Ne kadar önemsiz olursa olsun, kendisinin sahip olmadığı bir üstünlüğü bir başkasında gördüğünde, bunun bir üstünlük değil, bir dert olduğuna kendini inandırır ve o kişiye gıpta etmek durumunda kalmamak için, acırdı....
"Bu insanlar hepimizin çevresinde bulunur ve zaman zaman bizde kızgınlık yaratırlar. Yalnızca işi düştüğünde ya da dert anlatmak için bizi arayanlar, karşılaştığımızda bizim o andaki koşullarımız ne olursa olsun sürekli kendilerinden ve sorunlarından söz edenler oldukça sık yaşadığımız örneklerdir."
Narsisizm'in nedeni tahmin edileceği üzere anne-baba davranışlarıdır. Genel olarak iki tür ebeveyn yaklaşımı narsisizme neden olur. Birinci türde çocuklarını ihmal eden anne-babalar; ikinci türde ise çocuklarını aşırı pohpohlayarak büyüten, bunu yaparken de onları işgal eden anne-babalar bulunur.
Narsisistler özgüveni yüksek ve kendini seven kimseler olarak bilinir. Çünkü dışarıdan bakıldığında öyle görünür. Oysa ki gerçek bunun tam tersidir. Ruhlarının derinliklerinde o kadar yoğun bir değersizlik duygusu barındırırlar ki, bütün büyüklenmeleri, gösterişleri, aşağılamaları o değersizlik duygusunu kapatmak içindir.
...Özgüven ile kendine hayran olmak (narsisizm) arasında ince bir çizgi vardır. Çoğu insan bu çizgiyi göremez. Hatta bu konuda araştırma yaparken bazı yazılarda takım elbiseli erkek, güneş gözlüklü kadın görselleri gördüm. Toplumun bir kısmının özgüven ile takım elbise, güneş gözlüğü arasında bir bağlantı kurduğunu fark ettim.
Her konuda olduğu gibi, bir şeyi hissetmek yetmez, bu hissin farkında olmak ve ölçülü davranmak gerekir
Narsisist birisiyle olan ilişkinizle ilgili beklentilerinizi düşürmeniz gerekebilir. Çünkü sizi sevme yeteneğini ya da size gerçekten ilgi gösterme isteğini asla geliştirmeyebilir.
Daha fazlasını beklemeye devam ederseniz, kendinizi sonsuz bir hayal kırıklığı duygusunun içinde bulursunuz.
Narkissos, dağlarda tek başına dolaşan güzel bir delikanlıdır. Dağ perilerinden Ekho ona âşık olur, fakat bir türlü aşkını ifade etmesine imkân yoktur; Ekho hiçbir zaman kendisi konuşamaz; ancak uzaktan, kendisi gözükmeden söylenenlerin son kelime veya hecesini tekrarlayabilirmiş. İşte böylesine umutsuz bir aşka tutulur Ekho. Narkissos arkadaşlarını ararken “biri var mı burada?” diye sorunca, Ekho da “burada” diye cevap verir. Bunun üzerine Narkissos da “gel” diye yanıtlar. Zavallı Ekho, umut ve sevgi içinde “gel” diyerek ortaya çıkar; fakat kendini beğenmiş Narkissos herhalde Ekho’yu beğenmemiş olacak ki, pek yüz vermez ve çekip gider... Ekho kırgın, üzgün, umutsuz bir halde dağlardaki mağaralara sığınır. Ve oradan da, kendisini hiç göstermeden duyduğu sözlerin son kelime veya hecelerini hâlâ tekrarlayıp durur.
Ancak, bütün bu olup bitenleri öğrenen cezalandırma tanrıçası Nemesis, kalpsiz ve kendini beğenmiş Narkissos’u, bundan böyle kimseyi beğenip sevmemekle ve bütün aşkını yalnız kendisine yöneltmekle cezalandırır.
Bir gün Narkissos dağlarda dolaşırken ağaç ve yeşillikler içinde kaybolmuş bir pınara rastlar; eğilip su içmek istediğinde suda gördüğü hayali beğenip ona hemen âşık olur; ne var ki beğendiği bu hayal kendisinden başkası değildir. Suda görüp âşık olduğu hayali elde etmek için eğildiğinde de suya düşüp boğulur. (•Gebersin.)
Haberi alan dağ nympha’ları güzel delikanlının cesedini bulup gömmek isterler, fakat o güzel Narkissos’un cesedi yerine güzel bir çiçek bulurlar: Nergis.
•Aynısı.