Mutluluğumuzu kendimiz yapar ya da buluruz.
Schopenhauer nedir? Kimdir diye sormuyorum nedir bu adam? Schopenhauer, her şeyden önce felsefenin başkaldırısıdır, bu başkaldırının arasından sızan gülüşüyle. O korkunç resmin arkasında yatan ıstırap infaz mangasının iyi niyetli yol göstericisidir. Schopenhauer olmak yürek ve zekayı aynı kulvarda
Dosto'nun bir önceki romanı Kumarbaz'ın yazılma hikayesi, bu büyük yazara ucundan, kıyısından dokunan herkesin bilgisi dahilindedir. Budala romanı da yine para karşılığı bir dergiye verdiği söz nedeniyle başladığı romanlarından biridir.
Kumarbaz romanını teslim eden ve romanı bitirmede kendisine yardımcı olan stenograf Anna ile evlenen Dosto, hem
Öncelikle bir konuda herkesle anlaşalım. Bu soruların incelemesini 15 güne yakın bir sürede anca yazdım. Sonu nerede bu yazının, diyerek kontrol edilmeden önce, bu sitedeki en uzun inceleme bu olmuştur, diyebilirim. Kimseden bu Evren incelemesini komple okumasını beklemiyorum. Bu incelemenin %10'una sahip incelemeler bile genelde burada uzun
Merhabalar:)
B.A Paris’in Terapist kitabını yorumlamaya geldim. İlk olarak şundan bahsetmek istiyorum ki bu aralar ciddi anlamda elime hangi kitabı alsam en fazla 40 sayfa ilerleyebiliyordum ve aşırı moralim bozuktu. Genelde elimde olan çok ertelediğim bir kitabı okuyamıyorum, bir türlü elim gitmiyor gitse bile vazgeçiyorum neden bilmiyorum. En sonunda dedim ki yeni bir kitap alayım ve ona başlayayım hiç vazgeçmeden okuyup rafa kaldırayım. Bu kitabı da yakınımdaki bir kırtasiyenin izbe en alt raflarında buldum. Terapist’i görür görmez bana öyle bir enerji, vibe verdi ki, dedim bu kitap benim olmalı :D
Evet kalbim hopluyor resmen, gerilim polisiye romanı ve cidden gerildim. Biraz garip hissediyorum, özellikle o ters köşe.. Terapistin kimliği falan off çok iyiydi. Asla aldığıma ve okuduğuma pişman değilim. Hatta benim için yılın favorilerine girdi bile diyebilirim. Son 50 sayfayı soluksuz okudum. Konusunu bilmeden başlamanızı öneririm ama az bahsedecek olursam, Alice ile Leo’nun beraber Londrada yeni bir eve taşınmasıyla başlıyor. Her şey gayet güzel ilerlerken Alice’in komşularla tanışmasıyla birlikte evin tarihiyle ilgili korkunç bir bilgi öğreniyor. Bu evde işlenmiş bir cinayet var. Öldürülen kişinin ismi Alice’in kız kardeşiyle aynı olunca da Alice hem ürküyor hem de bu konuyu araştırmaya başlıyor vs vs.
Kesinlikle sizinde karşınıza çıkarsa, denk gelirseniz falan lütfen alın okuyun, pişman olmazsınız. Tavsiye ederim ve kitaptaki sözden alıntılayarak bitireyim. Yaşayın, vicdan azabı çekerek ömrümüzü tüketmemize gerek yok. Hepimiz hata yaparız:)
TerapistB. A. Paris · Doğan Kitap · 2022167 okunma
Ev Sahibesi, Dostoyevski kronolojisine üçüncü sıradan yerleşen bir novella. Türkiye İş Bankası Yayınları'nda o dönem yazdığı üç kısa öyküye de yer verilmiş. Aynı yayınevinin Puşkin ve Gogol'un tek tek yayımlanacak kadar önemli öykülerini bile tek kitapta vermesine zaman zaman kızsam bile bu sefer oldukça isabetli bir karar olduğu kanısındayım.
