Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
240 syf.
6/10 puan verdi
Öncelikle sevgili yazar güzelim Sam ve Dean ismini ne hallere getirdin ki nefret edilesi yaptın. Bu isimler benim için çok önemli oysaki.. Tamam kitap için tamameennn kötü diyemem. Yani fena olmayan kısımları da vardı. Okuması kolaydı ve zaman geçirmek için elinize alabileceğiniz şekilde yazılmış, yazarın gereksiz yere ikiye böldüğü bir kitap. Yani tüm hikayeyi tek kitap altında yazabilirdi. Ya yayınevinin ya da yazarın açgözlüğü bu iki kitap olması! Daha önce okuduğum kitaplardan, ordan buldun toplanmış şeyler vardı. Tanışma olayı aklıma "İlk Defa" kitabını getirdi mesela. Kız sürekli anormalliğini vurgularken ben daha geçmişinde başına ne geldi de bu hale geldiğini 100 kusuruncu sayfada falan öğrenebildim anca. Peter'a gelirsek ise keşke "kız arkadaşı" ölmeseymiş de terk etmiş olsaydı. Ben böyle bir olayı yaşayan insanın o ölen insanı aşamayacağına inanırım hep. O yüzden de Peter ve Sidney'in birbirine hislerini açıkladığı durum beni ikna etmedi. Yani birbirlerine hissettiklerine ne derseniz deyin ben hissedemedim. Kitabı önerir miyim, bilmiyorum. Ne beklediğinize bağlı birazda. O nedenle hiçbir şey beklemeyin bu kitaptan. " Kendi duygularını fark edemeyecek kadar mı çok dağılmış bir haldesin? "
Yaralı
YaralıH. M. Ward · Aspendos Yayıncılık · 2014177 okunma
328 syf.
6/10 puan verdi
Bence yazar nasıl bir türde yazması gerektiğine karar vermeliydi. Young Adoult historical tarzında bir şeyler oluşturmaya çalışmış ama ben nedense okurken biran acaba elimdeki İncil falan mı diye düşünmedim değil. Dinsel çağrışımlara karşı olduğumdan falan değil elbette ama güzel bir hikayeyi batırdığını düşünüyorum yazarın. Kaç defa 'Tanrı' ve 'İsa' geçti inanın sayamadım ama her sayfada heralde en az 10 kere tekrarlanmıştır. Ee bir de kitabın 328 sayfa olduğunu düşününce gerisini siz hesaplayın artık. Evet, hikaye 14. yy da geçiyor, o nedenle bu kadar 'dinsel' olabilir diyenler olabilir. Ama alakası yok bence. Kitaptan etkilenmedim. Kötü olduğunu söyleyemem ama iyi de diyemem. Ne beklediğinize bağlı. Şifacı çırağı olarak yetişen Rose ile Lord Hamlin yani Wilhelm arasında gelişen ilişki zaman zaman keyif verse de insan daha başka şeyler de bekliyor. Evlenmeden el ele bile tutuşmak günah gibi bir hali var kitabın. Çok uçuk bir hayali aktarmaya çalıştığı için kitap beni tatmin etmedi.
