Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Doğan Macat
Doğan Macat
@macat
Avukat
Lisans
İzmir
130 kütüphaneci puanı
311 okur puanı
Temmuz 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Kujo, yazarın diğer kitaplarına göre biraz yavan geldi bana. Yazar, gerilim veya korku öğelerinden çok karakterlerin ilişkilerine ve ruh hallerine ağırlık vermiş. Kuduz bir köpeğin saçtığı dehşet ve ondan etkilenen aileleri görüyoruz. Olayları genel olarak hayatlarından memnun olmayan iki kadının bakış açısından takip ediyoruz. Bunlardan birisi yaşadığı küçük yer yüzünden bunalıma girmiş ve kocasını aldatan Donna, diğeri ise kocasıyla ilişkisinden bunalan ve ekonomik olarak kendilerinden daha iyi durumda olan ablasının ailesine özenen Charity. Ortak noktaları ise çocuklarına duydukları sevgi.
Sıkıcı bir kitap değil ama yazarın en iyi kitaplarından da sayılmaz.
Rubaileri okurken oldukça keyif aldım. Hayyam'ın varoluş sorgulamaları, nihilist yaklaşımı, hayatın anlamsızlığına dair vurguları basit ama etkileyici. Kısacık rubailere sığdırdığı dersler, ince fikirler gerçekten okunmaya değer. Yüzlerce yıl önce yazılan bu dörtlükleri okuyunca günümüz insanının hala boğuştuğu sorunların aynı olduğunu görüyorsunuz. Kitap, din öğretilerini bir kenara bırakırsak, birçok insanın içinden çıkamadığı varoluş ve hayatın amacı/amaçsızlığı gibi sorunların yüzlerce belki de binlerce yıldır devam ettiğini bir kez daha göz önüne koyuyor. Çözüm sunuyor mu, pek sunmuyor. Hayyam bu konuların çözümsüzlüğüne dem vurup nükteli bir dille şarabını iç zaten öleceğiz diyor :)
Maalesef hakkında pek bilgi sahibi olmasak da ben Hayyam'ın pek düşünüldüğü gibi şen şakrak birisi olduğunu sanmıyorum. Rubaileri üzerinden yorumlarsak zamanının ötesinde bir bilge olduğu ancak bu bilgeliği -biraz da yazdıklarının aykırılığı sebebiyle- mizahi yolla ortaya sunduğunu görüyoruz. Bu tarzından dolayı ve rubailerde dini alaya alıyor veya çok şarap kelimesi geçiyor diye ciddiye alınmaması ve eleştirilmesi üzücü. Bir Sartre veya Camus hayranlıkla okunurken maalesef kendisine haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Hayyam'ın dili ve tercih ettiği biçim, anlattıklarının değerini düşürmüyor.
Ön yargılardan uzak şekilde okunmasını tavsiye ederim.
Hırsızlar Cumhuriyeti serinin diğer kitaplarından biraz daha farklı ve baktığımızda serinin genel olarak daha farklı bir yöne gideceğinin işareti gibi. Kendisinden önce çıkan iki kitap gibi kendi içinde başlayıp biten bir hikayeye sahipken, aynı zamanda dördüncü kitabın ipuçlarını veriyor ve ana hikaye olmaya yakın bazı olayların da temelini kuruyor. İlk kitaptan sonra ikinci kitap biraz durağan gelmişti bana ama bu kitap ilk kitabı aratmıyor. Okuması keyifli ve heyecanlıydı.
Okur Takip Önerileri
Çoğumuzun bitirince kafasında ikinci kez okunacaklar listesine attığı kitaplar vardır. Semerkant da benim için o kitaplardan biriydi. Tarihle ilgisi olan herkesin ilgilenmeden duramayacağı üç ilgi çekici ve bir o kadar da haklarında bilinmezlikler olan adamın ustaca anlatıldığı bir kitap Semerkant.
Hasan Sabbah, bugün dev oyun şirketlerinin ve
Paulo Coelho'nun oldukça kötü ve para kazanmak için yazılmış kitabı. Elbette çoğu yazar gibi ekonomik kazanç kaygısı gütmesi doğal ama bu kitap sadece o amaçla yazılmış.
Kendisine rahat batan bir kadın - rahat batan diyorum çünkü girdiği bunalımın sebebi olarak mantıklı veya geçerli bir sebep bulamadım kitap boyunca - ve bunun sonucu olarak yaptıklarını ve ardından ulaştığı bilgeliği görüyoruz kitapta. Her şeyinin tam olduğu hayatından sıkılıveren kadınımız kocasını aldatmaya başlayıp hayatında yeni heyecanlar yaratarak alim oluyor. Kitabın başından sonuna kadar bana oldukça sığ gelen karakterin kitabın sonunda bir anda bilgeliğe erişmesi ise hiç inandırıcı gelmiyor. Coelho okuyucuya söylemek istediği 15-20 sayfalık şeyleri sıkıcı ve inandırıcılıktan uzak bir kitap haline getirmiş.
Sonuç olarak her şeye doymuş ve aldatan kadın figürünü kullanıp dikkat çekmeyi amaçlayan, sonunda da kadına bilgece laflar ettirip kitabı tamamlarım diye düşünen bir Coelho kitabı okudum ve hayal kırıklığı yaşadım.
