Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
bu gece kıyamet gecesi bu vapur bandırma vapuru yattığı yer nur olsun mustafa kemal ben ölümden korkmam diyor
Sayfa 80
Bayramımız kutlu, doğum günün kutlu olsun M. Kemal Atatürk
2 Temmuz 1932 tarihinde Ankara’da Birinci Tarih Kongresi toplanır. Atatürk, çoğunluğunu tarih öğretmenlerinin oluşturduğu kongre delegelerine Marmara Köşkü’nde 8 Temmuz 1932 günü bir çay ziyafeti verir. Bu davet sırasında öğretmenlerden biri Atatürk’ün kendisinden doğum tarihini öğrenmek ister. Atatürk, “Bunu niçin soruyorsunuz?” der. Öğretmen de, “Kutlayacağız paşam, hiçbir yerde kesin bir tarih bulamadım,” yanıtını verir. Atatürk bu yanıt karşısında, “Siz onu bırakınız, ben Anadolu’ya ne zaman çıktım? Onu bana söyleyiniz,” der. Etrafını saran öğretmenler hep bir ağızdan, “19 Mayıs 1919!” diye bağırırlar. Bunun üzerine Atatürk, “Evet, işte kutlayacağınız gün o gündür,” der.
Reklam
1919 yılı Mayısının 19. günü Samsun’a çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyleydi: Osmanlı devletinin içinde bulunduğu grup, Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış, Büyük Savaşın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda. Milleti ve memleketi I.Dünya Savaşı’na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat, hilafet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükümet aciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız, padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı. Ordu’nun elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta... İtilaf devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahaneyle itilaf donanmaları ve askerleri İstanbul’da, Adana ili Fransızlar; Urfa, Maraş, Gaziantep İngilizler tarafından işgal edilmiş, Antalya ve Konya’da İtalyan askeri birlikleri, Merzifon ve Samsun’da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyette. Nihayet, konuşmamıza başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919’da, İtilaf Devletlerinin uygun bulması ile Yunan ordusu da İzmir’e çıkartılıyor.
Sayfa 1
İşte yakında 19 Mayıs geliyor ve memlekette büyük cinsî cazibe törenleri "Millî Eğitim" yaftasiyle ve devlet eliyle açılmak üzere bulunuyor. Memlekette hemen her şehirli ailenin, kızlarını bağışladığı bu törenler, Batının hiç bir (pavyon) ve (müzik hol)ünde eşine rastlanamaz bir şehvet âyinidir.
Ne demek bu 19 Mayıs kılığı!...
Bizim Batı simsarlarının ne kadar cahil herifler olduklarını söylemiştim. Malûm misâlle hastahane hademesinin doktorluktan anladığı kadar anlarlar, Batıdan!.. Yok böyle manzara Batıda, yok!.. Fuhşun endüstrisini yapan Paris gibi bir memlekette tahsil gördüm ben... Orada genç kız, mektebini bitirinceye kadar disiplinin en keskini altındadır. Kıl, keçe çoraplar giyer, dudağına hiçbir şey süremez. Ondan sonra mektepten çıkınca ne halt ederse eder. Ortalıktaki bu kızlar bizim kardeşlerimiz, kızlarımızdır. Ve bunların eski ismi "Mukadderat-ı İslâmiye"dir. Bu kılıkla sokağa dökülmek, iman sembolü annelerimizin misk kokusu baş örtülerini olanca mânasiyle kenefe atmaktır.
Sayfa 125
"Orasını bilmem ama, bir şey yapılabilirse, bunu başka hiç kimse Mustafa Kemal'den daha iyi yapamaz."
Sayfa 224 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1913'te bir Mustafa Kemal, yüzyıl sonrası için bile hayaldi, fantazi romanlarında bile yeri yoktu.
