Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
An insanın kaybedeceği tek şey, çünkü hakkını vermesi koşuluyla sahip olduğu tek şey.
Sayfa 57 - KapıKitabı okudu
302 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
Uzun bir Thoreau incelemesi....
Trakya’ da Kırklareli’nin 58 Km. kuzeydoğusunda Demirköy İlçesi Sarpdere Köyü yakınlarında yeşilin her tonunu görebileceğiniz bir ormanın içinde, ikinci Jeolojik zamanda (Günümüzden 180 milyon yıl önce) oluşmuş bir mağara vardır. DUPNİSA. 2003 yılında turizme açıldı o mağara. Daha önce mağara gezenler varsa bilirler. Milyonlarca yılda damla damla
Doğal Yaşam ve Başkaldırı
Doğal Yaşam ve BaşkaldırıHenry David Thoreau · Kaknüs Yayınları · 20071,605 okunma
Reklam
Dedi ki: - ( Birisi bir Hristiyan'dan, "Allah'tan başka ilah yoktur ve İsa Allah'ın elçisidir" sözünü işitiyor ve kabul etmiyor. Diyor ki, "bu söz Hristiyan'ındır!"... Üzerinde durup düşünmüyor ki, o Hristiyan bu sözü söylediği için mi kâfir oluyor, yoksa Allah Sevgilisi'nin Peygamberliğini inkar ettiği için mi?... Eğer bu Hristiyan'ın kâfir olması Hazret-i Peygamberi inkâr ettiğinden dolayı ise, küfrünü icab ettiren bu sözünden gayrı diğer sözlerinin de mutlaka yanlış olması icab etmez; doğru bir sözü de pekala söylemiş olabilir. İşte bu, aklı zayıf olanların adetidir.)
Sayfa 154 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Her dudakta aynı rezil şikayet: Yaşanmaz bu memlekette! Neden? Efendilerimiz rahatsız eden bu toz bulutu, bu lâğım kokusu, bu insan ve uğultusu mu? Hayır. Onlar Türkiye'nin insanından şikayetçi. İnsanından, yani kendilerinden. Aynaya tahammüleri yok. Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını yaşanmazlaştıranlardır.
İLETİŞİM YAYINLARI
Hoca öğretmen oldu, talebe öğrenci. Öğretmen Öğretmen ne demek? Ne soğuk ne haysiyetsiz ne çirkin kelime. Hoca öğretmez yetiştirir, aydınlatır, yaratır. Öğrenci ne demek? Talebe isteyendir; isteyen, arayan, susayan.
İLETİŞİM YAYINLARI
Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaptaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim. Kitap benim has bahçemdi. Hayat yolculuğumun sınır taşları kitaplardı. Bir kanat darbesiyle Olemp, bir kanat darbesiyle Himalaya. Ayrı bir dil konuşurdum çağdaşlarımla. Gurbetteydim. Benim vatanım Don Kişot'un İspanya' sıydı, Emma Bovari'nin yaşadığı şehir. Sonra Balzac çıktı karşıma, Balzac'ta bütün bir asrı yaşadım, zaman zaman Voltren oldum, Rastinyak oldum. Dört bin kahramanda, dört bin kere yaşamak.
İLETİŞİM YAYINLARI
Reklam
Dergi Ne İşe Yarar
Kitap, istikbale yollanan mektup.. Simokin giyen heyecan, mumyalanan tefekkür. Kitap ve gazete. Biri zamanın dışındadır, öteki 'an'ın kendisi. Kitap, beraber yaşar sizinle, beraber büyür. Gazete okununca biter. Kitap fazla ciddi, gazete fazla sorumsuz. Dergi, hür tefekkürün kalesi. Belki serseri ama taze ve sıcak bir tefekkür. Kitap, çok defa tek insanın eseri, tek düşüncenin yankısı, dergi bir zekalar topluluğunun. Bir neslin vasiyetnamesidir dergi; vasiyetnamesi, daha doğrusu mesajı. Kapanan her dergi, kaybedilen bir savaş, hezimet veya intihar.
İLETİŞİM YAYINLARI
Okuduğunu tahlil etmeyen, daha önce okuduklarıyla karşılaştırmayan, her an kendi kafasını kullanmayan zekasını mahveder. Okumak sayfanın bütününü, cümleleri, kelimeleri anlamaktır. Dikkat gevşeyince gölge düşünceler kalır kafada. Çabuk okuyan dikkatini teksif edemez.
İLETİŞİM YAYINLARI
Ve geçenlerde şöyle dediğini işittim şeytanın: "Tanrı öldü; insanlara duyduğu merhamet yüzünden öldü tanrı."
