama denedim. Ben birçok hayatı deneyimledim." Ash gülümsedi. "Süpermiş. Beni bir kez daha öptüğün bir hayat vampeki?" "Ölen kedimi gömdügün bir hayat var." Ash güldü. "Çok iyiydi, Nor. Sayende kendimi normal biri gibi hissediyorum." Ve konu burada kapandı.
Sayfa 237Kitabı okudu
Reklam
"Ne okuyorsun?" dedi eliyle kitabımı işaret ederek. Kitabı gösterdim. Vietnam Savaşı'ndan sonraki Sino-Viet­nam sınır çatışmalarının hikayesi. Şöyle bir çevirip baktı ve geri verdi. "Artık roman okumuyorsun?" "Okuyorum ama eskisi kadar değil. Yeni çıkan romanlar­dan haberim yok. Sadece eski romanları, genelde de on doku­zuncu yüzyılda yazılanları seviyorum." "Yeni romanlarla neden aran yok?" "Galiba hayal kırıklığına uğrayacağımdan korkuyorum. Beş para etmeyen romanları okuyunca boşa vakit harca­dığımı hissediyorum. Her zaman böyle değildim aslında. Ön­celeri bol bol zamanım vardı, işe yaramadığını düşündüğüm romanları bana bir şeyler katar diye okurdum yine de. Şim­di daha farklı. Yaşlanıyorum galiba." "Aslında evet, yaşlandığın doğru" dedi afacan bir gülümse­meyle. "Peki ya sen? Eskisi gibi bol kitap okuyor musun?" diye sordum. "Evet, her zaman. Yeni kitaplar, eski kitaplar. Romanlar ve diğer şeyler. Boş kitaplar, hoş kitaplar. Muhtemelen bu konu­ da senin tersinim -zaman öldürmek için de okuyabiliyorum."
Deliler Boşandı.
Arisontopolis devlet radyosu, akşam yayınlarında şu haberi veriyordu: '' Allo allo...Sayın dinleyiciler! Şimdi aldığımız bir habere göre, şehrin en büyük akıl hastanesinden elli deli bugün kaçmayı başarmışlar ve şehre dağılmışlardır...Son dakika alınan haberden askeri kuvvetlerin de işbirliğiyle polisin bütün arama taramalarına rağmen akıl
Artık iyice farkındayım. Babam bizi erkeklere karşı korumak istiyor. Çünkü bu erkekler kötü yaratıklar. Artık bu gerçeğe ben de iyice inanmaya başladım. (..) Onlar gerçekten bizden güçlü galiba. Ama biz de istemediğimiz şeyleri onlara yaptırmamalıyız. O zaman biz de güçlü olmalıyız. (...) Ben de güçlü olmalıyım. Son günlerde kafamdaki tek konu bu.
Anlamak çok zordu bu ülkeyi..
Peter bir ayı aşkın süredir bu garip, şaşırtıcı, çılgın, hüzünlü ve çelişkilerle dolu ülkeyi geziyordu. Daha önce hiç böylesine değişik yaşam biçimlerini bir arada barındıran bir ülkeye gitmemiş olduğunu düşündü. Şu trende oturan insanların bile aynı ulustan olduğunu söylemek zordu ki kendisi daha neler görmüştü. Güneydoğu'da PKK ile Türk
Reklam
247 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.