Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
533 syf.
9/10 puan verdi
Saatlerce konuşabilirim bu kitap hakkında. Her şekilde tartışabilirim kitabı okuyan herkesle. Ama bir incelemeye dökebilir miyim hissettiklerimi emin değilim. Yazı deyince orada duruyorum çünkü ben biraz. Ama başladım bir kere, daha kitabı bitirmeden karar verdim hem de.
Ben bu kitabı okumadım arkadaşlar. Ben bu kitabı yedim! Yazılanları
Korkma! Oku.
Bir kitap ancak bu kadar her kesime/herkese/her insana hitap edilebilecek şekilde yazılabilirdi. Bebek/çocuk büyütme sürecinde hiçbir bilgisi olmayan bir insan bile kitabı kapattıktan sonra aklında kalanlara şaşırır.
Bebeğin doğumundan itibaren her dönemini minik bir hikaye ile bizlere anlatan yazar, yapılan yanlışları bile tatlı dille anlatmış. Kahramanımız Zara ve onun kızı Koza üzerinden bir annenin endişelerinin neler olabileceğine parmak basarak, o endişeler üzerinden çok güzel açıklamalar ve bilgiler vermiş. Bebeklerin doğduktan sonraki gelişim süreçleri, ( ortalama olarak) çocuklarla kurduğumuz iletişim dili, çocuklara verdiğimiz eğitimler, kazanmasını istediğimiz davranışlar ve daha birçok şey.
Bu süreçte çocuk gelişimi ile ilgili çok kitap okudum, her kitaptan öğrendiğim tek şey " Annelik zor ama çok güzel. Hatasıyla ve doğrusuyla uzun bir süreç. Yeter ki hatalarını fark ettiğin anda telafi etme yoluna git, sevgini göster. "
Evet kitapla çocuk büyütülmüyor, kitaplarda yazan kadar kolay olmayacağını tahmin ediyorum ama en azından hangi gelişim aşamasında, hangi yaş grubunda neler olmalı, neyi kazanmalı, neyi yapabilmeli, neyi başarabilmeli bunları öğreniyorum.
3 ay sonra kızımı göreceğim, korkmuyorum, yapabilirim!
"Çıkmazdakilere" ithaf edilip "Bizden hüznü gideren Allah'a hamdolsun" ayetiyle biten bu kitap her satırında beni tefekkür etmeye sevk etti. Zor zamanlarımda umut oldu, teselli buldum. Ve kesinlikle farklı bir bakış açısı kattı. Musibetlerin sebeplerini, sonuçlarını belki de hiç düşünmediğim yerlerden gördüm.
"Cenab-ı
Önemli olan hayatmış...
O'nu öğrendim...
O'nu yaşamak,
O'ndan korkmamak gerek...
Varsın parçalansın, coşsun, gerekiyorsa yıkıcı olsun...
Ama O hayatı yaşa
ve o'ndan korkma...
merhaba arkadaşlar...
incelemeye nasıl başlayacağımı bilmiyorum ama bundan eminim bu yıl beni en etkileyen kitap bu kitap oldu... ne zaman
İsmiyle bile dikkat çeken, yazara ait olmayıp da onun öykülerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş, her öykünün hangi kaynak veya kitaptan alındığı belirtilmiş, ilginç gelen yanıyla da Nesin Vakfı imzasını da taşımayan bir eser. Tabi yayımlayan da buna dikkat ederek ayrı bir özenle yayımlayacaktı.
Sayfa sayısından da anlayacağımız üzere içinde
Abartıldığı kadar iyi bir kitap değil. Okunmalı mı? Daha önce kişisel gelişim konusunda ne kadar okuduğunuza bağlı. Türe yeniyseniz belki okunur. Aşinaysanız pek bir şey katmaz. Aldığım notları aşağıda paylaştım.
