Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Yeni doğmuş hayvanları asla çıplak elle tutmayın. Bu, hem deney hayvanları ile çalışma kurallarına aykırıdır hem de o hayvanın daha sonra kafesine konduğunda bir takım problemler yaşamasına neden olabilir. Örneğin eğer yeni doğmuş bir sıçan yavrusuna çıplak elle dokunursanız o yavrunun geleceğini mahvetmiş olursunuz. Çünkü dişi sıçan yaklaşık 21 günlük hamileliği sonucunda 8-12 yavru doğurmaktadır. Oldukça küçük olan bu yavruların her birine bir isim vermediğini düşünürsek onları sadece kokularından tanıyabilecektir. Doğal olarak siz bir yavruya çıplak elle dokunduğunuzda elinizden bulaşan koku nedeniyle yavru artık siz gibi kokacaktır. Bu durumda anne bu yavruyu beslemeyi reddedebilir. Ya da daha kötüsü, başka bir sıçanın yavrusu olduğunu düşünerek ona zarar verebilir.
Sayfa 165 - Elma YayıneviKitabı okudu
Hippokampus olmasa bile, biz biliyoruz, enteresan!
Bir deneyde hippocampusları olmadığı için yeni hafıza oluşturamayan bir hasta, iki yeni doktorla tanıştırılır. Doktorlardan bir tanesi, kendine verilen rol gereği hastaya çok sıcak ve yakın davranırken diğeri ise mesafeli ve aksi doktor rolünü oynar. Tam bir gün sonra aynı iki kişinin fotoğrafları hastaya gösterilir ve bunları tanıyıp tanımadığı sorulur. Hasta açıkça daha önce tanımadığını beyan ettikten sonra, kendisine bunlardan hangisini arkadaş olarak seçmek işleyeceği sorulur. Hasta her durumda, hatırlamasa bile kendine iyi davranan doktoru seçmektedir.
Sayfa 128
Reklam
Duyguların ve Duyuların Hafızası!
Bu tip deneyler bize hafıza mekanizmamızın ne kadar karmaşık bileşenler içerdiğini gösteriyor. Sözel hafıza bileşenlerimiz hippokampus gibi bölgeler tarafından işlenip kaydedilirken, duyguların ve duyuların hafızası farklı yerlede ve farklı biçimlerde kaydediliyor gibi görünüyor. Hippokampus bölgeleri ameliyat ile çıkarılsa bile, duyuların ve duyguların anıları beyinde başarı ile kaydedilmektedir.
Sayfa 129 - Sinan Canan
pazar terapisi!!! ben başladım:))
Şimdi minik bir düşünce deneyi yapalım. Biraz zordur ama yoğunlaşabilirseniz, ödülünün büyük olacağını düşünüyorum. Önce deneyi okuduktan sonra, gözlerinizi kapatıp olabildiğince rahatlayıp öyle yapmaya çalışın. Dünyadaki bütün insanları düşünün, 7 küsür milyar insanın hepsini. Farklı diller, dinler, ırklar, adetler, giyim kuşamlar, yaşam alanları, ahlak değerleri... Biraz bu gerçek dünyada gezindikten sonra, deneyimizin zor kısmına geçeceğiz: Şimdi dünyada yaşayan bütün insanların, "tek bir istisnası bile olmadan", sizinle aynı inanca, değerler ve fikir sistemine sahip olduğunu düşlemeye çalışın. Herkes aynı şeye inansın, aynı şekilde düşünsün, aynı şekilde tepki versin, farklı dil ve ırklarına rağmen, yaşam tarzınız hep aynı olsun. Lütfen bunu düşünebildiğiniz kadar derin bir noktaya kadar tahayyül etmeye çalışın. Alp Dağları'nda, Arabistan çöllerinde, kutup dairesi yakınlarında, Afrika steplerinde, okyanus adalarında, Moskova'da, New York'ta, Ankara'da, Şangay'da, Avusturalya'nın vahşi ormanlarında ve dünyanın medeniyet görmemiş nice köşelerinde, fikren sizinle tıpkıbasım insanlarla dolu bir dünyayı, ağır ağır hayal etmeye çalışın. Tahayyülünüz kemale erdiğinde kendinize sorun: Böyle bir dünya var olabilir mi? Bir şey üretebilir mi? Medeniyetler kurabilir mi? Daha da önemlisi, hayatta kalabilir mi?
Sayfa 102 - Tuti Kitap, Nisan 2015Kitabı okudu
Zihinsel Korku
İdam cezasına mahkûm olan bir adam, kendisiyle bir deneyin yapılmasına razı olur. Adama, deneyin sonuna kadar dayanabilirse serbest bırakılacağı söylenir. İdam mahkûmu buna razı olur. Deneyin iddiası, bir insanın ne kadar kan kaybederse kaybetsin, hâlâ hayatta kalabileceğidir. Mahkûmun bacağından açılan çok küçük bir kesikten, görünüşte kanın damlamasını sağlarlar. Acılan kesik oldukça küçüktür ve akan kan, neredeyse yok gibidir. Oda karartılmıstır. Mahkûm, özel olarak hazırlanmış olan damlama sesinin, gerçekte kendi bacağından damlayan kan olduğunu zannetmektedir. Bi deneyden sonra, ertesi sabah adamın zihinsel korkudan dolayı öldüğü ortaya çıkmıştır.