"Müslüman halkı silahlandırmaya ve birbirini öldürtmeye kalkışan ve orduyu içten yıkarak sonunda vatanı savunmasız bırakmak için emir veren ordunun sırlarını, şifreleri çalmak için fiilî tertiplere girmek suretiyle açığa vuran ve Anayasa hükümleri gereğince dokunulmazlığı bulunan milletin özel haberleşmelerine engel olan eski nazırlardan Ali Kemâl Bey, Süleyman Şefik Paşa, Dahili Nazırı Adil Bey'in Millet Meclisi açılınca Yüce Divan'a verilmek üzere hiçbir yere kaçmalarına meydan verilmemesini ve Telgraf Genel Müdürü Refik Halit Bey'in aynı sebeplerle derhal tutuklanarak ilgili mahkemeye verilmesini kanunun dokunulmazlığı ve kutsallığı adına istemekteyiz." Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Cemiyeti Heyet-i Temsiliye adına Mustafa Kemal Paşa Nutuk
Hangi adaletten söz ediliyor? Hangi ölçülü davranma isteğinden dem vuruluyor? Bunların asılları var mıydı? Memleketin hükümet merkezinden başlayarak yabancılar tarafından her yerde yapıla gelenler gerçekten bunun aksini ispat edecek fiilî ve apaçık deliller değil miydi? Gerçekte, Wilson, prensipleriyle birlikte sahneden çekilmiş olan Osmanlı ülkesine ait olan toprakların Suriye'de, Filistin'de, Irak'ta, İzmir'de, Adana'da ve her yerde işgaline seyirci bulunmuyor muydu? Bu kadar kesin yıkılış belirtileri karşısında aklı, kavrayışı, vicdanı olan adamların kendi kendilerini aldatmalarına ihtimal verilir mi? Bu gibi adamlar kendilerini aldatacak kadar budala olurlarsa, onların memleket kaderini elde tutmalarına, aklı eren ve korkunç gerçeği görenler katlanabilirler mi? Eğer bu adamlar gerçeği görüyorlar ve kendilerini aldatmıyorlarsa, milleti kandırarak bir koyun sürüsü halinde düşmanın pençesine teslim etmek için canla başla çalışmalarına ne anlam verilebilir? Bütün bu noktalar göz önünde bulundurularak verilecek hükmü kamuoyuna bırakırım. (NUTUK) Ekim 1919 MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 19Mayıs
Hangi adaletten söz ediliyor? Hangi ölçülü davranma isteğinden dem vuruluyor? Bunların asılları var mıydı? Memleketin hükümet merkezinden başlayarak yabancılar tarafından her yerde yapıla gelenler gerçekten bunun aksini ispat edecek fiilî ve apaçık deliller değil miydi? Gerçekte, Wilson, prensipleriyle birlikte sahneden çekilmiş olan Osmanlı ülkesine ait olan toprakların Suriye'de, Filistin'de, Irak'ta, İzmir'de, Adana'da ve her yerde işgaline seyirci bulunmuyor muydu? Bu kadar kesin yıkılış belirtileri karşısında aklı, kavrayışı, vicdanı olan adamların kendi kendilerini aldatmalarına ihtimal verilir mi? Bu gibi adamlar kendilerini aldatacak kadar budala olurlarsa, onların memleket kaderini elde tutmalarına, aklı eren ve korkunç gerçeği görenler katlanabilirler mi? Eğer bu adamlar gerçeği görüyorlar ve kendilerini aldatmıyorlarsa, milleti kandırarak bir koyun sürüsü halinde düşmanın pençesine teslim etmek için canla başla çalışmalarına ne anlam verilebilir? Bütün bu noktalar göz önünde bulundurularak verilecek hükmü kamuoyuna bırakırım. (NUTUK) Ekim 1919 MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Reklam
Burada pek önemli olan bir noktayı da belirtmeli ve açıklamalıyım. Millet ve ordu, Padişah ve Halife'nin hainliğinden haberdar olmadığı gibi o makama ve o makamda bulunana karşı asırların kökleştirdiği din ve gelenek, bağları dolayısıyla da içten gelerek boyun eğmekte ve sadık. Millet ve ordu bir yandan kurtuluş çaresi düşünürken bir yandan da yüzyıllardır süregelen bu alışkanlık dolayısıyla, kendinde önce, yüce hilafet ve saltanat makamının kurtulmasını ve dokunulmazlığını düşünüyor. Halifesiz ve padişahsız kurtuluşun anlamını kavrama yeteneğinde değil... Bu inanca aykırı bir düşünce ve görüş ileri süreceklerin vay haline! Derhal dinsiz, vatansız, hain ve istenmeyen kişi olur...(1900 lü yılların başı) Mustafa Kemal ATATÜRK (Nutuk) 1927
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.