"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Hiç yaşamamışlar gibi göçüp gitti onlar aramızdan...
#Baba tut elimi
Bu cehennemden kurtar beni
Sıkışıp kaldığım yer belli mi?
Sesim sana geldi mi?
Baba tut elimi
Nefesim tükenmeden kurtar beni...
Ölüm ve Yaşam...Bu ikili birbirine pamuk ipliğiyle bağlı değil mi? Deprem onları bir kaç dakikada bizlerden koparıp aldı...Anneler, babalar, nineler,
Bir pencere açıldı,
Fakat;
Bu bir rüya dedim..
Çünkü benim hiç pencerem olmadı!
Ve de görebileceğim bir rüyam,
Tek bildiğim bir kabustu..
Yine uyuya kaldım,
Hepsi bu..!
İbrahim Çekin
Birçok şeyi anlamadığım gibi
Kendimi de anlamadım aslında.
Çürüyordu saçlarımız oysa
Biz döküldüğünü sanırken
Eskiyordu organlarımız birer birer
Ölüyorum ölüyorsun ölüyor.
Şimdiki zaman çekiminde ölemiyor da insan.
Oysa yaşadığımızı sanırken
Sokaklarda tabutsuz bizdik dolaşan.
Karamsarlık ve umutsuzluk
Boğarken içimizdeki
Uyuduğunuzda rüyadan uyanmak isteyipte uyanamadığınız oldu mu hiç? Bu nasıl bir kabustu ya böyle 🤯 Rüyadasın bir de rüyada rüyadasın uyana bildim sonunda ya çok şükür 😀
"Büyük kalabalıkların ortasında, insan denilen sosyal mahluk kendi.. kendi iç dünyasının mahbusu hâlinde, şifasız bir yalnızlığa mahkûm. Anlatabiliyor muyum?"
... büyük kalabalıkların ortasında, insan denilen sosyal mahlûk..., kendi iç dünyasının mahbusu halinde, şifasız bir yalnızlığa mahkûm. Anlatabiliyor muyum?
Hadi öldün diyelim
Sonra ne olacak
Bir sürü sivri akıllı
Başına toplanacak
Her kafadan başka bir ses
Kimi bayılır, kimi ağlar
Daha bin türlü tören
Rahat yok mezara kadar
Ölüm dediğin işte böyle
Baştanbaşa rezillik
Tabutçu, mezarcı, imam
Evlere şenlik
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
Yalnızız romanında iki anlatıcının varlığı söz konusudur. Bunlar: 1. ve 3. anlatıcı bakış açısıdır. Romanda genel olarak 3. şahıs anlatıcı hakimdir. Ancak yazar bazı bölümlerde tarafsızlığını ortaya
Yalnızız, Peyami Safa'nın okuduğum üçüncü kitabı. İçlerinde en çok beğendiğim ise Peyami Safa'nın ustalık eseri olan bu kitap oldu.
Kitapta eski Türkçe kelimeler fazla ama bu kesinlikle akıcılığını bozmuyor. Birkaç kelimeyi bilmeseniz dahi cümleyi anlıyorsunuz. Betimlemeler o kadar güzeldi ki ortamı, olayları sanki oradaymış gibi hissettim. Çoğu
17 AĞUSTOS 1999 MARMARA DEPREMİ
O gece benim için bir kabustu. Aniden sallanmaya başladı her yer. O duvardaki kiremit sesleri,çıtırtılar gittikçe yükselmesi,dünyanın sonu geldi dedim.
Yakından,uzaktan ağlama sesleri,çığlıklar geliyordu. İçimi ürpertiyordu,yüreğimi acıtıyordu. O gece kimselere ulaşılamıyor,sadece televizyonda seyrediyorduk, olanı biteni,faciya’yı ve üzüntüleri.
Gökyüzüne doğru yükselen o loş ateş,denizin ayrılmasıyla birlikte kaybolan askeri gemi,insanların evsiz yutsuz kalması beni çok üzüyor. İnsanlar ne yapabilirler bundan sonra.
Düşünemiyorlar bile.
Sadece koca bir hiç.
Çok zor günler yaşandı gerçekten. Unutulmayacak hafızalardan silinmeyecek bir ‘ 17 Ağustos ‘ depremi yaşadık. Ama o deprem bizde çok büyük bir iz bıraktı.
Onu da siz düşünün artık! ….
SİYAH KURDELE
02/03/2007
01:30
CUMARTESİ
YAZAN: ŞEBNEM ÖRS