Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Evlilik bir hapishane değil, içinde daha yüce bir şeylerin yetiştirildiği bir bahçe olmalıdır.
Sayfa 355Kitabı okudu
"Josef, ben hep şuna inanmışımdır:Bizler arzu edilenden çok arzu etmeye aşığızdır!"
Reklam
Ama daha derinlere inin, sonunda sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz: Siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz.
Sayfa 156Kitabı okudu
İnsan dostunu, düşmanından daha zor affediyor.
Sayfa 287Kitabı okudu
Şanıma yaraşır bir yok oluş olsun, lütfen.
Bir insanın yüksekliğini görmek istemeyen, onda alçakta ve ön planda olan şeylere daha keskin bir gözle bakar. Böylelikle kendini ele verir.
Sayfa 219
Reklam
Demem şu ki, tüm ender, tuhaf, ayrıcalıklı, yüksek insanlara, tüm yüksek ruhlara, yüksek görevlere, yüksek sorumluluklara, yaratıcı güç bolluğuna ve asalete karşı hep birlikte savaşılan yerde, bugün seçkin olmak, kendisi için olmayı istemek, başka türlü olabilmek, yalnız başına durmak ve kendi gücüne dayanarak yaşamak zorunda olmak "büyüklük" kavramına dahildir.
Sayfa 139
Hepimiz kendimizle baş başayken, olduğumuzdan daha saf tasavvur ederiz kendimizi: Böylece dinleniriz, çevremizdeki insanlardan.
Sayfa 81
Nasıl da tuhaf bir basitleştirilmişlik ve sahteleştirilmişlik içinde yaşıyor insan!
Sayfa 31
Eğer ki birisi, yaşam daha da yoğunlaştırılacaksa, nefret, haset, mülkiyet düşkünlüğü, iktidar düşkünlüğü gibi duyguların bile yaşamı belirleyen duygular olarak, yaşamın toplam bütçesinde temel ve özsel olarak mevcut bulunmaları gerektiğini, dolayısıyla bunların daha da yoğunlaştırılmaları gerektiğini kabul ederse yargısının bu doğrultuda oluşu bu kişiye ruhsal bir hastalığın verdiği ıstırabı verir.
Sayfa 29
Reklam
onun fikrine göre bu ziyafeti hakkıyla düzenleyebilecek bir tek kişi vardı ki o da, sadece bir "yayıl" dendi mi, kendiliğinden masaya yayılıp, sofrada her şeyi hazır eden o masa örtüsüydü.
"Fas'a vardığımızda, ülke kan gölüne dönmüştü. İmparator Muley İsmail'in elli oğlunun her birinin ayrı yandaşları vardı; bu da elli iç savaş demekti. Siyahların siyahlara, siyahların sarılara, sarıların sarılara ve melezlerin melezlere karşı savaşları... Kısacası tüm imparatorluk birbirini katlediyordu. ... Faslılardan biri annemi sağ kolundan tuttu, korsanın yardımcısıysa sol kolundan; Faslı asker bir bacağından, korsanlardan biri de öteki bacağından tutuyordu. Bir anda tüm kadınları dört yanlarından çekiştirmeye başladılar. Korsanım beni arkasına sakladı; kılıcını çekip ona karşı gelen kim varsa öldürüyordu. Sonunda annem de dahil tüm İtalyan kadınlarının, onlara sahip olmak için savaşan canavarlar tarafından parçalandığını gördüm. Esirler, saldıranlar, askerler, denizciler, siyahlar, sarılar, beyazlar, melezler ve korsanların kaptanı dahil herkes öldü, ben de bir ölü yığınının üzerinde yarı ölmüş vaziyette kalakaldım. Böylesine dar bir alanda böyle şeyler yaşanıyordu, fakat yine de bu adamlar Muhammed'in emrettiği beş vakit namazı asla kaçırmazlardı."
Sayfa 40
"insan beyni onu anlayabileceğimiz kadar basit olsaydı,o zaman da biz onu anlayamayacak kadar aptal olurduk."
130 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.