Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bizden öncekiler, kendilerini, İslâmla yetinmeyip bir parça doğululaştırdıkları için kültürümüzü, medeniyetimiz ve gücümüzü kaybettik. Bizler de kendimizi, hep batılılaştırmak, boyuna batılılaştırmak istediğimiz için bir türlü gerçek ve sağlam bir kültür ve medeniyet gücünü elde edemiyoruz. *****
Sayfa 100 - Diriliş YayınlarıKitabı okudu
"Her büyük millet, kendi hayatının evrim sınırını ve ebedîliğe yönelen hayat yolculuğunun büyük kudretini felsefî sistemden çıkarır. Bugüne kadar İslâm'ın ve Kur'ân'ın felsefesi yapılmamış olduğu düşünülürse ne kadar gerilerde olduğumuz kolayca anlaşılacaktır. Felsefî kültür, mektebin temel taşıdır."
Sayfa 15 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyacak
Reklam
Eğitmenler, öncelikle serkeşliği, başına buyrukluğu ortadan kaldırma adına, disipline boyun eğmeyi sağlamalı; ikinci olarak ise yetenekleri gün yüzüne çıkaran bir kültür eğitimiyle çocuğun eğilimlerini tespit etmeyi başarmalıdır. Üçüncü olarak eğitim kişiye ayırt etme melekesi ve anlayış kazandırmalı, böylelikle onu toplum içinde nezaketle, rikkatle hareket etmeye sevk edecek şekilde medenileştirmelidir. Bu ancak ahlaki bir terbiyenin desteğiyle mümkün olabilecektir.
Doğal (biyolojik) etkenler kültürel olanlarla iç içedir.
“Epigenom kavramsallaştırması, asırlardır süren semeresiz doğa-kültür/gen-çevre dikotomisini kırmayı sağlamıştır. Genomun en bariz özelliği çevresinden gelen sinyallere karşılık vermesi olduğuna göre, gelişimsel tesirlerin genetik ve çevresel kategorilere ayrışması anlamsızdır. Benzer şekilde gene çevre mefhumu doğal dinamikler içerdiğine göre, doğal (biyolojik) etkenler kültürel olanlarla iç içedir.“ -Esra Kartal Soysal, Gen Ötesi- İnsan Sonrası/Epigenetik Felsefesine Giriş, Ketebe Yayınevi, syf: 230
Soytarılık, bir meslek olduğu kadar, felsefi bir şeydir de. Bir soytarının mesleği eğlendirmektir; felsefesi ise doğruyu söylemek ve göstermek, yalana dolana, hileye hurdaya karşı karşısındakini uyarmaktır.
« *Yorgun Savaşçı, Kemal Tahir'in tarihi olayları ve kendi vatan, millet, çağdaşlık ve modernizm kavramlarını hayal gücü ile yoğurarak yarattığı büyük bir tarihi romandır. * Kemal Tahir'in Yorgun Savaşçı'sı modern tarih ve kültür felsefesi içinde yaratılmış insanın evrensel trajik tecrübesini konu edinen büyük bir eserdir.» * 1908 ihtilâlini gerçekleştirip inkılâba dönüştürmeyen bir avuç ittihatçının toplumdan soyutlanışı, ataleti, dağılışı, mahvı ve nihayet kuvay-i milliye ruhu içinde yeniden doğuşu büyük ustalıkla işlenmiştir. »
Sayfa 126 - Akçağ Yayınları, Yorgun Savaşçı (Kemal Tahir)Kitabı okudu
Reklam
Türkiye’de İslâmiyet aleyhtarı hava ve kültür sükutu öyle bir zihniyet bozukluğu ve iptidaî bir ruh hâleti yaratmıştır, ki üniversitelerde bile, yalnız din ilimleri değil, İslâm felsefesi, hukuku, sanatı… gibi mühim kürsülerin ihdası daha ciddî mukavemetlerle karşılaşmıştır. İlerilik vehim ve gafletiyle gösterilen bu mukavemetin, hakikatte, geriliğin bâriz bir delili olduğuna hükmedebilmek için de, Avrupaî ilim ve zihniyete sahip olmak şöyle dursun, normal muhakemeyi muhafaza etmek ve şaşkınlıktan kurtulmak kâfidir.
İnsanların sorunlara yaklaşımlarını, eğitim sistemi, toplumsal kültür, aile yapısı ve hayat felsefesi belirler.