Sayfa 19 - Siyah Beyaz YayınlarıKitabı okudu
Labaratuvar
Laboratuvarı ilk önce bir ucundan diğer ucuna yavaşça süzdü ve süzerken gördüğü her cihazda gözleri biraz daha parlıyor ve yüzündeki tebessüm giderek artıyordu.. Hayali gerçekleşmiş bir insanın yaşadığı, sevinci ve mutluluğu anlamın yüzünde belirmişti.
Reklam
Bir denenceye, onu oluşturan dışında kimse inanmaz ancak bir deneye, deneyi yapan dışında herkes inanır. (W. I. B. Beveridge)
Deneylerden birinde yalnız bir dişi aslan şafakta sürüsünün bulunduğu yere geri dönüyordu. McComb çalıların arkasına hoparlör gizlemişti ve tek bir kükreme sesi verdi. Dişi aslan bu sesi duydu ve evine doğru yürümeye devam etti. İkinci deneyde beş dişi aslan bir aradaydı. McComb üç aslanın kükremesini hoparlörden verdi. Beşli grup kükremeyi duydu ve sesin geldiği yöne doğru dikkatle baktılar. Dişi aslanlardan biri kükredi ve kısa bir süre sonra beş aslan saldır­mak için çalılıklara doğru harekete geçmişlerdi. McComb'un vardığı sonuç, aslanların nicelikleri kafalarında tarttığı yönündeydi. Bire bir, saldırmak için çok riskli demekti, ama beşe üç avantajdı ve saldırı gerçekleşiyordu.
Sayfa 31 - pdfKitabı okudu
Birkaç sene önce Matsuzawa yeni bir bilgisayar görevi oluşturdu. Ekrandaki çalıştırma düğmesine basınca 1 ila 5 arasındaki sayılar rastgele bir sırayla görünüyordu. 0.65 saniye sonra sayılar küçük beyaz karelere dönüşüyorlar. Görev beyaz karelere hangi karenin hangi sayı olduğunu hatırlayarak doğru sırayla basmak. Ayumu bu görevi yaklaşık % 80 doğrulukta tamamladı ve bu oran ortalama Japon çocukları ile aynıydı. Bunun ardından Matsuzawa sayıların görünür olduğu süreyi 0.43 saniyeye düşürdü ve bu durum Ayumu için neredeyse hiçbir fark oluşturmazken çocukların başarısında ciddi bir düşüş gerçekleşti ve %60'lara indi. Matsuzawa sayıların gözüktüğü zaman dilimini tekrar azaltıp 0.21 'e indirdiğinde, Ayumu hala % 80 başarı gösterirken çocukların başarısı % 40'a düştü.
Sayfa 34 - pdfKitabı okudu
Dipnotlu sevmem :)
....ne iyi ne kötü,ne cömert ne cimri,ne cesur ne ödlek,ne fazla ne eksik -ne quidnimi * (herşeyde ölçülülük) ,her yönden ölçülü bir insandı.
Sayfa 8 - Kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Maybe
Özellikle ihtiyatlı bir tavır takınıp bana da tuhaf bir ifadeyle bakarak : -peut-etre(belki), dedi.
Sayfa 59 - Kültür yayınları 59Kitabı okudu
Dil Yoksunluğu Deneyi
İmparator II. Frederick, insanların doğuştan getirdiği dilin dinamiklerini merak etti ve sonu korkunç bir şekilde nihayetlenecek olan deneyini yapmaya karar verdi. Çılgın kralın diğer bir amacının da Tanrı tarafından, ilk insanlar olduğuna inanılan Adem ve Havva'ya hangi dilin verildiğini keşfetmek olduğu da söyleniyor. Çocukların, içine doğdukları sosyal çevreleri tarafından onlara öğretilecek olan dışında; doğuştan getirdikleri bir dil sistematikleri var mıydı? Eğer çocuklara, konuşma denilen olgu öğretilmezse, büyüyünce nasıl bir iletişim yöntemi kullanacaklardı? Beynini kemiren diğer sorular da bunlar olmalıydı. İmparator, talimatını verdi ve tam elli bebek denek olarak ailelerinden koparıldı. Bebeklerin bakımından sorumlu bakıcılar, deneklerin sadece altlarını değiştirip, mamalarını vermekle yetindiler. Bebeklerle hiçbir iletişim kurmadıkları, konuşmadıkları gibi göz temasında dahi bulunmadılar. Deney belirli bir süre devam etti ve bebeklerin tamamı, konuşacak yaşa gelmeden hemen önce hayatlarını kaybettiler. Uzmanlar, günümüzde bu durumu kabaca şöyle açıklamaktalar: Bebeklerin ölmesine neden olan sebep, beyindeki hipokampus merkezinden başka bir şey değildi. Zavallı deneklerle hiçbir şekilde iletişim kurulmadığı için, bebeklerin beynindeki hipokampus bölgesi, kendisinin istenmediğini düşündü. Ve bu mesaj, tüm beyne yayıldı. Beyin, bu mesajı aldığı için bebeğin ihtiyaç duyduğu gerekli nörolojik salgılamaları durdurdu. Dolayısıyla bebekler de yavaş yavaş ölmeye başladılar.
Sayfa 38 - A. Serkan SelayKitabı okudu
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.