Merhaba sevgili kitap dostlarım bugün sizlere sevgili yazarımız
Berna Nalbantlar kaleminden İki Köy Bir Şehir kitabı ile geldim. Bana çok dokunan, üzen hatta ağlatan bir okuma oldu. Aziz dedim vah çocuğum sen neler çektin, neler yaşadın içime dert oldun. Sanki hiç derdim yokmuş gibi birde sen eklendim yüreğime evet Aziz benden çok çok büyük olabilir ama
Kemal Sayar: İnsanı rekabete ve çatışmaya çağırıyor. Kadim şehir insanı ne kadar esenliğe çağırıyorduysa modern şehir zaten merkezine finans merkezlerini, bankaları, yarışmacı kurumları koyarak sizi de hızlanmaya, telaşa, koşturmaya ve hayatın özünde saklı olan çok değerli şeyleri görmemeye, özü kaybetmeye itiyor. Sonra ne oluyor, özde olmayan sözde olup işportaya düşüyor. Özde aşk yok, herkes aşktan bahsediyor. Bakıyorsunuz, iyilik güzellik kayıplara karışmış, herkes iyilik timsali, iyilikten dem vuruyor. Her yer köy kahvaltısı veriyor. Otantikliğe, içimizdeki anayurda, ana rahminin tekinliğine dönüş özlemi var. Hepimiz pazar sabahları köy kahvaltısı arıyoruz. Modern şehirde sahicilik kaybediliyor.
UMUT DİKİCİ ZAMANSIZ
Merhaba #kitapsever dostlarım Bugün sizlere harika bir öneri ile geldim. Yazarımız
UMUT DİKİCİ kalemimden özenle yazılmış @ikinciadamyayinevi tarafından çıkan #zamansız kitabı ile geldim.
Kitabımızın akıcı ve su gibi ilerleyen. Betimlemeleri ve duygu geçişleri çok iyiydi gözümde canlandı o eski istanbul sokakları.
Küçük köy aşağılarda zar zor görünüyordu oradan. Güneş ışıl ışıl, gökyüzü masmavidir, her yanda korkunç bir sessizlik vardır... İşte öyle anlarda bir yerlerin özlemi çökerdi içime ve dümdüz gidecek olursam, uzun süre yürürsem, ta gökyüzüyle yerin birleştiği yere kadar gidersem yaşamın gizemini orada bulacağımı, bir anda bizimkinden bin kez daha güçlü, gürültülü, yepyeni bir yaşamla tanışacağımı düşünür, orada içinde saraylarıyla, gürültüsüyle, kalabalığıyla, canlı yaşamıyla Napoli gibi büyük bir kent hayal ederdim...
onu gördüğümde nerede olursam olayım, bir yurt özlemi duyuyorum. çocukluğumun Ağustos güneşleri altındaki, harman yerlerinden toprak sıvalı, toprak tabanlı evlerin artık kaybolmuş serinliğine dayanılmaz
bir arzu duyuyorum. Çobanoğlu, unutulmuş eski bir rüyayı uyandırıyor içimde. yeni sürülmüş bir tarla, toprak kokusu, iki yanı ulu kavaklar dizili bir köy yolu, tarla dönüşü bir öküz arabasının üstünde yorgun yakılan bir cigara...bana "Bırak sinemayı, köyüne dön" diyor sanki. sanki yarın kendisi de dönebilecek. bu akşam evi toplaması gerekiyor.
Herkese merhaba. Yaşar Kemal’in otuz iki yılda tamamlamış olduğu İnce Memed serisinin ikinci kitabı ile karşınızdayım.
Ne zamandan beri İnce Memed serisini okumak için can atıyordum. Hatta bu vakte kadar neden okumadım dedirtti bana. Çukurova, Toros dağları, Anavarza toprakları… köy hayatı, köy halkı, Çukurova düzeni, ağaların otoriteri, köy
Gelenekten Geleceğe Anadolu İrfanı
"Gelenekten Geleceğe Anadolu İrfanı" Yazar Mehmet Gözükara'nın, Ağustos 2022'de Gülnar Yayınları etiketiyle okurlarıyla buluşturduğu hikâye-derleme kitabıdır. Eser, üç yüz kırk dört sayfa hacmindedir. Hikâyelerde daha çok Elbistan, Elbistan köyleri, Afşin, Kahramanmaraş ve Aşşâ olarak
#TOZLU RAFLAR
Od / Bir Yunus Romanı – İskender Pala
Od romanında İskender Pala, Yunus Emre’nin hayatının uzun bir bölümünde dervişliğe ve şeyhliğe kavuşmasını, şiirlerine dokunan bir ahenkle ele almaya çalışmıştır. Romanın başlangıcında Molla Kasım adında bir genç söze başlar ve Yunus’un dergâhına gidip onu tanıdığı günleri güzel bir girişle
1950’den başlayarak 1974 yılına kadar Anadolu’da kadının yaşamını anlatıyor. Toplumun kadına bakışını konu alıyor. Kadın bu toplumun temelidir. İster şehir de olsun isterse köyde olsun kadının omzuna binen yük her zaman fazla olmuştur. Sürmeli'de anlatılan köy kadının hayalleri ve sıkıntıları nasıl göğüslediğini, anne hasreti ile babasının yanında var olma mücadelesini ve evlilik ile değişen hayatını anlatıyor.Sürmeli’de konuşmalar yöresel şive ile yazılmıştır. Bu açıdan kültürel bir önemede sahiptir. Kadının var olma mücadelesidir Sürmeli. Gerçek yaşamdan kaleme alınan hikayede de yaşamın zorluğu ve kadının üzerindeki baba, koca ve toplum baskısı sonucunda sessiz kalmasını ve anne özlemi ile babanın kızına gösterdiği anlayışıda bulacağınız sıcak bir yaşamın acılarınada tanıklık etmiş olacaksınız.
Bir anımı anlatayım bir gün arkadaşlarla yürüyorduk ama kış günü ve çok soğuk hava herkes elini cebine koymuştu konuşuyordu ben onun özlemi ile yanıyordum ama ellerinin donmasına rağmen ellerimi cebime koymadım arkadaşlarım çok ısrar etti ellerin cebine koy diye ama hayır dedim nedenini sorduklarında şey dedim
Bir gün gelecek sadece sen ellerimi tutacaksın sadece sen ellerimi ısıtacaksın gözyaşlarımı silecek benimle ağlayıp benimle güleceksin o gün geldiğinde sevgilim ikimiz de kendimizi feda edeceğiz değil mi...
Yaşar Kemal kendisine, büyük ün getiren, “İnce Memed 1” romanını, 1947 yılında yazmaya başlar, fakat yarım bırakır. 1953-54 te tamamlar. “ İnce Memet 1 “, aynı zamanda Yaşar Kemal’in ilk romanıdır.
Roman ilk kez Cumhuriyet Gazetesinde tefrika edilir. 1955 te iki cilt halinde, kitap olarak basılır.
Yaşar Kemal, toplam dört ciltten oluşan, “İnce
Toprak AnaAytmatov'un okuduğum üçüncü kitabı daha aylar önce okuduğum Gün Olur Asra Bedel kitabının etkisinden çıkamamışken Toprak Ana iliklerime çok derin işledi
Nerdeyse her sayfada sen ne muazzam bir yazarsın diyerek geçti kitap. Böyle kısa bir kitaba bu kadar yoğun duyguyu, gerçekliği, hissiyatı ancak muazzam bir yazar verebilir zaten.