Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
“İnsan , şu ya da bu olmalıdır” demenin, ne kadar çocuksu olduğuna bir bakalım. Gerçek/gerçeklik bize, büyüleyici çeşitlilikte tipler ve bol miktarda biçim oyunu ve değişimi olduğunu gösterir ve bazı zavallı gezgin ahlakçılar, gördükleri şeye bakarak , “ Hayır! İnsan farklı olmalı! “ derler... Bu bağnaz , çaresiz kişi, insanın nasıl olması gerektiğini bile bilir; kendisini duvara resmeder ve “İşte İnsan!” diye haykırır... Ancak ahlakçı kişi, bireye dönerek, “Sen, şöyle, şöyle olmalısın” derken bile, kendisini ne kadar gülünç duruma düşürdüğünü göremez.
Sayfa 32
ANKARA'NIN BİR KİTAP KULÜBÜ VAR VE SENİ DE BEKLİYOR!
Merhaba. Ankara'da yaşıyoruz. Kimimiz öğrenci, kimimiz meslek sahibiyiz. Kitap okumak, hayatımızın merkezî bir yerinde bulunuyor. Biliyoruz, okumak yalnızlık gerektiren bir eylem; ama kitaplarda okuyup altını çizdiklerimizi kafa dengi insanlarla paylaşmanın daha zevkli ve ufuk açıcı olduğunu keşfettik. Bu sebeple 2019'dan beri, her ay bir Pazar günü, Kızılay'ın çok hoş bir mekânında bir araya geliyor, okuduğumuz aynı kitap (edebiyat veya araştırma) hakkında tartışıyoruz. Tartışmalarımız öğretici olduğu kadar eğlenceli de oluyor; felsefe, kültür, sinema, sanat ve diğer sahalara uzanıyor. Aramızda yer almak bilgili olmayı gerektirmiyor; ilgili olmak yeterli. Hatta toplantılara katılmak için, oylayarak seçtiğimiz o ay'a mahsus kitabı okumuş olmanız bile lüzumlu değil. Yine de okursanız ne âlâ... Toplantıda ele aldığımız kitap hakkında söyleyecek sözlerimiz, savunacak iddialarımız bitince ise, farklı çevrelerden gelen seviyeli ve samimi insanlar olarak birbirimizi daha yakından tanıyor, arkadaşlıklar kuruyoruz. Toplantı duyuruları için bu ve aşağıda bağlantıları verilen diğer sosyal medya hesaplarımızı kullanıyoruz. Zamanınızı kıymetli kılmak için daha iyi bir işiniz yoksa, seni ve arkadaşlarını da bekleriz. twitter.com/ankara_kitap?t=... instagram.com/ankarakizilayki... ANKARA KIZILAY KİTAP KULÜBÜ
Reklam
Düşünce adamı bir zümrenin emir kulu değildir. Hiçbir merkezden talimat almaz. Bir partiye bağlı olmayabilir. Ama tarihe angajedir, kucağında yaşadığı topluma angajedir. Yani vatandaş olarak vazifeleri vardır: belli savaşları kabul etmesi, belli tehlikeleri göze alması lazımdır. Bir devrin şuuru olmak zorundadır o. Başlıca vazifesi: bütün hakikatleri yoklamak, bütün yalanların maskesini yırtmak, kalabalığa doğruyu göstermek. Bazen yangın kulesindeki nöbetçi olacaktır, bazen engine açılan geminin kılavuzu. Sokakta insanlar boğazlanırken, düşüncenin asaletine sığınarak elini kolunu bağlamak, düşünceye ihanettir.
İletişim Yayınları
Sık sık heykel. Taş, taş olmaktan çıkıyor; insan da olmuyor. Taş, insanın yerini tutamaz ki! Anımsamanın, saygı duymanın taşla hiçbir ilgisi yoktur. Heykel, saçmalığın taşlaşmasıdır; ilkelliğin de simgesi. Ama Batılılar, akıl almaz bir bağnazlıkla koruyorlar bu simgeyi. Heykele saygı duyula duyula Tanrı inancı yitebilir insanın içinde. Çünkü saygı taş kesilirse insan kolaylıkla aşamaz önündeki engeli. Heykel düşüncesinin kökeninde ne biçimde ve ne oranda olursa olsun bir put vardır. Put, Tanrı düşüncesinin karşıtıdır. Tanrı düşüncesi içimize dolmadan kendi kendimizi aşamayız; kendi kendini aşmadan da bunalımlarından kurtulma olanağı yok insanın.
244 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
Bende Schopenhauer'in Yeri Özel!..
Felsefe açıkcası beni biraz korkutur malumunuz sonu yoktur uçsuz bucaksız derya deniz misali. Cesaretimi toplayıp hadi bii başlangıç yap dedim kendime ve ilk okuduğum kitap "Nietzsche Ağladığında" ikinci olarakta "Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar." Kitapta korkularımı yendiğime inanıyorum. İlk başladığımda klasik kişisel gelişim serileri ve felsefik aforizmalardan ibaret olduğunu düşünürken içine girdikçe hiçte öyle olmadığını benim ilgi alanım olan tasavvuf ve şamanizm öğretileriyle örtüştüğünü gözlemledim. Özellikle Goethe gibi dahinin sözlerine ve öğretilerine bol bol yer vermesi kendisinin onu örnek alması bilenler bilir Goethe'nin Mevlana ve Hz. Muhammed'e olan hayranlığını ve sempatisini. Goethe'nin "Doğu ve Batı Divanı" en ünlü eseridir. Bu arada Schopenhauer'in kaleminin sivri olmasıda dikkatten kaçmıyor değil. Son olarak şunu söylemek istiyorum keşke kitap 20 yıl önce elime geçseydi belki yaşama dair daha az hata yapardım diye düşünüyorum. Okuyun önerimdir!...
Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
Yaşam Bilgeliği Üzerine AforizmalarArthur Schopenhauer · Kabalcı Yayınevi · 20177bin okunma
"Ben bu dünyaya bilmek için geldim. Benim için kutsal bir şey varsa o da bilgidir, gerek bu dünyanın, gerekse öte dünyanın bilgisi. Bu yüzden öğrendiklerimi akıl terazisinde tartıp doğru olup olmadıklarına bakarım".
Sayfa 119 - İletişim Yayınları - BünyaminKitabı okudu
Reklam
...kör gibi yaşarım insanlar arasında, sanki onları tanımıyormuşum gibi: elim, sağlamlığa inancını büsbütün yitirmesin diye. Siz insanları tanımam: bu karanlık, bu avuntu sık sık çevreme yayılır. Geçitte oturur, her bıçkının yolunu bekler, sorarım: kim beni aldatmak ister? Benim ilk insanca öngörüm budur, — yalancılara karşı tetikte olmamak için, beni aldatmalarına izin veririm.
Sayfa 171 - Cem Yayınevi
"Devlet denilen şey,yukarı katları geniş pencereli yüksek tavanlı,bol havalı ,aydınlık ferah;aşağısı ise bodrum gibi karanlık,penceresiz,rutubetli ve daracık bir şato gibi değildir." Johan Vilhem Snelman
Sayfa 7
Milyonlarca halk bedenen, ruhen, fikren ve ahlaken çürüyor da, hiç kimse bu kokuşmuşluğu görmüyor. Herkesin karakteri bozulmuş veya herkes bu yozlaşmışlığa alışmış da bunu doğal bir durum sanıyor sanki. Ama bu böyle mi olmalıdır?
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.