Kur'an tek başına yeterli değil midir? Hadislere gerek var mı?
İslam literatüründe Peygamberimizin sözleri, fiil ve davranışları ve onayladığı şeylere “ hadis” denir. Allah, Kur’an’ı her konuda insanlara aydınlatan, anlaşmazlık durumlarında aralarını bulan, onlara yol gösteren sevgili peygamberimize gönderdi. sonra ondan, gönderdiği mesajları insanlara ulaştırmasını, yani tebliğ etmesini istedi. Dolayısıyla
"Müslümanlar ayin türünden veya simgesel bir yaklaşım geliştirmelidirler:
'Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yararlı şeylerle denizlerde süzülen gemilerde, Allah'ın gökten indirip yeri ölümünden sonra dirilttiği suda, her türlü canlıyı orada yaymasında, rüzgarları ve yerle gök arasında emre amade duran bulutları döndürmesinde, düşünen kimseler için deliller vardır.'
Kuran, sürekli olarak Tanrı'nın "mesaj"lannın ve "işaret"lerinin anlaşılması için akıl gerektiğini vurgular. Müslümanlar kendi mantıklarından feragat etmemeli fakat dünyayı merak ve dikkatle incelemelidirler."
Ali Erbaş'ın babasına dayanarak anlattığı tabii ki palavraydı. FETÖ'cüler de tıpkı Erbaş gibi Kuran'ın Cumhuriyet döneminde yasaklandığı yalanını uydurdular. Kuran ne Cumhuriyet döneminde, ne öncesinde, ne sonrasında bu topraklarda hiç yasaklanmadı. Keza, Atatürk'ün Kuran'ın doğru
anlaşılması için yaptırdığı tefsirler halen kütüphanelerde duruyor.
Ancak yasaklanma palavrasına hem Ali Erbaş'ın hem de eski dostu FETÖ'cülerin sarılması sürpriz değildi.
Kur'an-ı Kerim'le amel edilebilmesi anlaşılmasına, anlaşılması da Sünnet'in varlığına bağlı olduğuna göre Kur'an'ın "mübeyyini" olan Sünnet'in de Kur'an bağlamında korunması gerekir.
Yunanca'daki "basanos" sözcüğü "denektaşı" anlamına gelir. Bir altının gerçek olup olmadığının anlaşılması için söz konusu altın bu siyah taşa değdirilir, "denemeye" tabi tutulan altının bıraktığı ize bakılarak sonuca varılır. Sokrates'in basanos rolü de aynı şekilde ona kendisiyle ilişki kuran ve denemeye tâbi tutulan kişilerin bios'larıyla logos'ları arasındaki ilişkinin gerçek doğasını belirleme şansını verir.
Kur'an-ı Kerim'le amel edilebilmesi anlaşılmasına, anlaşılması da Sünnet'in varlığına bağlı olduğuna göre Kur'an'ın "mübeyyini" olan Sünnet'in de Kur'an bağlamında korunması gerekir.