Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
“On yedi ve on sekizinci yüzyılın pek çok darüssaade ağası gibi, Beşir Ağa’nın da Mısır’la bir bağı vardı; memleketi Etiyopya‘da köleleştirildikten sonra Mısır’da hadım edilmiş ve daha sonra da darüssaade ağası olarak atanmadan yaklaşık iki yıl önce oraya sürgün edilmişti.”
Sayfa 15 - Vakıfbank Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Tahta çıktıktan sonra normal koşullarda her hafta yapılan Cuma selamlığı töreni, halkın padişahı görebildiği ve görevlilerin topladıkları dilekçelerle isteklerini devletin en yüksek makamına iletme imkânına sahip olduğu geleneksel bir ritüeldi.”
Sayfa 309 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kendisine Başkomutanlık verildiği zaman Atatürk'ün ifadeleri:
Başkanınız olmakla ben, bugün iki kere mutlu olacağım. İkinci mutluluğumun nedeni, benim bundan üç sene önce kutsal davamıza başladığımız gün bulunduğum yere dönebilmem imkanı olacaktır. Gerçekten dünyada milletin içinde sade bir yurttaş olmak gibi bir mutluluk yoktur. Gerçekleri bilen, kalp ve vicdanında manevi ve kutsal zevklerden başka zevk taşımayan insanlar için, ne kadar yüksek olursa olsun, maddi makamların hiçbir önemi yoktur.
batı'da islam, miladi 711'de en uç noktasına ulaşmıştı. doğu'da ise iran ve maveraünnehir (transoxiana) bölgesinde fütuhat bu kadar hızlı ve göze görünür biçimde sürmedi, biraz zaman aldı; askerlik kadar kültürel sızma ve ticaretle de nüfuz sahasını genişletti. yine emeviye devrinde bizans'ın küçük asya topraklarına yapılan seferler ve konstantiniyye kuşatması da sonuçsuz kalmıştı. doğuda ise çinliler çin sınırlarındaki talas ırmağı kıyısında müslümanlarla savaşarak sınırlarını korudular. 8. yüzyılda kuteybe'nin orta asya fethi, 7. yüzyıl savaşları gibi kesin ve süratli neticeler getirmiş değildir. şurası da bir gerçek ki asya'nın turani ve türk kavimlerinin islam camiasına giriş süreçleri bugün elan teferruatlı ve kesin olarak bilinmiyor
Sayfa 38 - timaş yayınları, 3. basımKitabı okuyor
“Darüssaade ağaları efsanevi kitap koleksiyoncularıydı ve Beşir Ağa herhalde bunların en efsanevi olanıydı. Sağken kurduğu kütüphaneler, dudak uçuklatan sayıda Kur’an, hadis ve hadis şerhi derlemelerinin yanı sıra, kelam ve fıkıh kitaplarıyla ünlüydü.”
Sayfa 15 - Vakıfbank Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Osmanlılar, Hanefi mezhebine bağlıydı ve İslam imparatorlukları arasında Hanefiliği resmî imparatorluk mezhebi yapan tek imparatorluktu. Müslüman tebaanın tümüne Hanefiliği dayatmaya çalışmadılar, ama bütün imparatorlukta kadıları ve diğer din görevlilerini Hanefi mezhebinden olanlardan atadılar.”
Sayfa 14 - Vakıfbank Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Hey yangın, sen yalnız bir köyü değil, bütün Endülüs'ü yakıyorsun! Ecdadımın kemikleriyle birlikte.."
“Osmanlıların İslâm ilmine yaptıkları iki büyük hizmet, İslâm fikriyâtına ait 250 bine varan yazmaları vakıf kütüphanelerinde bugüne kadar saklamış olmaları ve bu kütüphaneler sayesinde İslâm ilimlerine ait bugün de başlıca başvuru eserleri olan ansiklopedik eserler vücuda getirmiş olmalarıdır.”
Sayfa 66 - Kronik KitapKitabı okudu
Spartaküs yaklaşık 90.000 kişilik büyük bir ordu toplamış, İtalya Yarımadası'nı boydan boya geçerek birçok büyük malikâneyi yerle bir etmiş, birçok Roma ordusunu yenmiş ve sonunda MÖ 71'de Lucania'daki savaş sırasında General Crassus'a yenilerek öldürülmüştür.
