Çağın gereksinmelerine duyarlı etkin bir öğretim, öğrencilerin araştırma etkinliği içine girme, gerektiğinde dokunulmaz da sayılsa yerleşik saplantı ve dogmaları, özgürce sorgulama olanağı bulduğu bir öğretimdir; bu ise öncelikle öğretmenlerin bilimsel yaklaşımı davranışlarına sindirmiş olmalarıyla sağlanır. Eğitimde reform, buna elveren bir kültür ortamında öğretmenlerin yerleşik tutumlarının kırılmasıyla başlar. Bu yönde istenilen değişim gerçekleşmedikçe, eğitim, içine düştüğü kısırdöngüden kurtulamaz.* * Cemal Yıldırım, Eğitim Felsefesi, Anadolu Üniversitesi, Açık Öğretim Fakültesi Yayınları, No. 85, 1987, s. 53-55.
Sayfa 333Kitabı okudu
Turfan Gökalp anlatıyor: Sanırım 1959 yılıydı. Teğmen olarak Diyarbakır'da görevliyim. Üs komutanımız Kıdemli Hava Kurmay Albay Cevat Tunalı beni çağırttı. Gittim. Makamında bir Fransız karacı albayla birlikteydi. Misafiri Fransa'nın Türkiye nezdinde 'ataşerniliteri' imiş. 'Sen Diyarbakırlı'sın. Arabanı al ve misafirimi gezdir . . .' dedi. Ben
Reklam
Mayaların temel felsefesi, ''Yukarıda ne oluyorsa aşağıda da o olur'' şeklinde ifade edilerek kozmos ile dünyanın bir bütün olduğu üzerine inşa edilmiştir. Bir diğer deyişle, Dünya Ana'daki her olgu, her değişim, her durum, kozmostaki benzer olgu, değişim ve durumlarla bağlantılıdır.
Bizim isyanımız, Batılı Hayat Felsefesi ve onun ahlak felsefesi tarafından meydana getirilen kültür ve medeniyete karşıdır.
Felsefesi olan milletin kalbi de vardır. İmanı olan bir cemaatın felsefesi mutlaka vardır.
Osmanlı toplumu teknolojiye açık bir toplumdu. Türkiye’nin o günden bugüne Batı dünyasında iltifat etmediği kalıp, kültürel hayattır. Binaenaleyh, Türkiye o safhayı geçmiştir. O kültür dediğimiz de, Kant’ın kültür felsefesi, Beethoven musikisi falan değil; şu kadarını söyleyelim, o safha da geçilecek; orada da artık zamana uyulmuştur.
Reklam
573 öğeden 481 ile 490 arasındakiler gösteriliyor.