Başarı aslında doğru düşünmenin ürünüdür. Doğru düşünme tecrübelerden gelir. Tecrübeler ise - kötü düşünmenin sonuçlarıdır! Yani yanlış yapmaktan korkma. Hayatta yapmak istediklerini zevke, yapmak istemediklerini acıya bağla. Bizi biçimlendiren, hayatımızdaki olaylar değil, o olayların ne anlama geldiğine inandığımızdır. Hayatta hiçbir şeyin, sizin verdiğiniz anlamdan başka bir anlamı yoktur. Nöro asosiyanyon. Karıştırma Paterni: Bunu yapmak için gerekirse kitabı oku(168). Seni rahatsız eden bir olayı zihninde gör. Aynı tecrübeyi karikatür haline getir. Birisi sana bir şey söylemişse sözünü geri alışını ağzından çıkan kelimeleri yutuşunu seyret. Filmi ileri geri oynat. Seni üzen adamın yüzünü gökkuşağı haline getir. Kuyruk tak. Kulaklarını büyüt vs. Bir de komik bir müzik ekle. Bunu defalarca yapınca o olayın artık eskisi kadar etkili olmayacağını hissedeceksin. Sıkıntıya düş, düşme. Her zaman olumlu sorular sorarak birçok zorluktan kurtulabilirsin. Senin için önemli olan bir kuralı, karşıdaki insan bilmiyor olabilir. Bunu düşünürek yorum yap.
Çalıkuşunu okumak...
Hayatımı derinden etkileyen bu roman aşkın ne kadar kuvvetli ve naif bir bağ olduğunu hatırlattı. Bu bağ nereye gidersen git hep seninle...
Okuyucu bu bağdan korkma!... yoksa benim gibi aşkı sadece kitaplarda ararsın...
Bu kitabın incelemesini derinlemesine yazmayı o kadar istiyordum ki ama inanın şuan bu kitabın hangi mükemmel ayrıntısını yazsam bilmiyorum. Yazabilmek adına notlar aldım ama doldu taştı. Lütfen oku! Gerçekten kütüphanenizde olması gereken bir kitap ve inan kendinize büyük paylar çıkartıyorsunuz. Nuri Gültekin'in mükemmel bir kalemi var okurken resmen mest oldum. Eleştirel tutumu, o zamanın şartlarını şefaflığıyla ifade etmesi gerçekten takdire şayan bir durum. Feride o güzel kalbin ve aşkın gerçekten sana hem üzüldüm hem hayran oldum. Okurken empati yapmayı çok severim fakat bu defa yapamadım o durumda olmak, Feride'nin verdiği o güç kararları veremek beni çok korkuttu... Kâmran elinde duran çalıkuşu uçtu ama senden kopamadı hep bir yarısı sendeydi ama sende kopamadın. Sen korktun ama Feride..
İlk defa İhsan Oktay Anar okudum ve yazarın üslubunu ve kitabın kurgunu beğendim.Daha ilk sayfalarda yazarın ustalığı belli oluyordu. Bir çok kaynakta tarihi fantastik olarak geçiyor olsa da aslında türü falsefi-fantastiktir.içeriğine gelince; Uzun İhsan Efendi’nin, “Dünya bir düştür” tezi üzerinden “gerçekle” “düş” arasında ince bir çizgide yürütüyor sizi. Romanda bu “düş”ün kahramanı ise Bünyamin’dir. Babası, Simyacı’daki koyun çobanı örneğinde olduğu gibi eline düşlerinde kaleme aldığı “Puslu Kıtalar Atlası”nı verir ve “Sana izin veriyorum, git. Git benim göremediklerimi gör, benim dokunamadıklarıma dokun, sevemediklerimi sev ve hatta bu babanın çekmeye cesaret edemediği acıları çek. Dünyadan ve onun binbir halinden korkma” der. Bunun yanında atlası, “Daima yanında taşı ve atıldığın bu macerada yolunu kaybedecek olursan bu düş atlasının sayfalarını karıştırabilirsin. Fakat kendini sakın kaptırma. Adına Dünya dediğimiz kitabı oku” der. Babasının “düş”lerine “şahit” olmak üzere Bünyamin lağımcı ocağına yazılır ve kişisel menkıbesini gerçekleştirmek üzere maceraya atılır. Dili biraz zor olsada sürekliyeci ve farklı oluşu kitaba bağlıyor ben çok sevdim fantastik seviyorsanız mutlaka okumalısınız..
