Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kahretsin! Bu acı verici. Yaşam tarafından kurban edilmek yeterince kötü; kendini yalan söylerken ve aldatırken izlemek ise daha da kötü.
Sayfa 150Kitabı okudu
Aztekler, köken olarak, 13. yüzyılın ortalarında Meksika Vadisine ulaşmış, sınırlı tarım bilgisine sahip avcı-toplayıcı bir halktı. Bölge, (...) Teotihuacan ve Maya uygarlıklarının mirasçısı olan ve Aztekleri egemenlikleri altına alarak onlara işlemek üzere en verimsiz toprakları bırakan birkaç şehir devleti tarafından zaten işgal edilmişti. Bununla birlikte Aztekler uzun süre boyunduruk altında kalmadılar. Ürünlerinin miktarını muazzam bir şekilde artırmalarına olanak veren teknolojik bir atılım -göller üzerindeki yapay adalarda (chinampas) tarım- yapmışlardı ve entansif tarıma geçilmesini, toplumun geri kalan kısmını zorla çalıştıran aristokratik bir sınıfın ortaya çıkması izlemişti. Bu aristokrasi, yalnızca Aztek alt sınıflarını sömürmekle tatmin olmuyordu. Kısa süre sonra Meksika Vadisi'nin egemenliğini ele geçirmek için öteki şehir devletleriyle savaşmaya başladı ve sonra da güneye, bugün Guatemala olan bölgeye yayılan bir imparatorluk kurmaya girişti. Yeni militarist yönetici sınıfın ortaya çıkışına askeri bir ideolojinin gelişmesi eşlik etti. Bu ideoloji, şiddet yolunda ölenlere ebedî bir hayat sunan ama günlük yolculuğunu sürdürebilmesi için sürekli insan kanıyla beslenmesi gereken, Azteklerin eski kabile tanrısı, Huitzilopochtli'ye, arı kuşuna, tapınma esasına dayanıyordu. Bu dinin ana törenlerinden biri savaş esirlerinin kurban edilmesiydi ve tabi olan halklar Azteklere, maddi haracın yanı sıra kurban edilmek üzere bir- kaç kadın ve çocuk vermek zorundaydılar.
Sayfa 170Kitabı okudu
Reklam
"Ha bir ayıya karşı durmuşum, ha bir zırdeliye laf anlatmaya çalışmışım, aynı şeydi. Tek yapabileceğim şey, bir pencereye koşmak ve kurban edilmek istenene, kendisini bekleyen sonu haber vermekti."
Sayfa 214 - Can yayınlarıKitabı okuyor
Bazı değişmez entropiler ve yaratılar, içsel döngülerimizin birer parçasıdır. Bunlarla eşzamanlı bir şekilde hareket etmemiz gerekir. Kalbin odacıklarının dolması, boşalması ve tekrar dolması gibi, bu Hayat/Ölüm/Hayat döngüsü tarafindan kurban edilmek yerine, onun ritmini "öğrenmeyi öğreniriz". Bunu ip atlamaya benzetebiliriz: Ritim zaten vardır; ritmi tutturana kadar öne ve arkaya doğru salınırsınız. Sonra ipe doğru atlarsınız. Bu iş böyle yapılır. Artık bir düşlem olmaktan çıkıp gerçeklik kazanmıştır.
Sabredenler Alayı
Ey azmi zayıf olan yolcu! Yol uzundur. Adem bu yolda yoruldu. Nuh bu yolda mücadele etti. İbrahim bu yolda ateşe atıldı. İsmail bu yolda kurban edilmek için yere yatırıldı. Zekeriya bu yolda testere ile kesildi. Yahya bu yolda boğazlandı. Eyyub bu yolda sıkıntılara katlandı. Davud'un ağlaması bu yolda kat kat arttı. Allah'ın elçisi Muhammed bu yolda sihirbazlık ve delilikle itham edildi. Dişi kırıldı, başı ve yüzü yarıldı. Ashâbından Ömer b. el-Hattab, Osman, Ali, torunlarından Hz. Hüseyin, Saîd b. Cübeyr bu yolda işkence gördüler. Açıktır ki nihayetinde sabırdan başka çıkar yol yoktur.
Sayfa 243
Bibin qurbana Kurdan
"Kürdlerin, Ermenilerin, Süryanilerin, Türkmenlerin, Ezidi Kürdlerin ve farklı inanç ve gurupların özgürce kendilerini yöne­timde ve hayatın her alanında temsiliyetinin sağlanacağı özgür, demokratik bir Kürdistan'ın doğmasını ve bölgede örnek bir model olmasını engellemek için DAİŞ projesi hayata geçirildi. Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve bazı bölge devletleri tarafından desteklenen DAİŞ çeteleri aracılığıyla kurban bayramında Kürdler kurban edilmek istenmiştir."
