Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
O, kendine özgü fikirleri olan bir yaratıktır. Hiçbir anlamı olmayan, onu hasta eden pek çok şeyi yapar; üstelik bununla da yetinmeyip bir de bunları ödüllendirir, maniler düzer.
" Papalagi'nin 'kent' adını verdiği şeydir. Ömründe hiçbir ağaç, tek bir ırmak ve gökyüzünü görmemiş ve de Büyük Ruh'la yüz yüze gelmemiş insanların yaşadığı, ama yine de gurur duydukları yaratıları. ... Beyaz adam, kendilene özgü fikirleri olan bir yaratıktır. Hiçbir anlamı olmayan, onu hasta eden pek çok şeyi yapar; üstelik bununla da yetinmeyip bir de bunları ödüllendirir, maniler düzer. "
Reklam
Varlığı ve yokluğu itibarıyla illet üç kısımdır; 1-varlığı vacip olan fail illet gibi , 2- yokluğu vacip olan maniler gibi , 3-önce var sonra yok olması vacip olan hazırlayıcı illet gibi. *** Cemal ale’l Celal / 32
Romanya'nın bir köşesinde, rengârenk mezar taşlarındaki hoyrat ve komik dizelerde, yaşamın ve ölümün izinde... Kendine yakıştırılan ismiyle Neşeli Mezarlık’ın kapısından içeri girer girmez, daha önce gördüğüm hiçbir şeye benzemeyen bir yere geldiğimi anlıyorum. Çatısı rengârenk bir kilisenin çevresini kaplayan parlak mavi mezar taşları cıvıl cıvıl bir hava yaratıyor. Mezar taşı dediğime bakmayın, hepsi ahşaptan yontulmuş, renkli boyalarla ve kabartmalarla süslenmiş. Üstelik her birine tek tek birer resim çizilmiş, bir de şiir kazınmış. Mevtanın ardından bir resim yapıp üç–beş kelam etmek adetten, belli. Ama kara mizahla. Buranın adı boşuna Neşeli Mezarlık değil. Burada ölümü hafife almakta, rahmetliyle dalga geçmekte, onunla birlikte gülmekte, hatta ona laf çakmakta bir beis yok. Haçların üzerine kazınan Rumence mâniler bana başta pek bir şey ifade etmiyor, ama mezarlığı dolaşan Rumenlerin kikir kikir kikirdediğini görünce merakım iyice artıyor. Telefonuma sarılıp internette en ünlü mezar taşlarının çevirilerini bulunca mezarlığın üzerindeki ölü toprağı iyice yok oluyor. Üzerinde işaret olan ünlü bir mezarın başına gelip şiiri okuyorum: “Bu hacın altında zavallı kaynanam yatıyor Üç gün daha yaşasaydı eğer ben ölecektim Ey gelip geçenler, uyandırmayın onu sakın Aman geri gelmesin, eğer eve dönerse kafamı koparır Yatıver sen öyle burada, benim sevgili kaynanam.”
Sayfa 107Kitabı okudu
Yazdığım şu müsenna kıtayı da oralarda yaymaya bak.Ta ki mısralarımı okuyan nökerler şahlarının şair olmadığını,şiir zannederek yalelli maniler söylediğini görsünler : “Sanma Şâhım/herkesi sen/sâdıkâne/yâr olur. Herkesi sen/dost mu sandın/belki ol/ ağyâr olur. Sâdıkâne/belki ol/âlemde bir/dildâr olur. Yâr olur/ağyâr olur/dildâr olur/serdâr olur." -Selimi-
Sayfa 164Kitabı okudu
Duru Türkçe Sokak dilinin imlâya ihtiyacı yok. Senelerce "Halkımızın konuştuğu tertemiz dil, caanım türküler, mâniler... Saray, Arapça kırması ile tekellüm ederken halkımız dağ başlarında pınar suları gibi berrak bir Türkçe konuşuyordu." edebiyatının vahşi terörüne muhatap kaldık. Klasik Türkçeyi berhavâ uğruna azı çoğa, keyfiliği kaideye, azlığı çokluğa ve kibiri ihtişâma tercih ettik. Bugün okumuşuyla câhiliyle, mekteplisi ve ümmîsiyle bu kadar çok insanın "imlâsız"lıkla nasıl idâre edebildiğinin bir anlamı yok mu? İmlâ ve gramer, lisânın hukuku; lisan, muhakemenin ve hattâ varlığın zemini. Varlık! Olmasak da olur mu; peki var mıyız?
Sayfa 27 - Timaş 1.baskı
Reklam
Burda kaç tane ehl-i bidate reddiye var,görüyor musunuz.)
Acaba: Maddeden mücerred(soyutlanmiş) ve muallâ(yüce), hem kaydın tahdidinden (hudutlandırmadan) ve kesafetin(bulandırmanın) zulmetinden münezzeh ve müberra, hem şu umum envâr ve şu bütün nuraniyat onun envâr-ı kudsiye-i esmaiyesinin(yüce isim nurlarınin) kesif bir gölgesi ve zılali, hem umum vücud ve bütün hayat ve âlem-i ervah ve âlem-i
Hiçbir anlamı olmayan, onu hasta eden pek çok şeyi yapar; üstelik bununla da yetinmeyip bir de bunları ödüllendirir, üstüne maniler düzer.
Sayfa 32
Yaşayarak öğrendim
Bir şey sana ait ise maniler olsa da gelir seni bulur. Gelmişse gitmez. Ama sana ait değilse onu tutamazsın. Hiçbir tedbir takdirde olmayanı var edemez.
Sayfa 53
969 öğeden 641 ile 650 arasındakiler gösteriliyor.