“İnsan , şu ya da bu olmalıdır” demenin, ne kadar çocuksu olduğuna bir bakalım. Gerçek/gerçeklik bize, büyüleyici çeşitlilikte tipler ve bol miktarda biçim oyunu ve değişimi olduğunu gösterir ve bazı zavallı gezgin ahlakçılar, gördükleri şeye bakarak , “ Hayır! İnsan farklı olmalı! “ derler... Bu bağnaz , çaresiz kişi, insanın nasıl olması gerektiğini bile bilir; kendisini duvara resmeder ve “İşte İnsan!” diye haykırır... Ancak ahlakçı kişi, bireye dönerek, “Sen, şöyle, şöyle olmalısın” derken bile, kendisini ne kadar gülünç duruma düşürdüğünü göremez.
Sayfa 32
Reklam
ANKARA'NIN BİR KİTAP KULÜBÜ VAR VE SENİ DE BEKLİYOR!
Merhaba. Ankara'da yaşıyoruz. Kimimiz öğrenci, kimimiz meslek sahibiyiz. Kitap okumak, hayatımızın merkezî bir yerinde bulunuyor. Biliyoruz, okumak yalnızlık gerektiren bir eylem; ama kitaplarda okuyup altını çizdiklerimizi kafa dengi insanlarla paylaşmanın daha zevkli ve ufuk açıcı olduğunu keşfettik. Bu sebeple 2019'dan beri, her ay bir Pazar günü, Kızılay'ın çok hoş bir mekânında bir araya geliyor, okuduğumuz aynı kitap (edebiyat veya araştırma) hakkında tartışıyoruz. Tartışmalarımız öğretici olduğu kadar eğlenceli de oluyor; felsefe, kültür, sinema, sanat ve diğer sahalara uzanıyor. Aramızda yer almak bilgili olmayı gerektirmiyor; ilgili olmak yeterli. Hatta toplantılara katılmak için, oylayarak seçtiğimiz o ay'a mahsus kitabı okumuş olmanız bile lüzumlu değil. Yine de okursanız ne âlâ... Toplantıda ele aldığımız kitap hakkında söyleyecek sözlerimiz, savunacak iddialarımız bitince ise, farklı çevrelerden gelen seviyeli ve samimi insanlar olarak birbirimizi daha yakından tanıyor, arkadaşlıklar kuruyoruz. Toplantı duyuruları için bu ve aşağıda bağlantıları verilen diğer sosyal medya hesaplarımızı kullanıyoruz. Zamanınızı kıymetli kılmak için daha iyi bir işiniz yoksa, seni ve arkadaşlarını da bekleriz. twitter.com/ankara_kitap?t=... instagram.com/ankarakizilayki... ANKARA KIZILAY KİTAP KULÜBÜ
Düşünce adamı bir zümrenin emir kulu değildir. Hiçbir merkezden talimat almaz. Bir partiye bağlı olmayabilir. Ama tarihe angajedir, kucağında yaşadığı topluma angajedir. Yani vatandaş olarak vazifeleri vardır: belli savaşları kabul etmesi, belli tehlikeleri göze alması lazımdır. Bir devrin şuuru olmak zorundadır o. Başlıca vazifesi: bütün hakikatleri yoklamak, bütün yalanların maskesini yırtmak, kalabalığa doğruyu göstermek. Bazen yangın kulesindeki nöbetçi olacaktır, bazen engine açılan geminin kılavuzu. Sokakta insanlar boğazlanırken, düşüncenin asaletine sığınarak elini kolunu bağlamak, düşünceye ihanettir.
İletişim Yayınları
Sık sık heykel. Taş, taş olmaktan çıkıyor; insan da olmuyor. Taş, insanın yerini tutamaz ki! Anımsamanın, saygı duymanın taşla hiçbir ilgisi yoktur. Heykel, saçmalığın taşlaşmasıdır; ilkelliğin de simgesi. Ama Batılılar, akıl almaz bir bağnazlıkla koruyorlar bu simgeyi. Heykele saygı duyula duyula Tanrı inancı yitebilir insanın içinde. Çünkü saygı taş kesilirse insan kolaylıkla aşamaz önündeki engeli. Heykel düşüncesinin kökeninde ne biçimde ve ne oranda olursa olsun bir put vardır. Put, Tanrı düşüncesinin karşıtıdır. Tanrı düşüncesi içimize dolmadan kendi kendimizi aşamayız; kendi kendini aşmadan da bunalımlarından kurtulma olanağı yok insanın.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.