Tesadüf, birisinin bahtına çıkandır; lehine veya aleyhi­ne, nereden, nasıl gelirse gelsin. Eski çağlar, her iki ihtima­li de hesaba katacak kadar temkinliydiler, çünkü tesadüfle­rin daima lehte olması söz konusu değildir. Aleyhte tesadüf­lerin olasılığı önlemlerle azaltılabilir ama tamamen ortadan kaldırılamaz. Almancada Ortaçağ’m gelücke’sinden türeyen “Glück” [mutluluk] kelimesi, başlangıçta bir meselenin tesa­ düfen olumlu veya olumsuz anlamda sonuca bağlanmasını tanımlıyordu. Daha eski kültürlerde talihin tesadüfiliğine bu ikili anlamıyla bir tanrıça olarak hürmet edilir ve ondan kor­kulurdu. Böyle­likle insanlar her iki durumu da tanrısal bir kaynağa dayan­dırır ve her ikisini de tevekkülle kabullenirlerdi. Modern insanlarsa yalnızca lehteki tesadüfü talih olarak kabul ederler. Mutlu tesadüf kapıyı çalmazsa, bu onları kız­dırır, hayal kırıklığı yaratır ve bir mutsuzluk sebebidir.
İnşaAllah son perde Kadir amcam
Dünyâ tarihi, milletlerin nâil oldukları saâdet ve meserretlerden ziyâde felâket ve mazarratlarla doludur. Lâkin hiçbir milletin mâruz kaldığı felâket Filistin Müslümanları'nın mâruz kaldığı felâket gibi yüzyıla yakın bir müddetle devam etmiş değildir. Üstelik henüz lehte veya aleyhte perde kapanıp bu çatışmaya bir son nokta konmamış olduğundan daha ne kadar devam edeceği de belli değildir.
Reklam
İki tür bilinemezciliği birbirinden ayırt ederek başlayacağım. Pratikte Geçici Bilinemezcilik (PGB) isimli lehte veya aleyhte gerçekte kesin bir yanıtın olduğu, ancak bu yanıta ulaşmak için yeterli kanıtımızın olmadığı, (ya da kanıtı anlamadığımız ya da incelemeye yeni başladığımız, vs.) şeklindeki mantığa sahip olan haklı bir tarafsızlık durumudur. PGB, Permiyen yok oluşu karşısında mantıklı bir duruş olacaktır: Şu an ne olduğunu bilmesek de orada bir gün öğrenmeyi umduğumuz bir gerçek vardır. Ancak son derece kaçınılmaz bir tarafsızlık türü daha vardır ve onu Prensipte Kalıcı Bilinemezcilik (PKB) diye adlandıracağım. Bilinemezciliğin PKB türü, ne kadar çok kanıt toplarsak toplayalım asla cevaplanamayacak olan sorular için uygundur çünkü burada kanıt fikrinin kendisi anlamsızdır. Soru başka bir düzlem ya da boyuttadır ve kanıtın ulaşabileceği alanların dışındadır. Bir örnek, kırmızıyı benim gibi görüp görmediğinizi sorgulayan bayat felsefe sorusu olabilir.
Sayfa 76 - Bölüm 2 - Tanrı Varsayımı, Bilinemezciliğin YetersizliğiKitabı okudu
Hiçbir milletin mâruz kaldığı felâket Filistin Müslümanları'nın maruz kaldığı felâket gibi yüzyıla yakın bir müddetle devam etmiş değildir. Üstelik henüz lehte veya aleyhte perde kapanıp bu çatışmaya bir son nokta konmamış olduğundan daha ne kadar devam edeceği de belli değildir.
Lehte veya aleyhte hangi esere bakarsanız bakınız, Sultan 2.Abdülhamid, doğuştan "vehhâm" yani çok vehimli gösterilir. Bu hükmün -aşağı yukarı- hiçbir istisnâsı yok gibidir. Halbuki doğru olan, içinde bulunduğu şartların onu aşırı tedbirli ve şüpheci yapmış olduğu keyfiyetidir. "Şüphe, basiretin ilk şartıdır." düsturu ile hareket ettiği söylenebilir.
Sayfa 113Kitabı okudu
Lütfen beni lehte veya aleyhte bir yargıya varmadan, herhangi bir çıkarımda bulunmadan dinleyin. Önyargısız, peşin hükümsüz dinleyin, çünkü zaten asırlardır sözlerle, düşüncelerle, ideolojilerle bu oyunu oynadık ve bu bizi hiçbir yere götürmedi. Hala acı çekiyoruz, hala kargaşa içindeyiz, hala haz içermeyen bir mutluluğu arıyoruz.
Reklam
85 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.