Varoluşun, saçma derecesindeki bir parçasıyız!
Varoluş mu saçma varoluşumuz mu?
Neden varız bunca saçmalıkta?
Varoluşçu edebiyatın en önemli isimlerinden olan sevgili Camus, yine apayrı bir sorguya sürüklüyor bizi; sürüklüyor, götürmüyor, sürüklüyor bildiğiniz. Saçınızdan tutup da kocaman bir vebanın içine doğru hem de!
Umut, sevgi, acı, kötülük ve en önemlisi inanç... yani iyi ve kötü tüm Insanları ortak bir duygu çatısı altında bu duygulardan hangisi içinde sonsuza kadar bir arada tutabiliriz, işte bunun cevabını veriyor!
Ben hayatımı hep iyiliğe ve güzelliğe adamışım ama sense hep kötülüğe ve yıkıma!
Ben, en başta çocukların ve tüm insanlığın yaşamı hak ettiğini savunurken sense öte yandan kaosa, savaşa ve ölüme doğru dört nala koşarken seninle ortak neyi paylaşabiliriz?
Cevap: "korku"
Bir daha eskisi gibi olamama korkusu; kendi kabuğuna sıkışıp "yapayalnız", sessiz ve çaresizce ölme korkusu!
Işte bu korku kimseyi kimseden ayıramıyor!
Camus, varoluşumuzun en temel sorgusunun bu noktada başladığını anlatıyor; bir daha varolamayacağımızı düşündüğümüz yerde ve zamanda!
Bir "Veba'nın pençesinde!"
Kaçın, kurtarın kendinizi, size de bulaşmadan çünkü bir daha hiçbir şey eskisi gibi olamayacak!