O ki her şeyi gördü, tanıtmak isterim onu ülkeye,
O ki her yeri tanıdı, her şeyi bildi,
Açığa çıkardı her yerde bütün gizleri
Her şeyi kavrayan o bilgeler bilgesi.
Gizli şeyleri gördü ve aktardı saklı olanı,
Tufan’dan daha eski bir bilgiyi iletti bize.
Uzun bir yoldan dönüp, yorgun ve mutlu,
Görüp geçirdiklerinin öyküsünü bir taşa kazıdı.
Sur çektirdi çevresine Büyük-Alanlı-Uruk’un
Ve kutsal Eanna’nın, eşsiz hazinenin.
Şu ağ gibi sık örgülü sura bak,
Bir benzeri olmayan temeli gör,
Çok uzaktan getirilen şu eşiğe bir dokun,
İştar’ın konağı Eanna’ya doğru gel,
Hiçbir kral, hiçbir insanoğlu yapamadı bir benzerini,
İncele temeli, gözden geçir tuğla duvarı,
Gör pişmiş tuğladan mı değil mi,
Yedi Bilge koymuş mu, koymamış mı temellerini?
Üç bin dönüm kent, üç bin dönüm bağlık, üç bin dönüm kır,
İşte bu dokuz bin dönümün hepsidir Uruk.
Şimdi de git bakır kutuyu ara,
Tunç halkayı tutup çevir,
Gizli kapağı bulup aç,
Lacivert taşından tableti çıkar okumak için,
Gör ne sınavlardan geçmiş Gılgamış!