Öncelikle bu iletiyi okumaya başladıysanız sizi tebrik ederim, birisinin içinden gelen hisleri okumak üzeresiniz ama iletiyi okuyup bitirdiğiniz zaman bu sizi hiç ama hiç bilgi katmayacaktır. Sadece kişisel hislerimdir :D
Küçüklüğümden beri kitap okurum ama her gün kitap okumazdım. Mesela derdim "canım kitap okumak istiyor." diye
Dikkat spoiler çıkabilir.
Ece Ayhan okursanız, kalebent neymiş diye internete göz gezdirir önce anlamına sonra ekşi sözlüğe bakarsınız. Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın bir kalebent olduğunu da ekşiden öğrenirsiniz. Aa ne ilginçmiş der duygusal öğrenme yaşarsınız. Yani ki, Ece Ayhan genel kültürün ta kendisidir.
Anlaşılmayı hedeflemeyen, okuru
İçerisi mis gibi kitap kokuyor. Duvarlar dolusu kitap var, bir sürü şey öğreneceğim... üstelik oraya gelenler kafalı insanlar. Bu da çok hoşuma gidiyor.
"Beni dinlemeye gelenler arasında çok yaşlı, bembeyaz sakallı bir dede oturuyordu ön sırada. Evinden yaşlılık ve hastalık nedeniyle hiç çıkmazmış. İstanbullu bir yazarın geleceğini duyunca, torunlarının kolunda bin bir zorlukla gelmiş kütüphaneye. Konuşmam bitince söz aldı. Aslında beni değil, benim şahsımda Osmanlıları selamlamak istiyordu. Siz bizi bırakıp gittikten sonra, bu topraklarda huzur kalmadı, derken gözlerinden yaşlar
süzülüyordu. Yanına gittim, oturduğu koltuğun önünde diz çöktüm, elini öpüp başıma koydum ve duygulanmak bulaşıcı olduğundan, ben de ağlamaya başladım..."
Kütüphaneye ne zaman adımımı atsam yeni gelenler rafının ön bölümlerinde bu kitap bana göz kırpıyor. Sanki birisi bilerek oraya bu kitabı koymuş ve ilkin benim okumamı istiyor gibi geldi uzun süre. Geçen hafta küçük bir okuma grubu kuralım ve okuduğumuz kitaplar, izlediğimiz filmler üstüne bol demli çaylar eşliğinde sohbet edelim önerisinde
Uyarı : Bu inceleme eser hakkında bilgi içermektedir.
Bölüm 1 -Eserin Yazılma Süreci-
1876 Amerikası’nda doğan London,babası tarafından kabullenilmeyip adeta 1-0 geriden başlıyor Sheakespeare’in ifadesiyle hayat denen bu oyuna.Hem çalışıp hem de okurken işler daha da kötüleşince 13 yaşında okulu bırakmak zorunda kalıyor.Sonrası ise aklınıza
Kitabı lise yıllarında okudum ve hayatımı değiştirdi. Tesadüfen okul kütüphanemizde yırtık eski bir basılmı mevcuttu. O zamanlar günlük ve biyografiler oldukça ilgimi çektiği için kitabi kapağına göre yargılamadan görür görmez alıp okumuştum. Gerçek bir günlük olduğunu bilmiyordum. Herşeyin kurgu olduğunu düşündüğünüzde olay size o kadar acı
✒ Victoria dönemi, 1800'lü yılların İngiltere'sinde kadınların tek başına kütüphaneye girebilmesi için bile, bir erkekten izin kağıdı alması gerekiyordu. Kitapta, kadınların düşüncelerini dahi dile getirmeye çekindiği, toplumsal baskı altında kalarak kendileri gibi olamadıkları bir dönemde, evinden hiç çıkmadan, tekdüze kalmış bir hayat içinde
Selam. Kütüphaneye gittiğimde aklımda bir şiir kitabı yoktu bu sefer. İlgimi çeken, daha önce merak ettiğim bir şair'in kitabını seçmek istemiştim. Ve karşıma Zarifoğlu'nun Yedi Güzel Adam şiiri çıktı.
Anlam bakımından beni zorlayan şiir kitaplarından biriydi. Sanırım benim için doğru bir şiir kitabı değildi. Ya da doğru zaman değildi. Biraz
𝕲𝖚𝖟𝖊𝖑 𝖐ı𝖟𝖑𝖆𝖗ı 𝖍𝖊𝖗𝖐𝖊𝖘 𝖘𝖊𝖛𝖊𝖗 𝖘𝖊𝖛𝖌𝖎𝖑𝖎 𝖐𝖆𝖗𝖆𝖓𝖑ı𝖐 𝖆𝖒𝖆 𝖌𝖚𝖟𝖊𝖑 𝖐𝖆𝖑𝖕𝖑𝖊𝖗𝖎 𝖎𝖓𝖈𝖎𝖙𝖎𝖗𝖑𝖊𝖗.
"Saklambaç", N. G. Kabal'dan okuduğum 2. kitap oldu. İlki "Gecenin Hikayesi Aylema"ydı (umarım adını doğru demişimdir). Ve ben kitap ne kadar akıcı olsa da ne karakterlerle bağ kurabilmiş ne anlatımı ne de konuyu sevebilmiştim. Yine de yazarın