Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ölülerin Yakılması
Kremasyon ve ardından küllerin urne adı verilen bir kaba konarak gömülmesi, Germen ölü gömme geleneğin de tipik bir uygulama halini almıştır.
“Yüzyıllardır insanlar ölüleri gömerek, verimli arazileri gereksiz yere cansız bedenlerle dolduruyordu zira beden makinesel işlevi ile birlikte ölümden sonra sadece organizmalar için besin kaynağından başka bir şey değildir. Bu gereksiz ve zahmetli ritüeller yerine ölülerin yakılması, bedenin sahibi ve diğer insanlar için daha faydalı bir yöntemdir. Kremasyon sayesinde bedenlerin çürümesi beklenmeden, karbonik asit, amonyak ve havanın da etkisiyle toprağa karışmış küller zamanla verimli ovalara dönüşecektir”
Reklam
Etrüsklerin Lidya kökenli olduklarını farz edenlerin dayanak noktalarından birisi de Kuzey İtalya'da Erken Demir Çağı (MÖ 1100-700) Villanova kültürünün ölülerini yakarak (kremasyon) gömmüş olmaları ve Etrüsklerin sahneye çıkmasından itibaren ölü gömmenin (inhümasyon) daha da yaygın hâle gelmesidir. Böylece gelenekleri değiştiren dış unsurun Lidyalılar olabileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Sayfa 111Kitabı okudu
Öldükten sonra gömülmeyi tercih edenler için kapalı bir tabutta çürüme süreci uzun zaman alır (bir tahmine göre beş ila kırk yıl) bir mezar, ortalamada ancak on beş yıl kadar ziyaret edilir; bu nedenle çoğumuz için dünyadan ayrılmak, belleklerden çıkmaktan daha uzun sürer. Yüz yıl kadar önce, her yüz kişiden yalnızca biri kremasyon (yakılma) işleminden geçerdi ama bugün İngilizlerin dörtte üçü, Amerikalıların da yüzde 40'ı bu yolu tercih ediyor. Kremasyon sonucunda kalan küllerin ağırlığı ise yaklaşık iki kilogramdır.
Sayfa 391Kitabı okudu
Memur “Kimin külleri var içinde?” diye sordu. “Harvard Üniversitesi’nden Profesör Maximilian Wagner’in.” “Nereye götürüyorsunuz?” “Vasiyeti üzerine İstanbul’a.” “Akrabası mısınız?” “Hayır.” “Pasaportunuzu görebilir miyim?” “Elbette.” Memur bir süre pasaportuma baktı ve “Herhalde Müslümansınız” dedi. “Evet!” “Sizin dininizde ölüleri yakmak günah değil mi?” “Belki, bilmiyorum ama olabilir. Çünkü İstanbul’da krematoryum yok.” Belli ki durum çok tuhaf gelmişti memura. Alman isimli Katolik bir profesörün küllerini İstanbul’a taşıyan bir Müslüman kadın. Herhalde içinden “Dünya globalleşti dedikse bu kadar da demedik” diye geçiriyordu ama biraz ciddi, biraz da aksi tavrım üzerine daha fazla soru sormaktan vazgeçti. Görevini yapmaya başladı. “Ölüm sertifikası yanınızda mı?” “Evet, buyurun.” Nancy’nin bana vermiş olduğu sarı zarfı uzattım. “Peki, uluslararası kremasyon belgesi?” “Hepsi zarfın içinde.” Bunlara da baktıktan sonra, kemanı kontrol etti. “Peki” dedi. “Her şey düzgün görünüyor. Sorularımla canınızı sıktıysam özür dilerim.” “Hayır” dedim. “Ama niye bu kadar merak ettiniz?” Memur, “Çünkü ben de Müslümanım” dedi. Arkasından “Elhamdülillah!” diye ekledi. Belli ki ölünce kendini yaktırmayacaktı. Maun kutuyu özenle yerine, köpüklerin arasına yerleştirdim, paketi alıp bekleme salonuna gittim.
