Bunun için mi sıkılıyor,uykusu kaçıyordu ? 'Gökçen senin neyin ' diye kendi kendine sordu. Hiç...Yabancı bir kız,bir çoban kızı...Bu bunalma Gökçen için olamazdı. Deli Kurt gönlünün içinden fışkıran ateşi söndürmeye çalışarak bir sebep bulmaya uğraşıyordu. Acaba kızın gözlerini görmeden döneceği için mi üzgündü ? Gözlerinin önünden hep Yassı Tepe geçiyordu. Yeşillikle koyunlar...Tadına doyum olmayan o kaval sesi...Sonra Gökçen'in sorusu : 'Neden geç kaldın ?'
Sonradan. Altı ay boyunca bu ana kız ona kendi çocukları gibi baktılar, bakmaya da devam edeceklerdi muhtemelen. Ama sonra bir eşkıya çetesi gelip evlerini talan etti. Bölgedeki bütün Türk ve Kürt ve Zaza köylerini yağmaladılar. O hengâmede Ermeni kızı bulmaları uzun sürmedi. Anneyle kızın yalvarmalarına rağmen Şuşan’ı onlardan kopardılar. ‘On iki yaşın altındaki bütün Ermeni yetimlerin memleketteki yetimhanelere teslim edilmesi için emir çıktı’ demişti birileri ya, karşılığında para koparmayı umdular. Velhasıl Şuşan Halep’teki bir yetimhanede buldu kendini, ama çok geçmeden orada yer olmadığı için İstanbul’daki bir okula gönderildi.
Reklam
Merdivenin üst basamağına ulaştığında ,tam da kızı az kalsın öldürüp sonra da kurtardığı noktada,donup kaldı . Ona kal deme arzusu kurt gibi içini kemiriyordu.
avluya çıkarken sendeliyordum, keyiften yüzü ışıl ışıl olmuş şefim hedvicka adındaki bir satıcı kızı tartıyordu, ah, o, iş üstündeydi! ben nasıl kitaplara düşkünsem şef de kızlara düşkündü, hepsini aynı şekilde tartıyordu: önce kağıtlarıyla, sonra da tek başlarına; sonra ağırlıklarını küçük bir deftere kaydediyordu, çevresindeki hiçbir şeyi görmeden kızlarla gülüp şakalaşıyordu, tartının üzerinde fotoğraflarını çekmek istercesine hazırlıyordu onları; her seferinde, sarılıp memelerini ellerken berkel tartıları konusundaki ayrıntıları anlatıyordu; ibrenin işleyişini gösterirken, tıpkı bugün hedvicka'ya yaptıgı gibi kızların arkasına geçiveriyor, elleriyle kalçalarını sarıyor, yüzünü saçlarına gömüp aç kurt gibi kokusunu içine çekiyordu... ne sevinç çığlıkları, ne iltifatlar; son tartma işleminden beri hedvicka şişmanlamamıştı! şef iki eliyle kızın tartıdan inmesine yardım ediyor, küçük bağırışlarla belini kavrıyor... hoop, burnunu memelerin arasına sokuyordu. sonra tartılma sırası ona geliyordu, kişniyor, gencecik bir dişi geyik görmüş ihtiyar bir geyik gibi böğürüyordu; hedvicka da onun ağırlığını, hiçbir yere açılmayan bir kapının yan tarafına yazıyordu.
Sayfa 79
Geçtiğimiz günlerde televizyonda küçük bir ilköğretim öğrencisi Kürt kızı vardı. "Okuyup vatanıma milletime hayırlı bir insan olacağım" diyordu. O Kürt kızı bu bayrağı, bu vatanı hepimiz kadar hak ediyor. Bir çocuk, bir insan, bu bayrağı, bu vatanı böyle severken sen onu yıllar sonra kaybediyorsan, onu yetiştirmeyen, hak ettiği sevgiyi, bilgiyi vermeyen herkesin sorumluluğu vardır. O genci sen sahiplenmezsen başkası sahiplenir.
Genç bir çoban, kopuzunu dizine koyarak hafif hafif çalmaya başladı. Gecenin sessizliğinde kopuzun her nağmesi kayadan kayaya vurarak perde perde uzuyordu. Göcenoğlu yavaş yavaş coştu. Söylemeye başladı: Hey, bre hey Şeytan Dağı! Kayaların ses mi verir? Bir kez konsa beğ otağı Dert mi olur, süs mü verir? Yürekleri yandırana, Altın kopuz
Reklam
571 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.