Kitaplıkta, rafta tuğla gibi görüp, bunu okusam ama yarım bırakmaktan da korkuyorum dediğim, ya beğenmezsem ve 1500 sayfalık bir işkence yaşarsam dediğim kitap. Şimdi senden özür diliyorum. Sen adeta bir dinlenme odasıymışsın. Sen asla yormayan, su gibi akıp giden ve ruhumu dinlendirecek bir hikayeymişsin. En başından son satırına kadar beni hiç üzmeyecek bir maceraymışsın. Seni ruhumda yaşadığım için mutlu, ama bu kadar geç kaldığım için buruğum...
Monte Cristo Kontu bu yıl iyi ki okudum dediğim bir eser oldu. Dili o kadar sade, anlatımı o kadar açık ki bir oturuşta onlarca yüzlerce sayfa okunabiliyor. Hiçbir anında umutsuzluk olmayan ve her olayla heyecanın katlanarak arttığı bir hikaye. Geceleri son bir bölüm daha diyerek sabah ışıklarına kavuşturacak, zamanın nasıl geçtiğini farkettirmeyecek bir intikam öyküsü.
Henüz tanışmamış olanlar umarım vakit kaybetmeden sevgili Edmond Dantes'le tanışır ve onun umutla başlayan, umutla biten hikayesine dahil olur... Merak etmeyin, sayın Kont sizi asla umutsuzluğa sürüklemeyecek.