"1947'de ilk işe girdiğimde, 10 lira olan aylık maaşımdan biriktirdiğim paralarla, küçük evimizin duvarına çaktığım camlı dolapta, iki rafı dolduran ilk kitaplığımın çekirdeğinin, zamanla büyüyüp, Soğukçeşme Sokağı'nda dış dünyanın da ilgisini çeken bir boyuta kavuşması, eskilerin deyimiyle, henüz elim tutar ve gözüm görürken, kitaplarımı buraya ellerimle yerleştirebilmek, beni en çok mutlu kılan bir olay olmuştur.
"Bu duygumun bir sebebi daha var: Öbür bütün eserlerim, benden sonra, artık iradem ve etkim içerisinde olmayacak. Özellikle müesseseleri uzun yaşatmayan bir sosyal doku içinde, onların hepsi çökebilir, dağılabilir, hiç değilse bozulabilir.
"Ama kitaplığım böyle değil: O bir vakıf. Dünyada hiçbir şey ölümsüz değil ama, en uzun ömürlü varlık, gene de bir vakıftır.
"Bu kitaplık, böylece bana en fazla mutluluğu getirmiş oldu. Bunu bugüne kadarki en büyük ödül sayıyorum."
"Şimdi şu yaşadığımız günlerin duyguları içinde, anıların ırmağını kendi yatağında serbest bırakıyorum. Nedense görünmez sular beni hep aynı ülkeye sürüklüyor: Çocukluğa."
Sayfa 64 - İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2005.Kitabı okudu