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Cehaletle uğraşmak her dönem için zor olmuştur. Yüzyıllardır süregelen ve değişmeyen geleneklerimiz, kurallarımız, toplumsal baskılarımız.. Bu kitabı okuduğunuzda sorgulanması bile söz konusu olmayan gerçeklerin vahşetine tanık olacaksınız. Göçebe bir yaşam süren Somalili bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Waris, kızların sünnet edilmesi gibi geleneklerin hâlâ uygulanmakta olduğu bir yerde özgürlüğüne kavuşmak için ailesini terk ediyor. Bu karara varmasının birçok etken sebebi var tabii ki. Çocukken yaşadığı tecavüz ve tacizler, 12 yaşında yaşlı bir adamla evlendirilmeye çalışılması, paslı bir jiletle cinsel organının sünnet adı altında dayanılmaz bir işkence yöntemi ile kesilip dikilmesi. Peki neden, bunların hepsi ne için? Bir kadının yaşamsal varoluşu, yeri, amacı, anlamı bu akılalmaz sisteme kurban edilmek mi? Bu geleneğin hâlâ bazı yerlerde devam etmesi de cabası. Okurken yüzümü ekşittiğim, rahatsızlık duyduğum birçok yer oldu ama okumama engel olmadı. Size de engel olmasın. Mutlaka okunması gereken bir eser. Kitabın ayrıca film ve belgeseli de var, izlemek isteyenlere duyurulur. Okuyacaklara şimdiden sabırlı okumalar diliyorum.
Çöl Çiçeği
Çöl ÇiçeğiWaris Dirie · Bilge Kültür Sanat Yayınları · 20142,879 okunma
Ölmek bir şey değildi.Bu ölümlerde gururdan şerefe kadar insanı saran bir mükâfat vardı.Fakat insan önce ölmesini bilmeliydi.Ölmek kurban edilmek,kurban olmak değildi.Hele kurban etmek hiç olmamalıydı.İşte bunlar günahtı.
Sayfa 162Kitabı okudu
“Ölmek bir şey değildi. Bu ölümlerde gururdan şerefe kadar insanı saran bir mükâfat vardı. Fakat insan önce ölmesini bilmeliydi. Ölmek kurban edilmek, kurban olmak değildi. Hele kurban etmek, hiç olmamalıydı.”
Çanakkale Boğazı
Klasik mitolojide, kanatlı koçun altın postu. Kral Athamas’ın kızı Helle ile oğlu Phrixus, sahte bir kâhinin sözleri üzerine kurban edilmek üzereyken, Tanrı Hermes’in gönderdiği kanatlı altın koça binerek son anda kaçmayı başarırlar. Ancak Helle koçun sırtından düşerek boğulur. O günden sonra, boğulduğu yere “Hellespont” (Çanakkale Boğazı) denir.
Sayfa 23
Reklam
Zorba; kurbanın kendini diğerlerinden aşağıda, çaresiz ve kontrolden çıkmış hissettiği için sağa sola saldıran yönüdür. Zorba, bu korkuyu öfkeye çevirir, kendi sorunları yüzünden herkesi ve her şeyi suçlar. Kendi sorumluluğunu kendisi üstlenmek yerine onları sürekli başkalarına verir. Sonrasındaysa istismar edildiğini düşünerek etrafına öfkeyle saldırır. İstismar edilmek veya kurban yerine konmak aslında tam olarak onun diğer insanlara yaptığı şeydir ve kendisine bunu yapmaları için diğer insanları bilinçaltında teşvik ediyordur. "Vursana bana" yazan sweatshirtü giymiş gibidir zorba.
"seni, o kutsal ökseotunu takmak, fasulye kralı olmak, sevgili tarım tanrıçasına kurban edilmek üzere geri yollardım. ama onun yerine, şu anda kendi içinden esen bu garip rüzgara uyup yola koyulman, gitmen için teşvik edeceğim seni. o rüzgar seni nereye götürürse, oraya kadar git." "ama ne tarafa gideyim?" "o artık rüzgarla senin aranda. sen herhalde bir tür ölümsüzlük arıyorsun. o konuda sana yardım edemem. benim yaşadığım yerlerde ölüm bir yoldaştır. insan dostuyla, yoldaşıyla kavga etmez. eğer ölüme karşı gücü olan ustaları bulmak istiyorsan, doğunun ta ötelerine gitmeni öneririm. "hellas'a kadar mı?" "hellas'tan çok uzağa." "mısır'a mı öyleyse?" "mısır'a kadar olan yolun üç katı kadar gitmen gerek senin." "mısır'dan üç kat öteye mi? beni kandırmaya mı çalışıyorsun? dünyanın kenarından düşerim o zaman." şaman katıla katıla güldü. "Alobar! dünyanın kenarı yoktur."
Yaşam tarafından kurban edilmek yeterince kötü; kendini yalan söylerken ve aldatırken izlemek daha da kötü.
Sayfa 150Kitabı okudu
445 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.