''sayın 1k uygulama kullanıcıları tarih alanında okuma yapmayı seviyorsanız, türk tarih kurumunun e mağazasında çok uygun fiyatlara (bence) güzel kitaplar var.'' şeklinde bu sene içerisinde iki defa burada bu konuya dikkat çekmek için ileti yazmıştım;
#201347443
Merhaba değerli 1000kitap okurları. Mesaj kutuma düşen mesajlardan, hazırlanan Nietzsche kronolojisinin (Ayrıca bkz. #50138647) birçok okur için yetersiz kaldığını fark ettim. Gelen istekler üzerine bu ileti ortaya çıktı, birkaç aydın zihne faydalı olursa amacına ulaşmış demektir.
İnsan denen meçhul ise çeşit çeşit.
Ayfer Tunç'un eserlerinin yazılma kronolojisini paylaşmakta faydalı olacağını düşündüm üst üstte okuduğum kitapları sayesinde kendisini daha iyi tanıdığımı düşünerek daha verimli okuma adına paylaşmak istiyorum okuma sırasını.
Hikâye-Anı- Roman- Senaryo
1.Saklı, 1989
2.Kapak Kızı, 1992
3.İkiyüzlü Cinsellik
Türk Edebiyatında ilk kadın romancı olan Fatma Aliye, “hasta adam” olarak nitelendirilen Devlet-i Aliye’nin büyük münevveri Ahmet Cevdet Paşa’nın zihin dünyasında açtı gözlerini. Bir kadının, ismiyle yayın alanında faaliyet göstermesi olağandışı bir durumdu ve kadın yazarların kaleminden çıkan eserler “gölge” olmaktan öteye gidemiyordu. Fatma
| İmgeler Sanatı Olarak Şiir
Duygular düşüncelerden daha antik ve yaradılışa yargılardan daha yakın duruyorlar. Ve şiir, kavramlardan ayrı düşünülebilecek bir durak noktası ya da kahvenin yanında damağa yapıştırılan bir çikolata değil. Kelimeleri seçen biri olarak, onda ben tüm bildiklerimin özünü görüyorum.
Bu muğlak girişten sonra, Ahmet
Suç ve Ceza. Edebiyat tarihinin yapıtaşlarından ve dönüm noktalarından biri olan roman.
En son hasta eşinin yatağı başında yeraltında bıraktığımız Dosto, Yeraltından Notlar'dan kısa bir süre sonra eşini kaybeder. Karısının acısını atlatmaya çalışırken, üç ay sonra büyük bir kayıp daha yaşayacaktır. Ömrü boyunca en büyük destekçisi olan kardeşi
Günümüzün en popüler, en çok okunan ve en çok satan, ismini ve sloganı olan "...ben edebiyattan ibaretim" sözünü Franz Kafka'dan alan Kafkaokur'un ilk sayısında Franz Kafka'yı kapak ve konu edinmesine şaşırmadık tabi.
Peki nerden geliyor bu Kafka aşkı? Tabiki derginin editörü ve kurucusu Gökhan Demir'den. Gökhan Demir dergiden önce blogunda Kafka üzerine yazılar, makaleler ve incelemeler paylaşan bir Kafka sevdalısı.
Derginin bu ilk sayısında da temel olarak Kafka üzerine başta Gökhan Demir olmak üzere yazan yazarlar güzel bir sayı ile edebiyat dünyasına giriş yapmış diyebiliriz. Özellikle Gökhan Demir'in Kafka üzerine yazdığı yazılar, Kafka okumak ve anlamak üzerine yol gösterici ve açıklayıcı olmuş. Dergi yazarlarının şiir ve öyküleri de bulunuyor 64 sayfalık dergide. Özellikle Doğa Durmaz'ın Whiskas sonrası Suikast öyküsü çok hoşuma gitti.
Ayrıca bu dergi benim baştan sona hiçbir yazı, cümle atlamadan okuduğum ilk dergi oldu devamı gelir umarım. Çünkü Cemil Meriç'in de dediği gibi Dergi hür tefekkürün kalesidir.
1943, Nevşehir Ürgüp’de Tahsin Ağa Kütüphanesine bir görevli atanır. Günler geçse de tek bir kişi bile gelmez, en sonunda 1 hafta olur. Kimsenin gelmediğini görünce amirlerine durumu bildirir. Beklemediği bir cevap alır;
– Kardeşim otur oturduğun yerde, maaşını düzenli alıyon mu, almıyon mu? – Alıyorum. – Eee, o zaman ne karıştırıyon ortalığı,