Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çeyrek Asır Sonra Halkın Dostları Bir Arada (Düşler dergisi, sayı 10)
“Çeyrek Asır Sonra Halkın Dostları” birarada... ATAOL BEHRAMOĞLU - İSMET ÖZEL Yöneten: İrfan Çiftçi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Daşkanlığı'nca Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezinde düzenlenen “Şiir Patikası” toplantısında İrfan Çiftçi'nin yönettiği “Çeyrek Asır Sonra Halkın Dostları “ konulu bir söyleşi
Reklam
Yetişir, ya bir son vereyim deli dolu sözlerime ya da bırak yaşayayım gönlümün o hep karanlık ve yangın gecesinde.
Sayfa 106 - KırmızıKitabı okudu
Gümüş iğnelerin kanımı morarttı, düş içime kanıma doldurdu kötü otları. Suç bende değil, suç toprakta, göğüslerinden ve saçının örgüsünden yayılan hele şu koku var ya.
Kim babanı bana getirebilir? Ya kardeşini? Sonra hapishane var işin içinde. Hapishane ne demek? Sigara içerler, yemek yerler, çalgı çalarlar orada! Benim ölülerim ise üstleri otlarla kaplı sessiz sedasız öylece oradalar; iki dal sardunya gibi iki yiğit yatıyor. Onların katilleri, hapishanede elense yaparak dağları seyrediyorlar ...
İnsan vücudunu kesebilen her şeye lanet olsun. Babasından miras kalan zeytinliklerine ya da bağlarına giden yakışıklı erkek ağzında çiçek taşısa ne olur sanki ...
Reklam
Alfonsina Storni
29 Mayıs 1892 yılında, İsviçre'nin Capriasca kasabasında, İtalyan-İsviçreli bir anne babadan dünyaya geldi. Aile 1896 yılında Arjantin'e taşınıp bira üreticiliğine başladı. 1900 yılında işlerin kötü gitmesi nedeniyle baba bunalıma girdi ve kendini alkole verdi. Storni 12 yaşında çalışma hayatına atılmak zorunda kaldı. Bir fabrikaya
Medakitap Yayınları, Ankara, 2016.Kitabı okudu
GENÇ ŞAİRLERE ÖĞÜTLER
Bu çalışmanın değişik yerlerinde Joachim du Bellay, Nerval, Charles Baudelaire ve Mayakovski gibi dört önemli şair ve kuramcının genç şairlere öğütleri yer aldı. Onları bir araya toplamakta yarar var. Bunlara, Dağlarca'nın öğütlerini ve gerek şair, gerek şiir araştırmacısı olarak elli yıla yakın bir süre şiir üstüne çalıştığım için, kendi
Sayfa 633
Gökte neden o kadar yıldız görüyorsun? Ya bu soğuk eller kimin elleri? Gün batımlarında görüyorum kendimi.
Su, nereye gidersin? Güler giderim ırmakla denizin kıyılarına. Deniz, nereye gidersin? Ararım suyu tırmanıp dinleneceğim pınarı. Kavak, ya sen ne edersin? Hiçbir şey demem sana. Ben... titrerim i Ne istesem, ne istemesem ben ırmaktan, denizden? (Durur doruğunda kavağın yönü belirsiz dört kuş.)
Reklam
Gerçi istedikleri ya da umdukları herhangi bir şey ele geçirememişlerdi. Kitapları da kullanamazlardı. Zavallı Dostoyevski, Hemingway, Neruda, Lorca, Arif ve diğerleri böyle acı maceraları yaşamışlardı önceden. Artık böyle maceralara alışmışlardı.
Sayfa 56 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
İspanya İç Savaşı- Federico Garcia Lorca
İspanyada içsavaş bütün hızıyla devam ediyordu. 24 Haziran 1936'da, İspanya hükümeti bütün dünyaya seslenmiş ve yardım istemişti. Dünya, İspanyada yaşananlara gözlerini kapatmış gibiydi. Nâzım, Orhan Selim takma adıyla yazdığı Akşam'da, İspanya'ya dair iç parçalayan duruma dikkat çekti. "ispanyada irtica, çoluk çocuk, kadın erkek, şehir ve köy bütün bir emekçi İspanyol halkının kan ve ateş içinde ezmeye çalışırken. Burhan Belge, Sadri Ertem ve Nâzım gibi birkaç aydın kalemin** dışında, İspanya'da olup bitenlere kimsenin başını çevirip baktığı bile yoktu. 19 Ağustos tarihinde, ünlü Ispanyol yazar Lorca'nın, *** milliyetçiler tarafindan mahkeme edilmeye lüzum görülmeden Granadada kurşuna dizilmesi de Nâzım ve arkadaşları dışında kimsenin umurunda olmadı. * 26 Temmuz 1936, Akşam ** Burhan Belge, Ulus gazetesinde 9 Ağustos'ta "Ispanya Faciası", 11 Kasım'da "Madrid Önünde" başlıklı yazılar kaleme aldı. Sadri Ertem ise Kurun'da 1 Ekimde "Madrid Düşerse"'yi yazdı. *** Federico García Lorca 1898 -1936 ylları arasında yaşadı. Şair, oyun yazarı, ressam, piyanist ve bestecidir.
Sayfa 301Kitabı okudu
Babanı ya da kardeşini kimse bana geri getirebilir mi? Hapishaneymiş! Nedir hapishane? Tıkınırlar, sigaralarını tüttürürler, çalgılarını çalarlar! Peki ya benim ölülerim, ot bitti üstlerinde, konuşamazlar, çürüyüp gittiler bile; iki erkek, iki karanfil gibi... Katillerse, hapiste, canlı, dağlara bakıyorlar...
Karına karşı şefkatli olmaya çalış; bir kendini beğenmişliğini ya da yabaniliğini görecek olursan, biraz acıtarak sev, fazla sıkı sarıl veya hafifçe ısır, sonra da şefkatle öp. Sana kızmasın ama erkeğin, efendinin, hükmedenin sen olduğunu hissetsin.
562 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.