'Hayatın ve tutacağın yol hakkında tereddüde ve kararsızlığa düşüp de bir ışık aradığın zaman, fikrini ve reyini soracağın kimseyi iyi seç. Düşün ki, isabetsiz bir fikirden hareket ederek verdiğin karardan bütün ömür boyunca pişmanlık duyman mümkündür. Fakat isabetli bir fikirden aldığın ışık da bütün ömrünce yolunu aydınlatır.'
Bir kitapçının rastgele kitaplarımın arasına koyduğu, "Bunu mutlaka oku!" dediği zamana dönüp, "Keşke" diye iç çekiyorum. "Keşke ilk elime geçtiğinde okusaymışım."
İlk sayfalarda öğütlerce başlayan içten anlatımlarla bezenmiş satırları okurken ince ince düşündüm ve altını çizmeye yeltendim satırların, fakat sonra düşündüm de bu kitabın içindeki birkaç sözün altını çizmek, not almak diğer sözlere, bilinçle yazılmış öğretilere hakaret olurdu. Bu yüzden şimdi sakince yazıyorum, "Hayatta cesur ol," sözünü okuyorum, "Herkesin imrendiği pırlanta gibi kıymet sahibi ol, korkma yerde kalmazsın."
Öyle bir bakış açısı geldi ki üzerime, pişmanlığın verdiği bedbin bir ifadeyle inceleme yazmaya cesaret ediyorum. İçinde her şeyin kıssasına değinilmiş ve öğretilerle donatılmış bir kitap, bence çok geçmeden okuyun, okutun...
Sonra benim gibi pişman olmayın..
Hoşçakal sevgili, biricik düşüm.!!
Ama düşlere dokunmak mümkün olabilir mi?
Puslu Kıtalar Atlası ve İhsan Oktay Anar
Kitabın içeriğine girmeden önce
510 syf.
10/10 puan verdi
Tarih hiç bu gözle yazılmamıştır. Eminim.
Belki de değilim bilemiyorum. Yaşadığımız evrende neyin gerçek neyin sahte olduğuna ilişkin karmakarışık hislerle kapattığım bu kitapta, hayatını ilime adamış insanlarla tanıştım. Ne kadar da az merak ettiğimizi ne kadar az şey bildiğimizi üstelik hayatımızı adadığımız hiçbir şeyin olmadığını okudum.
Bir kale düşünün, insanlığın en elem arzularına hükmedip yine en elem arzularına yenik düştüğü. Evet ismaili öğretisinin temel esasının dayandırıldığı düşünce biçimlerinin insanlık dışı tarihinde yine insanların aşka ve dostluğa bağlılığının güçlendirildiği bir tarih düşünün, öyle bir tarih ki "hiçbir şey gerçek değil ve her şey mubah." Öyle bir tarih ki " insanlar üzerinde devasa bir deney gerçekleştirilen.." " Evet, insanlar masallarla uydurulmuş hikayelere bayılırlardı. Gözlerini kör edecek şeyler onları mutlu kılıyordu."
Bir inanç sistemi hayal edin, " ölmelerine izin vermekle büyük lütufta bulunmuş olacağımız müminler." Anlayışını gerçekleştirirken aynı zaman da içinde " oku, dünyayı tanı. Hiçbir şeyden korkma. Her türlü önyargıdan uzak dur. Hiçbir şeyi aşırı yüceltme gözünde. Hor da görme. Her şeyi araştır. Cesur ol." düşüncelerini barındıran bir lider hayal edin.
İşte böyle bir kitaptan ayrılmak ve anlamak ne kadar mümkünse öyle bir ayrılış bırakıyorum.
" Çünkü tüm büyük şeyler, bütün insanlık onlara karşı çıksa da , büyüklüklerinden bir şey yitirmezler."