Şifacının Çırağı
Şifacının ÇırağıMelanie Dickerson · Tual Yayınları · 201465 okunma
Reklam
halksız şehirler değil kris, şehirsiz halklar çok halklar, çok şehirsizler, çok moral bozucu son günlerde çok kelimesini çok kullanıyorum her yıl yeni modelleri çıkıyor melankolinin içimden bir ses gelmiyor, hayır bazen geliyor içimden bir ses, sesin dışarıdan geldiğini söylüyor -iki saray odası alana bir saray odası bedava o montu almam iyi
Ben çok illeri çağ görmüş bir kimse değilim Ve herhangi birinize sözlerden seçip nasihatler vermek haddim değil. Bu savaş coğrafyasında yarı gülmek bile bazen beni incitiyor Ve fazla yemek bazen beni utandırıyor Önüme iki çeşit yemek geldiğinde yada çok fazla akan bir su bulduğum da Aklıma ya kerbela gelir, yada herhangi bir yokluk için de
"Toplum, sanatçılardan esin ateşi ister; halkın zevki ve sanat coşkusu için dolup taşan bu ateş, eninde sonunda elbette kendilerini yakıp kavuracaktır. O zaman onlara acınır, başlarına gelen yıkımları, belaları haber aldıktan sonra akşam yuvasına dönen iyi bir kentsoylu, temiz yürekli, uysal karısına: - Biliyor musun, der, o güzel sesli kız yok mu, üzüntüden öldü. O güzel şeyler söyleyen ünlü şair de kendi canına kıydı. İkisine de yazık oldu kadınım...Bütün bu insanların sonları kötü oluyor. Mutlu olanlar, yine bizim gibi sıradan insanlar..."
504 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
öncelikle son zamanlarda en iyi -türk yazarlar arasında hiç olmadığı kadar hem de- kurgulardan birine sahip. osmanlı saray tabiplerinden ve hiç yaşlanmama hastalığından muzdarip atahunalp urumgalatlı bir sahilde hafızasını yitirmiş bir şekilde kendine gelir. sahile bitişik yamaçlarda kurulu bir çiftliğe ulaşan atahunalp, burada kendisi gibi hafıza zayıflığı olan torunları, torunlarının torunları ile birlikte 140 küsur yıllık hafızasının peşinde olan bir örgütten sakladıklarını öğrenir. hem kaybolan hafızasını, hem de peşindekilerin kim olduğunu öğrenmek isterken kendini bir garip maceranın içide bulunur. dahası hafızasında bir şeyler canlandıkça kafası daha da çok karışacaktır. kitapta, özellikle başlarda yaşına göre konuşmayan mehveş hanım'ın diyaloglarını biraz yadırgamakla beraber, yazarın tükçe dilbigisi kurallarına tamamen uygun ancak tvde, radyoda ya da benzer kitaplarda kullanılan genel geçer türkçe'den farklı kullanımları dikkat çekiyor. bazı sitelerde "yazarın kötü türkçe kullanımı" diye bahsedilse de ben alışılmadık diye yorumluyorum. "önemsiz" yerine "mühimsiz", "tanıdık" yerine "aşina", "bir çuval incirin pestil olması" bu kullanımlardan birkaçı iken kelime dağarcığıma kattığı "iştiyak" kitabın başka bir artısı. umutcalisan.com/2014/09/atahuna...
Atahunalp Urumgalatlı'nın Amel Defteri
Atahunalp Urumgalatlı'nın Amel DefteriMehmet Mollaosmanoğlu · Profil Yayıncılık · 201357 okunma
Reklam
Bir kadın, 6 yaşındaki kızının ziyaretine gelmediğini anlatırken, gözyaşlarına boğulmuş, şöyle demişti: "Gelmiyordu, dedesine yalvardım. Zorlaya zorlaya getirdiler. Önce uzun süre baktı yüzüme, eğilip sarılmak istediğimde 'Anneciğim ben seni anlıyorum, çok kötü şeyler yaşadın ama sen de beni anla, o da benim babamdı' dedi. Bir daha ziyaretime gelmedi."
'Hayatım boyunca pek çok akıl hastasıyla uğraştım. Onlarla ilgili çok kötü anılara tanık oldum, onların ağzından insanın aklının alamayacağı korkunç şeyler duydum. Ama bu kadar iğrenç bir şeye şahit olmamıştım hiç.''
Sayfa 162Kitabı okudu
Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim. Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim. Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim. Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim. Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim. Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim. Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim. Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim. Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden sen olduğun için vazgeçtim. Bencil olduğun için vazgeçtim! Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi; çünkü sevgim yüceydi. Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım. Bu yüzden ben de senden vazgeçtim.
