Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ve neden sustun, gül ağacı geldiğinde elini senin üzerine koyduğunda ve sana sorduğunda: Bu koku nereden geldi sana? .
..güneşi inkâr eden köre benziyorsunuz. neden kendinizi cehaletin önderi yerine koyuyorsunuz? kör, güneşi inkâr eder, ama güneşin dünyayı aydınlatmasına engel olamaz.
Sayfa 177Kitabı okudu
Reklam
Biçim seviyesinde kaybedilen, öz seviyesinde kazanılır. Geleneksel "kör kâhin" ya da "sakat şifacı" figürü, biçim seviyesinde büyük bir kaybın ya da sakatlığın ruhta bir açılış yaratmasının simgesidir.
Gözün diğer duyular karşısındaki öncelikli konumu, gelişmiş zihinsel faaliyetleri tasvir eden imgelerde de yansıtılır. Klasik dönemde zekâ doğal ışık, numen naturale'ydi; aklınıza parlak bir fikir geldiğinde kafanızda bir ışık çakıyordu. Birçok dilde "görme"nin ikinci anlamı anlamaktır. Aklın ışığı, parlak zekâ gibi isim tamlamalarımız vardır. Kâhin, kör olduğu halde (ki edebiyatta bir arketiptir bu) bilgedir. Kelimenin tam anlamıyla "içe bakmak" demek olan entrospeksiyon da görsellikle alakalı bir süreçtir, tıpkı düşünceler üzerine düşünmek gibi. Göz, "gönül gözü"nde ifadesini bulan bir iç uzantıya sahip tek duyudur.
Sayfa 144
Hakiki sanatçı-kahin, güzelliği üretebilen o semavi budala, esas olarak kendi vicdanıyla, kendi kutsal insani bilincinin kör edici biçimleri ve renkleriyle gözü kamaşarak ölür.
" Kendinden Başkasını Sevemezsin Sen!" Kör kâhin; Narcissus, kendi yüzünü görmediği sürece yaşayacaktır...
Sayfa 101 - Caravaggio'nun resmettiği Narcissus adlı eseri.Kitabı okudu
Reklam
Belkide susmak gerçeği anlatmanın tek yoluydu.Son...
Kahin, görebilen tek gözüyle aynaya baktı ve Eflatun'u gördü. Bu efendi, sessizligi sessizce dinleyerek, Galata Mevlevihanesi'nin mutfak-i şerifindeki dibekte kahve dövme işini bırakmadı ve hiçbir zaman da bir Mevlevi dedesi olmadı. Bu onun, olduğu kişi olmaya devam edeceği anlamına geliyordu. Seneler sonra kalbi durduğunda, defnedileceği yer de belliydi: Dergahtaki Suskunlar Hazîresi. Kahin, görebilen tek gözüyle aynaya baktı ve uzun boylu, çekik gözlü o adamı gördü. Bunu görmek, kendisi gibi diğerlerinin de içinde yaşadıkları o dünyadaki asıl hakikati görmek demekti. Gözün görevinin görmek değil, hakikati görmek olduğunu söyleyen âlim aklına geldi. Hakikati gören gözün başka hiçbir şey görmesine gerek yoktu. Yedikule Kahini'nin yegâne gözüne de bu şekilde perde indi. Ama kör olmasına rağmen hiçbir şey görmüyor değildi. Gözlerinin ona gösterdiği yegâne şey, o uçsuz bucaksız karanlıktı Tıpkı sessizliği dinleyen Eflatun gibi, kahin de sustu. Belki de susmak, gerçeği anlatmanın tek yoluydu.
Sayfa 268 - Fantastik bir masalın içinde yaşıyormuşum gibi hayranlıkla okudum.Kitabı okudu
Yedikule Kâhini'nin yegane gözüne de bu şekilde perde indi. Ama kör olmasına rağmen hiçbir şey görmüyor değildi. Gözlerin ona gösterdiği yegane şey, o uçsuz bucaksız karanlıktı. Tıpkı sessizliği dinleyen Eflatun gibi, kahin de sustu belki de susmak gerçeği anlatmanın tek yoluydu.
Sayfa 268Kitabı okudu
“Suçlarımızın hayaletleri intikam peşinde,” dedi Kâhin. “Ama bedeli ağır olacak.”
Birine yazmayı öğretmek körleri yöneten bir kör olmak demektir.
Bir insanın söylediği hiçbir şey bir başkasına yardıma olamaz. Herkes kendi yolunu kendi bulmalıdır. Bildiğin üzere ben oğlu olan bir babayım. Oğlumu yoldan aşağı giderken gördün. Seni gibi insanların sorunlarına çözüm bulamam. Ben bir öğretmen ya da kâhin değilim. Bir danışman da değilim. Muhtemelen öykülerimde yaşam hakkında sorular yöneltiyorum ancak cevapları biliyormuş gibi de yapmıyorum. Bana yazmakla ilgili bir şeyler sorarsan bir şeyler söyleyebilirim. Ama ben bir danışman değilim, sadece bir kurgu yazarıyım. Sonra şöyle devam etti: "Sana yastığının altına koyacağın ve sabah kalktığında başarılı bir yazar olmanı sağlayacak sihirli bir bozukluk veremem. Birine yazmayı öğretmek körleri yöneten bir kör olmak demektir. Eğer kendini yalnız hissedersen seni bundan kurtarabilecek sağaltıcı bir yönü vardır yazmanın.
Sayfa 98
157 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.