"Öldükten sonra, doğmadan önce neysen ve nasılsan öyle olacaksın."
Arthur Schopenhauer
Ölüm budur işte önceden neysek sonradan o olacak, geçmiş ne ise gelecek o... Önemli olan şu an bugün. Bugünü nasıl yaşıyoruz? Her birimiz ayrı yaşamlara sahibiz kimisi istediği hayatı yaşadığını düşünüyor... durun bir dakika! Böyle düşünen var mı
22 Şubat 2018
İstanbul
Ahmed abime;
Mektubuma yeni başlamış gibi görünüyorum değil mi abi, ilk hitap edişimmiş, ilk cümleye başlayışımmış gibi. Yok ama. Sana mektup yazmayı dördüncü deneyişimdir bu. Sen nasıl yazıyordun ki acaba, canından çok sevdiğin Leylin'e? Hiç düzeltmeden içinden geldiği gibi mi, yoksa törpüleyerek mi? Ah, evet. Okudum
Kısa bir süre önce, Dostoyevski’nin okumadığım kitaplarını da bitireyim artık, demiştim. Sonra okuduğum, okumadığım diye ayırmadan tüm kitaplarını kronolojik bir şekilde okuma kararına varmam sonrası, bu büyük yazarı daha iyi anlamak amacıyla başladığım bir kitap oldu Henri Troyat’ın yazdığı bu biyografi. Hayatımdaki 1-2 olay neticesinde
Kitabı bitirdikten sonra gerçekten ben ne okudum diye düşünmedim değil.
L. J. Shen ‘in kafadan kontak bir yazar olduğunu hepimiz biliyoruz.
Parker S.Huntington ‘ında çok normal bir kafa olmadığını anlamış bulunuyorum.Kitap buram buram arıza bir kitap onu belirterek yorumuma geçmek istiyorum.
Dallas zengin bir ailenin,şımarık,züppe,yemek delisi ve kitapta
"Yüzleş. Kabullen. Akışına bırak."
Her insanın derinlerinde korkunç bir şeyler yatar. Çoğunun ağır ve acı yaşanmışlıkları vardır. Bir gün kişi patlama noktasına ulaşır ve bunun acısını çıkarır.
En azından Swanson bana böyle öğretti:
Kate kuzeni Corbin'in işi nedeniyle ona teklifi olan altı aylık yer değişmeyi kabul eder. Kuzeni Corbin'in evine yerleştiği gün ise yan komşusu olan Audrey ölü bulunur. Travmatik bir geçmişe sahip Kate iyice endişelenir. Kuzeni Corbin ve Audrey'nin bağlantısı nedir? Alan, Audrey hakkında nasıl bu kadar şey biliyordur? Audrey'nin arkadaşı olduğunu iddia eden adam kimdir?
Yazardan okuduğum ilk kitap olan Öldürmeye Değer Kişiler'in bu kitaptan çok daha akıcı ve keyifli olduğunu düşünüyorum şahsen. Ama bu kitap da kesinlikle çok güzeldi. Yazar genel olarak karakter odaklı ilerliyor ve bu kitabı daha da ilginç hale getiriyor. Geçmişi eşeledikçe daha da heyecanlanıyor ve sayfaları çeviriyorum.
150'den sonrası özellikle muhteşemdi, kitap ilginçleşti. Henry ve ilginç kişiliği cidden... "Vay canına! " dedirtti. Tüm karakterler mi psikopat olurdu. Röntgenci bir sapık. Öldürmekten keskin bir haz alan kadınları parçalayan katil. Kendini yanlışlıkla cinayetlerde bulmuş bir adam. Sevdiği adam yüzünden travmatik bir geçmişe sahip kadın...
Polisiye severler kaçırmamalı kesinlikle. Ben çok beğendim. Keşke bir filmi olsa da izlesem derken buldum kendimi. Sonu biraz oldu bittiye geldi gerçi ama olsun.
Bir şans verin derim!
........