Aradan geçen zaman da hep aynı soru kurcaladı kafamı: Acaba o zamanlar delirmiş miydim?... Bütün o zamanı bir tımarhanede falan mı geçirmiştim?... Belki de hala ordayım!.. Belki de gerçekten kötü bir düş, bu!.. Yazıların bulunduğu defteri kapattım. Okuduklarım, aklımdakileri tekrar depreştirmişti. Şimdi yalnızdım, tıpkı çöldeki bir kaktüs gibi. O çölde, ben bu iç karartıcı kentte... Geleceğimle ilgili şeyler düşünüp planlar yapmak yerine, geçmişte beni içine alan döngü ve sonra bir kenara atan kasırganın etkisi altında yaşıyordum hâlâ. Arada bir sanki o afetlerden kendimi kurtaramamış gibi hissediyorum tekrar bir yerlere fırlatılmayı bekliyorum... Kısa bir dönemde bu yaşadıklarımın bir özetini çıkarabilsem, belki kendimi toparlayabilir ve içinde bulunduğum bu ruh halinden kurtulabilirim.
Sayfa 117 - Akvaryum Yayınevi
Reklam
472 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Hayat aklimizin bile alamayacagi kadar kisa... Kim bilir belkide gün'de hatta an'da yasamak gerek, nefes aldigimiz her an'in kiymetini bilerek sevdiklerimizle dolu dolu gecirmeli her an'i. "Hicligin kiyisinda" da iste bunu anlatiyor yazar. Ölüm sevenleri kac kere ayirabilir, kac kere insani tüketebilir...? Kac kere bittim dedirtir...? Bazen sonlar yeni bir baslangic oldugu gibi, ölümde yeni bir hayat olabiliyor... Bazen yasanilan bir beraberlik ask ile adlandiriliyor, sonra bir bakmisinki daha önce yasanilan o beraberlik ask degilmis, ve bunu insan gercek ask'i buldugunda anliyor... "Hicligin kiyisinda" bir otobüs yolculuguyla baslayan, sonra kendini yeni bir ask'in icinde bulmanin, buldugun yerdede kaybetmeyi, yeniden ölüm korkusunu yasamayi anlatiyor... Ask romanlari okumayi seven herkesin sevecegi türden bir kitaptir "Hicligin kiyisinda". Buram buram masumiyet'i, ask'i, bagliligi, fedakarligi, dostlugu ve daha bir cok insanlik adina güzel seyi anlatiyor... Iyi ve kötü arasindaki farki, insanlarin göründügü gibi degilde, iclerinde gizlediklerinden ibaret olduklarini anlatiyor... Ask romani okumayi seven herkese gönül rahatligiyla tavsiye edebilecegim bir kitap. Hatta "Hicligin kiyisinda" yi okurken an gelecek gülümseyecek, an gelecek hüzünleneceksiniz.. Ve mutlaka kendinize ders cikaracaginiz bir seyler buldugunuz kadar sahib olduklariniz icinde sükredeceksiniz ;) Herkese iyi okumalar :)
Hiçliğin Kıyısında
Hiçliğin KıyısındaJ. A. Redmerski · Ephesus Yayınları · 20141,183 okunma
"Günün birinde, sadece kötü şeyler yapmamaya çalışarak değil, iyi şeyler de yaparak geçirdiğim bir hayatımın olmasını istiyorum."
"Ancak bu varlık kötü olamaz, zira kötülük mükemmellikle çatışır. Son derece iyi olmalı ve bu nedenle aldatmıyor olmalıdır. Demek ki; '' düşünüyorum, o halde varım ''ilkesi doğrultusunda, olası bir yalancı yaratıcıya karşı bile direnebilen berraklık ve niteliğe, ''düşünüyorum o halde varım'' ilkesinden ayrılması mümkün olmayan ana fikir sayesinde, başka şeyler söz konusu edildiğinde de güvenebilirim."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.