Bilhassa faşizm tanımı dikkat edilesi..
Onlara göre, ister siyasetin, bütün bir toplumsal ya­şamı kuşatıp tek tipleştirmesi fenomenine karşılık gelen faşizm­de olduğu şekliye açık bir biçimde, isterse kültür endüstrisi­nin sanat da dahil olmak üzere her şeyi bir meta haline, yani bir­biriyle değiştirilebilir ve alınıp satılabilir nesneler haline getiren, kendi iç mantığına aykırılık arz eden ve kültür endüstrisine uyum sağlamayanları ise, ''ekonomik acziyetle cezalandırarak'' dışlayan piyasa düzeni içerisinde örtük bir biçimde varlığını sürdürüyor olsun, totalitarizm deneyimi, nihayetinde araçsal aklın ve araçsal akla bağlı hakimiyet mantığının tüm insani iliş­kiler alanını belirleyecek güce kavuşmasının bir sonucudur.
Halbuki eğer Kur'an'ın tanımladığı ve istediği gibi Müslüman olunacaksa; insanlık için hakikatin öznesi olunacaksa, beşeri bir unsur olan kültür, Kur'an'a rağmen hayatın ilkesi, ölçüsü kılınmamalıydı. Kültürel unsurlar, Kur'an'ın getirdiği ilkeleri iptal etmemeli veya değiştirmemeliydi. Kur'an, kültürün
Sayfa 76 - Pınar Yayınları
Reklam
Biz, biyolojik olarak annemizin, kültür insanı olarak gramerin çocuğuyuz.
Sayfa 198Kitabı okudu
Kültür Ülkesi Üzerine
İçinizden birisi örtülerini, giysilerini, renklerini ve tavırlarını üstünden çıkarıp atsa, kuşları korkutmak için yeterli malzeme kalacaktır üstünde.
Sayfa 117 - Türkiye iş BankasıKitabı okudu
Tinin Görüngübilimi bir kültür felsefesi ve kültürün kendi bilincine ulaştığı, kendi kendisini kavramlara yükselttiği an olarak felsefenin felsefesiydi.
Sayfa 82
Kültür
Kültür her şeyimiz: sevmemiz, bilmemiz, algılamamız, istememiz, düzenlememiz, amaçlamamız, umudumuz- her şeyimiz kültür. Her şey ondan, onunla en önemlisinden en önemsizine dek. Kültür: havamız, toprağımız, suyumuz, varlığımız.
Sayfa 103Kitabı okudu
"Ortaya çıkabilecek hazin sonuç belki de duygu yelpazesinin büyük ölçüde ve geri dönüşü olmayacak biçimde yitimi ve insanın yaşantısının yoksullaşmasıdır. Kısa bir süre önce, münzevi Emily Dickinson büyük bir acının doğurduklarını ustalıkla yazabiliyordu. Büyük kederin ardından, kaskatı bir uyuşukluk çöker bedene/Sinirler dizilir sıra sıra mezarlar gibi matem içinde. Nathaniel Hawthorne suskunluğunu dünyayla sıkı bağlar kurmanın yeni bir biçimine dönüştürebiliyordu; bununla ilgili bir eleştiri de durumu, uygun biçimde "utangaçlığın felsefesi" olarak adlandırıyordu. Henry David Thoreau da kasabadan birkaç kilometre uzakta bir kulübede yaşayıp ısrarla yalnızlık isteyenlerdendi. Mektup almayı ya da kelle vergisini ödemeyi reddederek, "yavaş ve telaşız" bir hayat sürebilmek için diğer insanlardan uzak duruyordu. Bugünlerde olsa Dickinson, Prozac kullanırdı; Hawthorne, söyleşi programı Oprah 'ya çıkıp müşkül durumunu sosyal fobi diye adlandırarak ağıt yakardı. Thoreau da mahkemeye çağrılır; sivil itaatsizliği, insanın kendi vicdanının peşinden gitmesi olarak gördüğü için DSM'den bir tanı alırdı. 19. yüzyılda Thoreau, Hawthorne, Dickinson ve sayısız başka kişi insanlığa, derin düşüncelerden doğan bilgeliği bağışladılar. Bugünse psikiyatrlar bize ilaç kullanmamızı öneriyor." -Christopher Lane, Utangaçlık: Normal Bir Davranış Tarzı Nasıl Hastalık Haline Geldi?, İş Bankası Kültür Yayınları, syf: 11
711 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.