Kahvenin çekiciliğini artırıcı bir özelliği de, yeni bir içecek olmasıydı. Yunanların ve Romalıların bilmediği bir içkiydi;onların bilmediği bir içkiyi içiyor olmak, on yedinci yüzyıl düşünürlerinin eski dünyanın sınırlarının ötesine geçebildiklerini vurgulamalarının bir başka yoluydu. Kahve büyük ayıltıcıydı, açık fikirliliğin içkisiydi, modernliğin ve ilerlemenin simgesiydi- kısaca Akıl Çağı için ideal içecekti.
Reklam
Bölüm 1 YARININ ADAMI
Bu duruş, Mustafa Kemal'in hayatı boyunca koruduğu ve kendisine rehber edindiği karakterinin en belirgin özelliğiydi.
Sayfa 15 - Masa KitapKitabı okuyor
Bölüm 1 YARININ ADAMI
Şam'da kalıp hem keyiflerine bakabilir hem de maaşlarını alıp ayaklık yapabilirlerdi. Buna rağmen isyanın bastırılmasında katılıp görev almak istiyorlardı. Kaçmaktan ve yatmaktan değil, sahaya inip emek harcamaktan yanaydılar. Üstelik komutanlarının onları görevde istememesine rağmen...
Sayfa 15 - Masa KitapKitabı okuyor
Sultan mı, hizmetkâr mı?
Şam fethedilmiş, Yavuz Sultan Selim, cuma namazını kılmak için Şam'ın en büyük camisine gitmişti. Sünnet kılındıktan sonra imam hutbeye çıktı. Tarihî bir gün daha yaşanıyordu. İlk defa bugün, bu hutbede Sultan Selim'in adı okunacaktı... İmam sesini yükseltti: "Cihan sultanı, mukaddes yerlerin hâkimi, Sultan Selim Han..." Bitirmesine kalmadan Yavuz Selim'in sesi duyuldu: "Hayır! Biz mukaddes yerlerin hâkimi (sahibi) değil, hadimiyiz (hizmetkârı). Hutbe böylece değiştirilsin." Ve imam, hutbeyi öylece değiştirip okudu: "Hadimü'l-Harameyn eşşerefeyn Sultan Selim Han bin Bayezid Han..."
Sayfa 149 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Mukaddes Emanetler
O tarihte Hicaz, Kutade sülalesi tarafından yönetilmekteydi. Osmanlılar Hicaz yöneticilerine "Mekke Şerifi" derlerdi. Devrin Mekke Şerifi Berekat, Mısır Sultanlığı'na bağlı bulunuyordu. Mısır'ın Sultan Selim Han tarafından fethedilmesi üzerine oğlunu Yavuz Selim’e gönderdi. Berekat'ın oğlu, beraberinde Mekke ve Medine'nin anahtarlarıyla mukaddes emanetleri de getirmişti. Bugün İstanbul Topkapı Sarayı'ndaki Hırka-i Saadet Dairesi'nde korunan ve "Emanat-ı Mukaddese" (Kutsi Emanetler) adı verilen eşyaların çoğu Peygamber Efendimize aitti. Aralarında Peygamber Efendimizin hırkası, sancağı, dişi, kılıcı, sakalının kılı, ayak izi, seccadesi, bastonu ve Kabe'nin anahtarı da bulunuyordu. Yavuz Selim, Mekke şerifinin oğlunu törenle karşılamış, hürmet göstermiş ve babasını eski görevinde bıraktığını bildirmişti.
Sayfa 148 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Başkatip Ali Fuat huzura kabul edildiğinde vahdettin “Dün siz pek müteessir olup ağladınız bence Aliyeyi Osman mülküne girdikten sonra hudutta bir kulübeye girmekle benim Saray’a girmek arasında fark yoktur“ diyerek içinde bulunduğu durumu izah etmeye çalışmış akabinde Bosna ve Van’dan gelen telgraflardan söz etmişti.
1.500 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.