Bu kitabı beğendiğim için değil beğenmediğim için yorumlayacağım ki belki başkalarının da benim gibi yanılmasını engellerim. Kitabı İstanbul'a gittiğimde akşamları okurum diye bir kitapçıda görüp almıştım. İnsan her zaman klasik okuyamıyor ve arada kafa dağıtmak istiyor. Bu kitap da tam o tarz bir kitap gibi göründü gözüme. Çok satanlarda başı
Papini, modern klasikler dizisi sayesinde tanıdığım bir yazar oldu. Yayınevi, 20 yıl arayla yayımlanan iki cildi tek cilt haline getirmiş ve okuyuculara sunmuş. Bahsettiğim seri içinde en sevdiğim kitaplardan oldu. Okunmasını şiddetle tavsiye ederim.
Kitabın ana kişisi olan Gog, yazar tarafından iğrenç ve cahil biri olarak tanımlanıyor. Yazar yarattığı karakterden nefret ediyor veya nefret ettiği kişileri ve düşünceleri bu karakterde topluyor diyebiliriz. Parasal açıdan hiçbir sıkıntısı olmayan ama hayata ve insanlara karşı büyük bir bıkkınlık ve bezginlik içinde olan Gog, zamanın ünlüleriyle görüşüyor, çevresinden insanlarla sohbet ediyor, çeşitli ülkelerdeki ilginç bulduğu yerleri ziyaret ediyor ve bazen de bir konu hakkında kendi düşüncelerini anlatıyor.
Papini'nin fikirleri, icatları inanılmaz derecede hoşuma gitti. Kitaba konu olan o kadar ilginç fikirler ve olaylar var ki aslında bir deneme türü gibi olan kitabı elinizden bırakmadan okumak istiyorsunuz. Yazarın mizahi yönü ve akıcı dili kitabı zevkle okumanızı sağlıyor.
Son söylemek istediğim ise, cahil olduğu sıkça vurgulanan Gog'un bazı olaylara verdiği tepkilerin çoğumuzun aklından geçen şeylerle yakın olması. Gog, bize çok da uzak bir karakter değil.
Farabi'nin İdeal Devlet'i bana göre okuması zor, anlaması daha zor bir eser. Kısa bölümler halinde yazılmış olmasına rağmen dikkatim dağıldığı için bir sayfayı birden fazla okuduğum oldu. Bir İslam aydınının fikirlerini merak ettiğim için okumak istedim ve açıkçası tamamen din temeline dayandırılmış bir eser okuyacağımı düşünmüştüm. Öyle olmadığını okudukça anladım ve daha çok hoşuma gitti. Farabi'nin bakış açısı pek alışkın olduğumuz dindar bakış açısı değil aslında ve bu da neden İslam'ın Altın Çağı'nda yaşamış ünlü filozof ve bilim adamı olarak tanındığını gösteriyor. Özellikle adalet ve dindarlık hakkındaki fikirleri etkileyici. Kısaca söylemek gerekirse okunmasında fayda görüyorum.
Her okurun takip etmesini tavsiye ettiğim modern klasikler dizisinin 100. kitabı: Doktor Moreau'nun Adası. Kitap, döneminin yaratıcı bilim kurgu yazarlarından H. G. Wells'in en ünlü eserlerinden biri.
Doktor Moreau, kendince benimsediği nedenlerle bir yaratma/yeniden şekillendirme sevdasına kapılmış ve hayvanlar üzerinde deneyler yaparak
Deliliğin Dağlarında, okurun odaklanmakta zorlanabileceği bir Lovecraft kitabı. İçinde geçen terimler ve kavramlar okuyucuyu biraz yorabiliyor ve dikkat dağıtabiliyor. Yazarın betimlemelerini çoğu zaman akılda canlandırmak zor ve bu kitapta da aynı zorluk yaşanıyor. Lovecraft, kendi yarattığı ve kült haline gelmiş mitlerden ve efsanelerden bu kitapta da sıkça bahsediyor. Daha önce Lovecraft okumamış olan ve merak edenler varsa ilk başta bunun yerine Cthulhu'nun Çağrısı, Charles Dexter Ward Olayı veya Innsmouth'un Üzerindeki Gölge gibi hikayelerini öneririm.
Görünmeyen, anladığım kadarıyla Paul Auster'ın en iyi romanlarından biri olarak kabul ediliyor ve benim de okuduğum ilk kitabı oldu. Yazarın oldukça akıcı ve sade bir dili var dolayısıyla okuması kolay ve keyifli. Konu itibariyle değerlendirirsek herkese uygun bir içeriği olmadığını söyleyebilirim. Buna rağmen kitapta karşılaşılan çarpık ilişkiler için yeterli ipuçları verilmiş zaten o yüzden önünüze ne çıkacağını bilerek okuyorsunuz. Benim için en ilginç nokta kitabın anlatım yöntemiyle ilgiliydi. Kitap birinci kişi anlatımıyla başlayıp ikinci kişiye ve son olarak da üçüncü kişi anlatımına geçiyor. Genel olarak beğendiğimi söyleyebilirim ama bir şaheser tanımını hak ettiğini de düşünmüyorum. Kitabı bitirince bir yarım kalmışlık hissettim ve bir şeyler daha iyi olabilirdi diye düşündüm. Merak eden varsa yazarla tanışmak için ideal bir kitap olduğunu düşünüyorum.