Sayfa 397Kitabı okudu
'' Otopsiyi yaptıklarında ben burada değildim ancak burada yazılanlara göre ölüm sebebi tetrodotoksin olarak belirtilmiş. Kanda rastlanmış. '' '' Ve bu tetoksin... '' '' Tetrodotoksin , '' diye düzeltti morg görevlisi onu , en ufak bir ukalalık yapmadan. '' Evet , nedir o? Ve vücuda nasıl verilir? '' Doğal oluşumlu bir nötrotoksindir. '' Baxter ve Edmunds ona boş boş baktılar. '' Bu bir zehir ve adam muhtemelen bunu yemiş. Çoğu TTX ölümü , kirpi balığı tüketiminden kaynaklanır ; bazıları için çok lezzetli olsa da ben şahsen Ferroro Rocher çikolatasını tercih ederim. '' Baxret'ın midesi bir kez daha acı içinde guruldadı. '' Başkomiserime gidip Kremasyon Katili'ni bir balığın öldürdüğünü mü söyleyeyim? '' dedi heyecansız sesiyle. Adam özür diler gibi , '' Öyle ya da böyle hepimiz öleceğiz , '' deyip omuz silkti.
Reklam
Yerleşme alanının dışında yapılan gömülerde ise cesetler genellikle nekropolis de denen mezarlıklara çeşitli şekillerde gömülürlerdi.Bu, çoğu kez normal gömme (inhumasyon),kimi zaman da yakarak gömme (kremasyon) türlerinde olabilirdi. Yakılarak gömülmüş ölülerin külleri ve yakma töreninden geriye kalanlar çoğu kez urne denen bir çömlek içine konarak saklanırdı.
Şimdi de dünyanın üzerinde Alman faşizminin yarattığı büyük korku yükseldi. İdam edilenlerin feryatları ve inlemeleri havayı doldurdu. Kremasyon fırınlarının dumanından gökyüzü kapkara, güneş görünmez oldu.
Kentlerin kenar mahallelerinde bulunan eski hapishaneler, bu kamp-kentlere göre, bu kremasyon fırınlarının üzerindeki insanın aklını kaçırtan siyahımsı kızıllığın yanında ne kadar saf, ne kadar sevecen, ne kadar babacan görünüyordu.
Kremasyon nedir?
Müslümanlara ve Yahudilere yasak olan kremasyon (yaklaşık 1 000-1 200 derece sıcaklıkta cesedin en az 70 dakika yakılması), Hıristiyanlar’ın büyük bir bölümü için mümkün, Hindu ve Budistler için, bazı istisnalar dışında, zorunlu bir sondur. Ingrid Bergman, Steve Mc Queen, Rock Hudson, Kurt Cobain, Walt Disney, Alfred Hitchcock, Albert Einstein (beyni çıkartıldıktan sonra), Prenses Margaret küle dönüşmeyi seçen ünlülerden sadece birkaçı. İnsan bedenindeki olağanüstü değerli moleküllerin doğal döngüye katılmasını ve yeni canlara yapıtaşı olmasını engelleyen bu işlemi daha “çevre dostu” bulanlar, ciddi bir yanılgı içindeler. Krematoryumların bacalarından gökyüzüne karışan sadece su buharı ve karbondioksit gazı olmayıp, aralarında azot oksit, kükürt dioksit, cıva (sadece İsveç’te, 1 yılda yakılanların diş dolgularından gökyüzüne yükselen cıva, iki tona yakın), hidrojen fluorür, hidrojen klorür, furan ve dioksin gibi, çevreyi kirleten pek çok bileşik yer alır. Geride kalan 2-3 kg külde (yaşa, cinsiyete, ağırlığa göre değişir) başlıca kalsiyum, çinko, demir, fosfor, potasyum, silis bulunur.
Sayfa 149 - Doğan Kitap (E-kitap)Kitabı okudu
Reklam
Kremasyon
İnsanların ölümlerinin ardından yakılmalarıyla oluşan külün, aslında insanın oluşumunu tamamlayan tuzdan başka bir şey olmadığı bundan yüz yıl önce açık bir şekilde kanıtlanmıştır.